Mübarek gün ve geceler Allah’ın kullarına ikramıdır

Üç aylarla birlikte din bezirgânları meydana çıkar. Mübarek gün ve geceleri tartışmaya açar. Milletimizin kimliğine ilmek ilmek dokunmuş olan seçilmiş zamanlar hakkında fitne çıkartarak din dışı unsurların üzerimizde oynadığı oyuna alet olurlar. Bazı saf vatandaşların da gönlüne fitne ateşini yakıp onun maneviyatını darmadağın ederler. 

Bu konuda saf, tertemiz gönlü olup da fitneye alet olanlara dua ederiz ki; Rabbim onları fitnenin kucağından kurtarsın.

Bu konuda kasıtlı ve ajan faaliyetinde bulunan inkârcı din bezirgânlarını da Rabbim bu mübarek gecelerin feyzinden, bereketinden, affından mahrum kılsın ki huzuru mahşerde layık olduğu cehennemde yansın inşallah. 

Değerli dostlarım! Dün gece itibarıyla önemli bir mübarek gece olan Berat Kandili'ni-Berat Gecesi'ni herkes nasibince değerlendirirken fitne yine boş durmadı. Berat vardı-yoktu tartışmalarıyla zehrini kustu. 

Bizler de siz değerli dostlarımız için "Prof. Dr. Haydar Baş Enstitüsü" platformundan konu ile alakalı video kayıtlarına ulaştık. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın mübarek gün ve gecelere bakışını sizlerle paylaşmak istedik: 

"Mübarek günler ve geceleri aslında böyle ayrıcalıklı bir zamana biz getirmedik. Eğer bizim günlerin içerisinde Cuma'yı farklı bir boyutta idrak ediyor, kabul ediyorsak onu halk eden Allah'ın ona verdiği değerden dolayıdır. Cenab-ı Hak bugünün hatırına bir sure inzal etti. Cuma Suresi. Şayet biz Kadir Gecesi'nin örnek bir gece faziletli bir gece sevabı çok büyük bir gece olduğunu ifade ediyorsak yine Cenab-ı Hakk'ın ona verdiği değerden dolayı bunu anlatıyoruz.

Yani biz olaylara bir şey katmış değiliz. Allah o gece hakkında bin aydan hayırlıdır buyuruyor. Berat Gecesi öyle, Mevlit Gecesi Cenabı Peygamber Efendimizin dünyaya teşrif ettiği gece, bütün karanlıkların zail olup hakikat güneşinin doğduğu bir gecedir.  Bu geceler, günler, aylar, mesela bizim Ramazan ayı, üç aylar dediğimiz aylar; hadislerle ayet-i kerimelerle değerleri beyan edilen aylardır.

'Bu değerler yoktur, böyle bir şey yoktur, her gün birdir' deyip de tanımazsan, her gün senin için bir olur değil mi?

Ama tanırsan farklı olur. Bunlar Müslümanın manen yükselmesi için Cenabı Hakk'ın kullarına ikramıdır.

Esasen bu mukaddes gecelerin, günlerin, değerlerini yok edebilmek maksadıyla batı dünyası çok ciddi bir propaganda tarzı geliştirmiş 'Müslümanların böyle değerli zamanları değerli mekânları yoktur' gibi aslı astarı olmayan iftiralar, dedikodular, fitneler üretmişlerdir. 

Sırf İslam âleminde şu Yüce Türk Milletine eğer bugün bu emsal sözler söyleniyorsa, bunlar İslam'a ait sözler değil İslam'ı içinden yıkmak isteyen insanların avukatlığına soyunmaktır derim ben. Bunlar yanlış şeyler.

Bir arkadaşımızla sohbet ediyoruz. 'Bunlar işte yoktur filan' dedi. Dedim ki kabul edelim senin dediğin doğru. Biz o gecede ne yapıyoruz? Hayır yapıyoruz değil mi? Fakire fukaraya yardım ediyoruz, insanların gönlüne alıyoruz, birbirimizi ziyaret ediyoruz, ibadetler yapıyoruz, Kur'an okuyoruz. Hülasa geçmişimize rahmet okuyoruz onları yâd ediyoruz. Peki, bu yapılan işler hayır mı şer mi? 'Hayır' dedi. Daha ne konuşuyorsun dedim kaldı ki bu gecelerin veya bugünlerin gerek ayetlerde gerekse hadis-i şeriflerde yeri vardır. Bunlar bizi birbirimize bağlayan köşe taşlarıdır. Manevi taşlar, milli bütünlüğümüzün ögeleridir bunlar. Siz bunları hayatınızdan çıkardığınız zaman farkında olmadan milli benliğinizden tavizler veriyorsunuz.

Hatırıma gelmişken şunu söyleyeyim "Allah'la ters düşen bir insan daha doğrusu maneviyatını reddeden bir insanın milli benliğinin olması mümkün değildir." Yüce yaratıcıyı kabul etmiyor adam da milli kimliğini kabul edecek. Bu mümkün değil. 

O bakımdan tarihin her döneminde her milletin dini kimliği, milli kimliği olmuştur. Araştırın bakın ve genelde bütün dostluklar veya kavgalar hep bu kimlik etrafındadır. 'Yok canım bu böyle değildir' diyorsan o senin demenle değil tarih bunu böyle kaydediyor." 

(Prof. Dr. Haydar Baş Enstitüsü / 17 Ocak 2000 / TV sohbetinden)