Vatanımızı savaşarak, kan dökerek kazandık. Miras değildir. Tarihler 24 Temmuz 1923'ü gösterirken, kazandığımız vatan üzerindeki hükümranlık hakkımızı da Lozan Antlaşması ile kabul ettirdik.
Prof. Dr. Haydar Baş, Lozan Barış Sözleşmesi için, "Türkiye'nin tapu senedidir" ifadesini kullanırken kastettiği de buydu.
Lozan ile ilgili ATATÜRK'ün bir cümlesine bakalım: "Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir." (Atatürk-Nutuk)
Atatürk'ün burada sözünü ettiği büyük suikast, Şark Siyaseti'dir;
1700'ün ikinci yarısında, Türkleri Avrupa'dan atmak ve İstanbul merkezli bir Grek imparatorluğu kurmak amacıyla uygulamaya sokulan bir siyasettir.
1912-1913 Balkan Savaşı ile siyasetin amacı büyük ölçüde gerçekleşince bu kez, "Türkleri tarih sahnesinden silme" amacı devreye sokulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Anadolu'nun işgali, işgalde Müslüman Türkleri yok etmeyi sağlayacak Yunan ve Ermeni gibi tetikçilerin ve de işbirlikçi hainlerin kullanılması, bu amacın gerçekleştirilmesi içindir. Sonrasında Sevr Antlaşması ile Şark Siyaseti'nin tamamlandığı sanılmış, ancak Mustafa Kemal'in, kurduğu Milli Mücadele'yi zafere ulaştırması, Sevr'i yırtmıştır. Yerine Lozan Antlaşması'nı geçerli kılmıştır.
Sevr, halen Atatürk'ün attığı çöplükte mi duruyor, yoksa birileri canlandırmaya mı çalışıyor?
Şöyle ortalığa baktığımızda Sevr paranoyaklarını görebilmekteyiz. Bunlar Atatürk ve ailesine olmadık iftiralarda bulunup hakaretler yağdırırken, bunları kullananların siyaseti hiç değişmemişti: Sevr ile olmadı, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye'yi parçalayalım.
Dün Şark Siyaseti idi, bugün Ortadoğu projesidir.
ATATÜRK'ün 20. yüzyılın başında kurduğu devlet için ortaya koyduğu ilkeler, aradan 100 seneye yakın zaman geçmesine rağmen bugünkü toplumumuz açısından da geçerliliğini korumaktadır.
O nedenle Atatürk'ün kazandırdığı değerlere sahip çıkarak, Sevr'i yırttığımız gibi Ortadoğu projesini ya da şark siyasetini kırabiliriz.
Atatürk'e dönmekse bunun adı; dönüş yolunu gösteren projelerin sahibi Haydar Baş'tır çare.
Şu Sevr paranoyaklarına bir hatırlatmayla noktayı koyalım:
Lozan Antlaşması'nın Sevr'le mukayese edilebilecek hiçbir yanı yoktur. Birincisi Türkiye'nin müttefikler ile eşit şartlarda, bağımsız bir devlet olarak ve kendi iradesi ile imzaladığı bir şeref ve haysiyet belgesidir. Sevr ise, Osmanlı topraklarına saldıran, hak, hukuk ve insanlık tanımayan bir utanç vesikasıdır.
Başka bir ifade ile Sevr, Osmanlı'yı tarihten ve haritadan silme girişimidir. Lozan ise, bütün dünya devletleri ile eşit haklara ve anavatan topraklarının tümüne sahip bir Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş belgesidir.
Lozan Antlaşması'nın 94. yılı bütün Türk Milletine ve dünya barışını isteyenlere kutlu olsun.
Prof. Dr. Haydar Baş, Lozan Barış Sözleşmesi için, "Türkiye'nin tapu senedidir" ifadesini kullanırken kastettiği de buydu.
Lozan ile ilgili ATATÜRK'ün bir cümlesine bakalım: "Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir." (Atatürk-Nutuk)
Atatürk'ün burada sözünü ettiği büyük suikast, Şark Siyaseti'dir;
1700'ün ikinci yarısında, Türkleri Avrupa'dan atmak ve İstanbul merkezli bir Grek imparatorluğu kurmak amacıyla uygulamaya sokulan bir siyasettir.
1912-1913 Balkan Savaşı ile siyasetin amacı büyük ölçüde gerçekleşince bu kez, "Türkleri tarih sahnesinden silme" amacı devreye sokulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Anadolu'nun işgali, işgalde Müslüman Türkleri yok etmeyi sağlayacak Yunan ve Ermeni gibi tetikçilerin ve de işbirlikçi hainlerin kullanılması, bu amacın gerçekleştirilmesi içindir. Sonrasında Sevr Antlaşması ile Şark Siyaseti'nin tamamlandığı sanılmış, ancak Mustafa Kemal'in, kurduğu Milli Mücadele'yi zafere ulaştırması, Sevr'i yırtmıştır. Yerine Lozan Antlaşması'nı geçerli kılmıştır.
Sevr, halen Atatürk'ün attığı çöplükte mi duruyor, yoksa birileri canlandırmaya mı çalışıyor?
Şöyle ortalığa baktığımızda Sevr paranoyaklarını görebilmekteyiz. Bunlar Atatürk ve ailesine olmadık iftiralarda bulunup hakaretler yağdırırken, bunları kullananların siyaseti hiç değişmemişti: Sevr ile olmadı, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye'yi parçalayalım.
Dün Şark Siyaseti idi, bugün Ortadoğu projesidir.
ATATÜRK'ün 20. yüzyılın başında kurduğu devlet için ortaya koyduğu ilkeler, aradan 100 seneye yakın zaman geçmesine rağmen bugünkü toplumumuz açısından da geçerliliğini korumaktadır.
O nedenle Atatürk'ün kazandırdığı değerlere sahip çıkarak, Sevr'i yırttığımız gibi Ortadoğu projesini ya da şark siyasetini kırabiliriz.
Atatürk'e dönmekse bunun adı; dönüş yolunu gösteren projelerin sahibi Haydar Baş'tır çare.
Şu Sevr paranoyaklarına bir hatırlatmayla noktayı koyalım:
Lozan Antlaşması'nın Sevr'le mukayese edilebilecek hiçbir yanı yoktur. Birincisi Türkiye'nin müttefikler ile eşit şartlarda, bağımsız bir devlet olarak ve kendi iradesi ile imzaladığı bir şeref ve haysiyet belgesidir. Sevr ise, Osmanlı topraklarına saldıran, hak, hukuk ve insanlık tanımayan bir utanç vesikasıdır.
Başka bir ifade ile Sevr, Osmanlı'yı tarihten ve haritadan silme girişimidir. Lozan ise, bütün dünya devletleri ile eşit haklara ve anavatan topraklarının tümüne sahip bir Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş belgesidir.
Lozan Antlaşması'nın 94. yılı bütün Türk Milletine ve dünya barışını isteyenlere kutlu olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023