Türkiye’yle İsrail ilişkilerinde yaşanan sözde kalan gerginliğin ABD Başkanı Obama’nın İsrail’i ziyaretinden sonra bir şekilde çözüleceğini tahmin ediyordum. Çarşamba günü Mesaj TV’de katıldığım ‘Düşünce Çemberi’ programında da bunu ifade etmiştim.
Cuma günü akşamüzeri bütün medya kuruluşları son dakika gelişmesi olarak İsrail’in Türkiye’den özür dilediği haberini geçti.
İsrail’den ayrılmak üzere olan Obama hava alanında İsrail Başbakan’ı Netanyahu’yla özel bir görüşme yapmış, bu görüşme sırasında Erdoğan’ı telefonla arayan Netahyahu, 9 Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan Mavi Marmara saldırısından dolayı “özür” dilemişti. Başbakan Erdoğan da özrü hemen kabul etmişti.
Özür dileme olayı böyle kapalı kapılar ardında gelişti. Eğer dilendiyse özrün kameralar karşısında geçen Netanyahu’nun herkesin gözü önünde İsrail’in Mavi Marmara saldırısında yanlış yaptığını kabul edip, Türkiye’den özür dilemesi şeklinde olması gerekmez miydi?
Suç aleni işlendiğine göre özür neden sır kalmaktadır?
Başbakan Erdoğan’dan ve Obama’dan başka kimse Netenyahu’nun özür dilediğini duymadı. Netanyahu’nun özür dilediğini İsrail devleti resmi bir açıklamayla açıklamadı. Sadece Netenyahu’nun ofisi bir özrün dilendiğini açıkladı. Ama bu ofisten yapılan açıklama Netenyahu’nun şahsi, açıklamasıdır, İsrail devletini bağlayan resmi bir açıklama değildir.
Dolayısıyla ortada bir katakulli var.
Mavi Marmara katliamı uluslar arası sularda dünyanın gözleri önünde gerçekleşmişti.
Böyle bir özür dilenmişse bile Sayın Başbakan kendinden değil, Türk milletinden ve Türk devletinden özrün dilenmesi gerektiğini belirtmesi gerekirdi. Bir devlet adamına yakışan tavır bence bu olmalıydı.
Böyle şüphelerden dolayı bence İsrail özür falan dilemedi.
Peki, neler oluyor?
Özür tiyatrosuyla Mavi Marmara katliamının üzeri örtülüyor.
Tazminat da ödenecekmiş. Ne kadar ödenirse ödensin İsrail’in bir kuruşunu bile kabul etmek çok büyük bir yanlış olacaktır.
Ben Mavi Marmara’da yakınları katledilen vatandaşların yerinde olsam ne İsrail’in bir kuruşunu alırım, ne de bu sözde özrü kabul ederim.
Hükümet ne açıklama yaparsa yapsın Mavi Marmara’da katledilen 9 vatandaşımızın kanı hala yerdedir ve hesabı İsrail’e sorulmamıştır.
Cuma günü akşamüzeri bütün medya kuruluşları son dakika gelişmesi olarak İsrail’in Türkiye’den özür dilediği haberini geçti.
İsrail’den ayrılmak üzere olan Obama hava alanında İsrail Başbakan’ı Netanyahu’yla özel bir görüşme yapmış, bu görüşme sırasında Erdoğan’ı telefonla arayan Netahyahu, 9 Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan Mavi Marmara saldırısından dolayı “özür” dilemişti. Başbakan Erdoğan da özrü hemen kabul etmişti.
Özür dileme olayı böyle kapalı kapılar ardında gelişti. Eğer dilendiyse özrün kameralar karşısında geçen Netanyahu’nun herkesin gözü önünde İsrail’in Mavi Marmara saldırısında yanlış yaptığını kabul edip, Türkiye’den özür dilemesi şeklinde olması gerekmez miydi?
Suç aleni işlendiğine göre özür neden sır kalmaktadır?
Başbakan Erdoğan’dan ve Obama’dan başka kimse Netenyahu’nun özür dilediğini duymadı. Netanyahu’nun özür dilediğini İsrail devleti resmi bir açıklamayla açıklamadı. Sadece Netenyahu’nun ofisi bir özrün dilendiğini açıkladı. Ama bu ofisten yapılan açıklama Netenyahu’nun şahsi, açıklamasıdır, İsrail devletini bağlayan resmi bir açıklama değildir.
Dolayısıyla ortada bir katakulli var.
Mavi Marmara katliamı uluslar arası sularda dünyanın gözleri önünde gerçekleşmişti.
Böyle bir özür dilenmişse bile Sayın Başbakan kendinden değil, Türk milletinden ve Türk devletinden özrün dilenmesi gerektiğini belirtmesi gerekirdi. Bir devlet adamına yakışan tavır bence bu olmalıydı.
Böyle şüphelerden dolayı bence İsrail özür falan dilemedi.
Peki, neler oluyor?
Özür tiyatrosuyla Mavi Marmara katliamının üzeri örtülüyor.
Tazminat da ödenecekmiş. Ne kadar ödenirse ödensin İsrail’in bir kuruşunu bile kabul etmek çok büyük bir yanlış olacaktır.
Ben Mavi Marmara’da yakınları katledilen vatandaşların yerinde olsam ne İsrail’in bir kuruşunu alırım, ne de bu sözde özrü kabul ederim.
Hükümet ne açıklama yaparsa yapsın Mavi Marmara’da katledilen 9 vatandaşımızın kanı hala yerdedir ve hesabı İsrail’e sorulmamıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024