Soma faciasını, akl-ı selim olarak önümüze koymalıyız.Ortada devlet varsa; acilen Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye sokmalı yahut Hukuk, Üniversite ve Madencilik camiasından bir "Bağımsız Kurul" oluşturarak faciaya el koymalıdır. Faciayı "siyasi irade"den arındırmalıyız.AKP hükümetine, facianın üzerinden el çektirilmelidir. Zira hükümetin manevraları, faciadan daha ağır hal arz ediyor, adeta facia üstüne facialar yaşatıyor.El çektirmeyi zorunlu kılan birkaç temel sebep var:- Hükümet, faciada "facianın yaşandığı maden ocağı"nın sahibi olarak taraftır. Facianın yaşandığı Soma/Önen-Eynez Linyitleri, devletin TKİ-ELİ Müessesesine (Türkiye Kömür İşletmeleri- Ege Linyit İşletmeleri) aittir.- Hükümetin kibri, maalesef kabatinden büyüktür.- "Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Sınırlı Sorumlu Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi 2012 Yılı Raporu"na göre, kömür kazı işi "hizmet işi" değil, "yapım işi"dir. Nitekim ilgili Sayıştay raporu, şu ikazı yapmaktadır:"Kamu İhale Kanunu'nun 4'üncü maddesinde dekapaj vb. işler "yapım" işi olarak tanımlanmasına karşınn, kömür kazı, yükleme ve taşıma işi TKİ'ce sunular raporlarla Hazine Müsteşarlığı'na hizmet işi olarak bildirilmektedir. Halbuki nitelik olarak, yapılan işler arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. (?) Bu bakımdan, kömür kazı işi de yapım işidir. Bu kapsamda değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır."- AKP hükümetinin yargı sicili artık herkesin ma'lumudur; hiç kimse, böyle bir yargı sicilinden "adalet"in tecelli edeceğine inanmamaktadır.- Facianın başından beri Hükümetin bilgilendirme ve tutumu, sağ çıkan madencilerin verdikleri bilgilerin yanısıra jandarma ve diğer kurumların ön raporlarıyla çelişmektedir. Ölü sayısını bile, Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın 301 sayısının aksine, Akhisar Başsavcılığı önce 307 olarak açıklıyor; hükümetin homurdanması üzerine, tashih ederek 301 olarak yinelemek durumunda kalıyor.- Hükümet, faciadan canını zor kurtaran madenciye tekme-tokat girişen Başbakanlık Müşaviri'ni amatör görüntüler gerçekleri apaçık ortaya koyuncaya dek sahipleniyor, savunuyor; mızrak çuvala sığmayınca, görevinden başka bir göreve kaydırıyor.- Facianın yürekleri kavurup dağladığı saatlerde Başbakan'ın Soma'daki tokatlama faaliyeti basite alınacak bir icraat değildir.- Öte yandan Sayıştay raporlarında, Soma AŞ ile 2012 yılında yapılan yeni sözleşme sonrasında üretim miktarı ve ton başına ödenen paranın birdenbire ikiye katlanması dikkat çekmektedir.Bu bağlamda AKP hükümetinin, bütçe görüşmelerinde Sayıştay'ın TBMM'ye rapor sunmasına imkan tanımayışı elbette önemlidir.- Ayrıca hükümetin, facia ocağına dair ilim adamları ve uzmanların ikaz ve öngörülerine kulak asmadığı da görülmektedir. Nitekim facianın yaşandığı Eynez madenleri üzerine akademik çalışmalar yapan Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan İvrin Yılmaz'ın ikazlarına kulak verilmemiştir. Yanısıra Soma Kömür İşletmeleri'nin Park Holding dönemi İşletme Müdürü ve halen Hattat Amasra Maden İşletmesi Genel Müdür Yardımcısı olan Dr. Selim Şenkal, 2006 yılı sonu ya da 2007 yılı başında "sürekli yangın riski olduğu"nu Türkiye Kömür İşletmeleri'ne (TKİ) bir yazıyla bildirdiklerini ancak 'sıkıntı olmaz' yanıtı aldıklarını açıklıyor.- Hükümetin söz konusu maden ocağına yönelik sadece siyasi değil, aynı zamanda cezaî ve hukukî mesuliyeti gerektirecek uygulama ve icraatları söz konusudur.- Hükümetin özelleştirme mantığı ve uygulaması, Danıştay başta olmak üzere toplumun resmî-sivil kurumları ve kesimleri tarafından "kamu menfaatine" aykırı ve peşkeş olarak görülmektedir. Türkiye, inadına ölüm değil de, makul bir çözüm arıyorsa; aklın yolu birdir:Bütün bu gerçekler, facianın AKP hükümeti dışında bağımsız, adaletli, teknik ve hukuki detaylara vakıf yetkilendirilmiş bir üst uzman heyet tarafından ele alınması zaruretini ortaya koymaktadır. Heyetin, çözüm sadedinde atması gereken diğer bir acil adım ise; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı ve Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın madencilik, özelleştirme ve tarım başta olmak üzere "facianın da yaralarını saracak" ölçekte çözüm paketini uygulamaya konmasını sağlamaktır. Prof. Dr. Baş'tan gayrı çözüm sunan bir Allah kulu da yoktur; iktidar ve muhalefet ağır yakmaktan öteye geçememektedir.Çözüm yerine "inadına ölüm" yaklaşımı sergilenirse; bilelim ki, bu facia, Yüce Divan'a varır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019