Mus'ab b. Umeyr, zengin bir ailenin çocuğu olarak Mekke'de dünyaya geldi. Mekke'nin nüfuz sahibi kabilelerinden Abdüddaroğulları'na mensup olan Mus'ab b. Umeyr'in babası, Umeyr b. Haşim'dir ve baba tarafından soyu Kusay b. Kilab'ta Hz. Peygamber (s.a.a.) ile birleşmektedir.
Mus'ab b. Umeyr; son derece varlıklı bir ailede büyümüştü. Annesi ve babası tarafından çok sevilmiş, bir dediği iki edilmemişti. Mekke'deki hiçbir genç onun kadar ailesinden ilgi görmemişti. Son derece gösterişli, müreffeh bir hayat yaşayan Mus'ab; en özel yemekleri yer, pahalı kıyafetler giyer, güzel kokular sürünürdü. Mus'ab b. Umeyr akranları arasında belki de en havalı ve en zengin gençti. Hz. Peygamber (s.a.a.) onun için: "Mekke'de Mus'ab'tan daha bakımlı, ondan daha çok nimet ve refah içinde bulunan başka kimseyi görmedim." buyurmuştur.
Mus'ab b. Umeyr, kabilesinin tepkisinden çekindiği için bir süre kavminden ve ailesinden Müslüman olduğunu gizledi. İslam'a girdiği belli olunca Mus'ab b. Umeyr için zor dönem başlamıştı. Ailesi onu dininden döndürmek için fiziksel ve psikolojik şiddete başvurmuşlar; Mus'ab'ı hapsetmiş, maddi imkânlarından onu mahrum etmişlerdi.
Dinini daha rahat yaşayabilmek için ailesini ve memleketini terk ederek Habeşistan'a hicret etmişti.
Birinci Akabe Biatı'nın ardından Hz. Peygamber (s.a.a.), Mus'ab b. Umeyr'i İslam dinini tebliğ için Medine'ye gönderdi. Nihayet Mus'ab b. Umeyr 622 yılında ikisi kadın 75 Müslüman ile Mekke'ye dönmüş, Allah Rasûlü (s.a.a.)'nü Medine'deki durumdan haberdar etmişti. Onun başarılı tebliğ faaliyeti hicretten önce Medine'de İslam'ın filizlenmesini sağlamıştı.
Uhud Gazvesi'nde okçuların Hz. Peygamber'in emrine uymayarak yerlerinden ayrılmaları ile savaş, müşriklerin lehine dönmeye başlamıştı. Okçuların tepeyi terk etmeleriyle müşrikler; İslam ordusunu iki taraflı olarak kuşatmış, paniğe kapılan Müslümanların savaş düzenleri bozulmuştu. Bu arada müşriklerden bazıları kılıçlarını Hz. Peygamber (s.a.a.)'e çevirmişlerdi. Başta İmam Ali olmak üzere bir avuç sahabi canları pahasına Allah Rasûlü (s.a.a.)'nün etrafında bir halka oluşturarak onu korumaya aldılar. Mus'ab b. Umeyr de canını ortaya koymuş, Allah Rasûlü (s.a.a.)'nü korumaya çalışıyordu.
Müşrik ordusundan İbn-i Kâmia adında biri Peygamberimize saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu kesti. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhâl sol eline aldı. Mus'ab o esnada; "Muhammed (aleyhisselâm) ancak resûldür. Ondan evvel daha nice peygamberler gelip geçmiştir" mealindeki ayeti okuyordu. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı ve yine aynı ayet-i kerimeyi okudu. Bu hâliyle kendini Peygamberimize siper yapan Mus'ab bin Umeyr'in üzerine hücum eden İbn-i Kâmia, vücuduna bir mızrak sapladı ve Mus'ab bin Umeyr yere yıkılıp şehit oldu.
Mus'ab bin Umeyr zırh giydiği zaman, Peygamberimize benzediği için müşrikler onu şehit edince Peygamberimizi öldürdüklerini zannetmişlerdi. Hazret-i Mus'ab şehit olunca; onun suretinde bir melek, sancağı aldı. Mus'ab'ın şehit düştüğünden Resûlullahın henüz haberi olmamıştı. "İleri ey Mus'ab ileri!" diye sesleniyordu. Bunun üzerine bayrağı elinde tutan melek, geri dönüp Resûlullah efendimize; "Ben Mus'ab değilim" diye cevap verince, Resûlullah sancağı elinde tutanın melek olduğunu anladı. Bundan sonra Peygamberimiz sancağı Hazret-i Ali'ye verdi.
Resûlullah efendimiz, Mus'ab bin Umeyr'i şehit olmuş görünce, başı ucuna dikilerek Ahzâb sûresinden: "Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah'a verdikleri sözde sadâkat gösterdiler. Onlardan bazıları şehit oluncaya kadar çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehit olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" mealindeki ayet-i kerimeyi okudu ve sonra şöyle buyurdu: Allah'ın Resûlü de şâhittir ki, siz kıyamet günü Allah'ın huzurunda şehit olarak haşrolunacaksınız. Daha sonra yanındakilere dönüp; Bunları ziyaret ediniz. Kendilerine selâm veriniz. Allahü Teâlâ'ya yemin ederim ki, kim bunlara bu dünyada selâm verirse, kıyamette bu aziz şehitler kendilerine mukabil selâm vereceklerdir, buyurdu. Daha sonra Mus'ab bin Umeyr'e kefen olarak bir şey bulunamamıştı. Mekke'nin en zengin iki ailesinden birinin çocuğu olan Mus'ab bin Umeyr'in örtünecek kefeni yoktu. Vücudu kaftanı ile ve ayak tarafı da otlarla örtülmek suretiyle defnedildi.
Habbâb bin Eret der ki: Mus'ab bin Umeyr, Uhud'da şehit edilince, kendisini saracak kısa bir hırkadan başka bir şey bulunamadı. Hırkayı baş tarafına çektik, ayakları açıldı. Ayaklarına çektik, baş tarafı açıldı. Resûlullah bize: Onu baş tarafına çekiniz! Ayaklarını otlarla kapatınız, buyurdu.
Allah şefaatlerinden mahrum eylemesin…
- Ammar bin Yasir’in şehadeti ve melun Muaviye / 08.02.2025
- Kuba (Takva) Mescidi / 07.02.2025
- Hz. Hacer annemiz ve zemzem / 05.02.2025
- Allahümme Lebbeyk / 03.02.2025
- Yalancı deccallar / 01.02.2025
- Zalim Nemrut’un ibretlik ölümü / 31.01.2025
- Hz. Hamza / 30.01.2025
- Devletin dini adalettir / 27.01.2025
- Muhtar Sekafi / 25.01.2025