Cabir b. Abdullah Ensari, Hz. Peygamber'in (s.a.a) şöyle söylediğini nakleder:
"Ben ve Ali, Adem yaratılmadan önce bir nurdan yaratıldık. Sonra Adem'in soyuna intikal ettik, temiz soy ve rahimlerde yolculuk yaptık. Ta ki Abdulmuttalib'in soyunda birbirimizden ayrıldık. Böylece nübüvvet ve peygamberlik bende, imamet ve velayet de Ali'de yer edindi."
Rasûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Cebrail bana gelerek dedi ki: 'Ey Muhammed, sana sırattan neyle geçebileceğini müjdeleyeyim mi? Ben 'evet' dediğimde şöyle dedi: 'Sen, Allah'ın nuru ile geçeceksin; Ali de senin nurun ile geçecek; senin nurun Allah'ın nurundandır; ümmetin de Ali'nin nuru ile geçecektir; Ali'nin nuru da senin nurundandır. Allah bir kimse için Ali'nin nurundan bir nasip karar kılmazsa, onun nuru olmaz."
Ali b. Ebî Tâlib'ten Resûlullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Ya Ali, insanlar farklı ağaçlardan yaratılmışlardır; ben ve sen ise bir ağaçtan yaratıldık. Ben o ağacın kökü, sen onun gövdesi, Hasan ve Hüseyin ise onun dallarıdır; taraftarlarımız ise onun yaprakları. O hâlde kim o ağacın dallarından birisine tutunursa, Allah onu cennete götürür."
Peygamber Efendimiz (s.a.a), İmam Ali'ye (a.s) sorar:
"Ya Ali! Allah'ı, seviyor musun?
Evet ya Resûlullah.
Peki, Beni seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, eşini seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, çocuklarını seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, bunların hepsini bir kalpte nasıl yapıyorsun (topluyorsun)?
Hz. Ali (a.s) bu beklemediği son soru karşısında şaşırdı ve cevap veremedi. Bunu düşünmem gerek, deyip oradan ayrıldı.
Hz. Ali (k.v) düşünceli bir şekilde dolaşırken eşi Hz. Fatıma (a.s) annemiz durumu fark edip, "Nedir bu hal, ya Ali?" der ve ekler, "Eğer bu düşünceli halin, dünyevi kaygılardan dolayı ise sana yakışmaz, bırak gitsin. Yok, bu halin Rahmani kaygılardan dolayı ise anlat birlikte çözüm bulmaya çalışalım" der.
Hz. Ali (a.s), Efendimizle (s.a.a) geçen diyalogu bir bir Hz. Fatıma'ya (a.s) anlatır. Hz. Fatıma durumu öğrenince tebessüm eder ve Hz. Ali'ye der ki:
"Ya Ali, babama git ve de ki, kişi Allah'ı (c.c) aklıyla ve ruhuyla sever, Peygamberimizi (s.a.v) kalbiyle sever, eşini nefsiyle sever, çocuklarını ise şefkatiyle sever."
Hz. Ali, aldığı bu cevap karşısında memnun olur ve hemen Efendimizin yanına gelir. Hz. Fatıma annemizden öğrendiklerini, Efendimize anlatır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a) cevabı alınca tebessüm eder ve der ki, "Ya Ali, bu bana getirdiğin gül, nübüvvet ağacından koparılmıştır."
İmam Ali (a.s), Peygamber Efendimize (s.a.a) şöyle sormuş:
"Ey Allah'ın Resulü! Beni, Allah'a (c.c) ulaştıracak en kısa yolu göster."
Resûlullah (s.a.a) da; "Kendi başına kaldığın zaman Allah'ı (c.c) zikret. Bu, Allah'a varmanın en kısa ve en kolay yoludur" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali (r.a); "Ey Allah'ın Resulü! Ben ne şekil ve nasıl zikredeceğim?" diye sorunca Resûlullah (s.a.a); "Ey Ali! Gözlerini kapat ve beni dinle" buyurdu.
Hz. Ali (a.s.) gözlerini kapayınca Resûlullah (s.a.a) üç kere -Lailahe illallah- dedi. Hz. Ali dinledi. Daha sonra Hz. Ali de üç kere -Lailahe illallah- dedi, Resûlullah dinledi." (Prof. Dr. Haydar Baş, İslam'da Zikir eseri, s.202)
Allah'a (c.c) ulaşmanın en kısa ve en kestirme yolu Cebrail aleyhisselamın Hz. Peygamber'e, Hz. Peygamber'in de İmam Ali'ye öğrettiği zikir dersi ve duasıdır.
Her gün bu duayı okumamız dileklerimizle...
"Ben ve Ali, Adem yaratılmadan önce bir nurdan yaratıldık. Sonra Adem'in soyuna intikal ettik, temiz soy ve rahimlerde yolculuk yaptık. Ta ki Abdulmuttalib'in soyunda birbirimizden ayrıldık. Böylece nübüvvet ve peygamberlik bende, imamet ve velayet de Ali'de yer edindi."
Rasûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Cebrail bana gelerek dedi ki: 'Ey Muhammed, sana sırattan neyle geçebileceğini müjdeleyeyim mi? Ben 'evet' dediğimde şöyle dedi: 'Sen, Allah'ın nuru ile geçeceksin; Ali de senin nurun ile geçecek; senin nurun Allah'ın nurundandır; ümmetin de Ali'nin nuru ile geçecektir; Ali'nin nuru da senin nurundandır. Allah bir kimse için Ali'nin nurundan bir nasip karar kılmazsa, onun nuru olmaz."
Ali b. Ebî Tâlib'ten Resûlullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Ya Ali, insanlar farklı ağaçlardan yaratılmışlardır; ben ve sen ise bir ağaçtan yaratıldık. Ben o ağacın kökü, sen onun gövdesi, Hasan ve Hüseyin ise onun dallarıdır; taraftarlarımız ise onun yaprakları. O hâlde kim o ağacın dallarından birisine tutunursa, Allah onu cennete götürür."
Peygamber Efendimiz (s.a.a), İmam Ali'ye (a.s) sorar:
"Ya Ali! Allah'ı, seviyor musun?
Evet ya Resûlullah.
Peki, Beni seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, eşini seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, çocuklarını seviyor musun?
Evet, ya Resûlullah.
Peki, bunların hepsini bir kalpte nasıl yapıyorsun (topluyorsun)?
Hz. Ali (a.s) bu beklemediği son soru karşısında şaşırdı ve cevap veremedi. Bunu düşünmem gerek, deyip oradan ayrıldı.
Hz. Ali (k.v) düşünceli bir şekilde dolaşırken eşi Hz. Fatıma (a.s) annemiz durumu fark edip, "Nedir bu hal, ya Ali?" der ve ekler, "Eğer bu düşünceli halin, dünyevi kaygılardan dolayı ise sana yakışmaz, bırak gitsin. Yok, bu halin Rahmani kaygılardan dolayı ise anlat birlikte çözüm bulmaya çalışalım" der.
Hz. Ali (a.s), Efendimizle (s.a.a) geçen diyalogu bir bir Hz. Fatıma'ya (a.s) anlatır. Hz. Fatıma durumu öğrenince tebessüm eder ve Hz. Ali'ye der ki:
"Ya Ali, babama git ve de ki, kişi Allah'ı (c.c) aklıyla ve ruhuyla sever, Peygamberimizi (s.a.v) kalbiyle sever, eşini nefsiyle sever, çocuklarını ise şefkatiyle sever."
Hz. Ali, aldığı bu cevap karşısında memnun olur ve hemen Efendimizin yanına gelir. Hz. Fatıma annemizden öğrendiklerini, Efendimize anlatır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a) cevabı alınca tebessüm eder ve der ki, "Ya Ali, bu bana getirdiğin gül, nübüvvet ağacından koparılmıştır."
İmam Ali (a.s), Peygamber Efendimize (s.a.a) şöyle sormuş:
"Ey Allah'ın Resulü! Beni, Allah'a (c.c) ulaştıracak en kısa yolu göster."
Resûlullah (s.a.a) da; "Kendi başına kaldığın zaman Allah'ı (c.c) zikret. Bu, Allah'a varmanın en kısa ve en kolay yoludur" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali (r.a); "Ey Allah'ın Resulü! Ben ne şekil ve nasıl zikredeceğim?" diye sorunca Resûlullah (s.a.a); "Ey Ali! Gözlerini kapat ve beni dinle" buyurdu.
Hz. Ali (a.s.) gözlerini kapayınca Resûlullah (s.a.a) üç kere -Lailahe illallah- dedi. Hz. Ali dinledi. Daha sonra Hz. Ali de üç kere -Lailahe illallah- dedi, Resûlullah dinledi." (Prof. Dr. Haydar Baş, İslam'da Zikir eseri, s.202)
Allah'a (c.c) ulaşmanın en kısa ve en kestirme yolu Cebrail aleyhisselamın Hz. Peygamber'e, Hz. Peygamber'in de İmam Ali'ye öğrettiği zikir dersi ve duasıdır.
Her gün bu duayı okumamız dileklerimizle...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025