İmam Ali'nin şehadet süreci ona düzenlenen bir komployla gerçekleşir. Hariciler Mekke'de bir toplantı düzenlediler. Ve Nehrevan Savaşında öldürülen arkadaşlarının intikamını almak için Hz. Ali'nin öldürülmesi konusunda antlaşmaya vardılar.
Kılıçlarını zehirleyerek H.40 yılının Ramazan ayında planlarını gerçekleştirmek üzere ayrılırlar. İbn-i Mülcem ve yanındaki birkaç arkadaşı Ramazan'ın 19. gecesi geldiğinde kılıçlarını gizleyip maksatlarını gerçekleştirmek üzere Kûfe Mescidi'ne gittiler.
Hz. Ali her gün sabah ve akşam vakitlerinde bu camiye gelir ve cemaate namaz kıldırırdı. Rivayete göre İmam, mescidin girişinde yatanları namaza kaldırmaktadır. Bunlar arasında İbn-i Mülcem de vardır. İbn-i Mülcem arkadaşlarıyla birlikte o geceyi bekleyerek geçirmiştir.
Kimsenin bulunmadığı, henüz kandillerin bile yanmadığı o gece Hz. Ali ezan okuduktan sonra tesbih ve tehlil okuyarak mescidin avlusunda ve içinde uyuyanları uyandırır.
Bu sırada yüzüstü uykuya dalmış olan İbn-i Mülcem'i görür, "uyan namaz vaktidir, öyle yüzüstü uyuma. Bu şeytanın uyuma tarzıdır. Mü'minler gibi sağ yanına doğru yat. Ya da peygamberler gibi sırt üstü uyu" der.
Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye o talihsiz geceyi şöyle anlatıyor:
"Hz. Ali'nin öldürüldüğü gece namaz kılmak için büyük mescide gitmiştim. Orada şehir halkından pek çok insan vardı. Kimi rükûda kimi secdedeydi. Ali sabah namazı için dışarıya çıktı. 'Ey insanlar! Namaz, namaz' diye seslendi. Birden bir parıltı gördüm. 'Hüküm ancak Allah'ındır Senin değil ey Ali!' diye bir ses işittim, sonra bir kılıç gördüm. Sonra ikincisini gördüm. Hz. Ali'nin sesini duydum.
'Adamı kaçırmayın' diyordu. İnsanlar onun etrafını sardılar ve çok geçmeden yakaladılar. Ve Ali'nin huzuruna getirdiler. Ali, cana karşı can. Eğer ölürsem beni öldürdüğü gibi onu da öldürün, eğer yaşarsam ne yapacağıma ben karar veririm' buyurdu."
İbn-i Mülcem, Hz. Ali'nin namaza durduğu sütunun arkasına gizlenmiş, ilk secdesinden kalkarken zehirli kılıcı başına indirmiştir. Kılıç Hendek Savaşı'nda Amir'in vurduğu yere isabet etti ve İmam'ın alnı yarıldı. Kılıç darbesi başına indiği anda Hz. Ali şu sözleri söyledi:
"Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum."
Hz. Ali eve getirilip, yatağına yatırıldı, doktorlar çağrıldı. İçlerinde en uzman olanlarından biri yaptığı muayene sonucu darbenin beyne kadar ulaştığını anladı ve şöyle dedi: "Ey Mü'minlerin Emiri, vasiyetini yap zira Hakk'a göçme vaktidir."
Ramazan ayının 19'unda yaralanan İmam Ali 21'inde Hakk'a yürümüştür... Rabbim şefaatlerinden mahrum eylemesin...
Kılıçlarını zehirleyerek H.40 yılının Ramazan ayında planlarını gerçekleştirmek üzere ayrılırlar. İbn-i Mülcem ve yanındaki birkaç arkadaşı Ramazan'ın 19. gecesi geldiğinde kılıçlarını gizleyip maksatlarını gerçekleştirmek üzere Kûfe Mescidi'ne gittiler.
Hz. Ali her gün sabah ve akşam vakitlerinde bu camiye gelir ve cemaate namaz kıldırırdı. Rivayete göre İmam, mescidin girişinde yatanları namaza kaldırmaktadır. Bunlar arasında İbn-i Mülcem de vardır. İbn-i Mülcem arkadaşlarıyla birlikte o geceyi bekleyerek geçirmiştir.
Kimsenin bulunmadığı, henüz kandillerin bile yanmadığı o gece Hz. Ali ezan okuduktan sonra tesbih ve tehlil okuyarak mescidin avlusunda ve içinde uyuyanları uyandırır.
Bu sırada yüzüstü uykuya dalmış olan İbn-i Mülcem'i görür, "uyan namaz vaktidir, öyle yüzüstü uyuma. Bu şeytanın uyuma tarzıdır. Mü'minler gibi sağ yanına doğru yat. Ya da peygamberler gibi sırt üstü uyu" der.
Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye o talihsiz geceyi şöyle anlatıyor:
"Hz. Ali'nin öldürüldüğü gece namaz kılmak için büyük mescide gitmiştim. Orada şehir halkından pek çok insan vardı. Kimi rükûda kimi secdedeydi. Ali sabah namazı için dışarıya çıktı. 'Ey insanlar! Namaz, namaz' diye seslendi. Birden bir parıltı gördüm. 'Hüküm ancak Allah'ındır Senin değil ey Ali!' diye bir ses işittim, sonra bir kılıç gördüm. Sonra ikincisini gördüm. Hz. Ali'nin sesini duydum.
'Adamı kaçırmayın' diyordu. İnsanlar onun etrafını sardılar ve çok geçmeden yakaladılar. Ve Ali'nin huzuruna getirdiler. Ali, cana karşı can. Eğer ölürsem beni öldürdüğü gibi onu da öldürün, eğer yaşarsam ne yapacağıma ben karar veririm' buyurdu."
İbn-i Mülcem, Hz. Ali'nin namaza durduğu sütunun arkasına gizlenmiş, ilk secdesinden kalkarken zehirli kılıcı başına indirmiştir. Kılıç Hendek Savaşı'nda Amir'in vurduğu yere isabet etti ve İmam'ın alnı yarıldı. Kılıç darbesi başına indiği anda Hz. Ali şu sözleri söyledi:
"Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum."
Hz. Ali eve getirilip, yatağına yatırıldı, doktorlar çağrıldı. İçlerinde en uzman olanlarından biri yaptığı muayene sonucu darbenin beyne kadar ulaştığını anladı ve şöyle dedi: "Ey Mü'minlerin Emiri, vasiyetini yap zira Hakk'a göçme vaktidir."
Ramazan ayının 19'unda yaralanan İmam Ali 21'inde Hakk'a yürümüştür... Rabbim şefaatlerinden mahrum eylemesin...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Ümmü Eymen anamız / 24.02.2025
- Peygamberlik nuru ve nübüvvet kokusu / 21.02.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Ümmü Eymen anamız / 24.02.2025
- Peygamberlik nuru ve nübüvvet kokusu / 21.02.2025