Hükümetin, "dürüstlük abidesi" kimi medya patronlarıyla ilişkisinin somut sonuçlarını artık çıplak gözle görmek zor değil.
Milletimiz avucunu oğuşturadursun, devlete kapağı ve hortumu atanın sırtı yere gelmiyor vesselam. Hele de "aile fotoğrafında bir kare", ya da "kartelde bir mevkute" sahibi isen, kimse dokunamaz.
Toplumun gazını almak babından içeri alır gibi "üç beş polisli gözaltı" sahneleri yayınlandı mı ekranlarda, tamam; ver elini bir hastanenin koğuşunda sağlık seanslarına? Hele de Kartal Bölge Hastahanesi'nde sabah check-up, akşam check-up; kodese gitmekten daha iyi değil mi?
Hani şu kadar hortumcu derdest edilmişti?
Hani devleti hortumlayanlardan tüyü bitmemiş yetimin hakkı kuruşuna kadar tahsil edilecekti?
Bütün bunlar seçim konjonktürü gereği masallarmış meğer.
Tahsilat-mahsilat bir yana, Adalet Bakanımız bile VIP'de karşılaştığı hortumcudan tırstığını, hayretler içinde şoke olduğunu ilan ediyor.
Adalet Bakanı hortumcudan ürküyor.
Başbakan, milletin "temel hak ve hürriyetlerini gasp eden mahkeme kadısı"nı sadece "normal vatandaş gibi" kınıyor.
Mahkeme kadıya mülk olmaz bile diyemiyor.
Allah selametini versin, eskiden Erdal İnönü'nün kendine has "kınıyorum" demesi vardı. "Tesiri ve neticesi sıfır" da olsa onun hiç olmazsa kınama üslubu dikkat çekiyordu. Başbakan'ın kınamaları o kadar da dikkat çekmez oldu.
Hükümet-kartel münasebetlerinde işin raconu oluştu.
Önce her türlü medyatik taarruz, hakaret ve atış. Geçiş bağlamında küçük bir nefeslenme sonrası borçları erteleme ve öteleme?
Bu arada gelsin teşvikler ve paraya sıkışan devletten tahviller.
Kim AKP iktidarının, Aydın Doğan'ın şu kadar borcunu bilmem kaç yılına öteleyeceğini aklına getirirdi?
Cem Uzan baktı ki, "kalleş ve Allahsız" türünden hakaretler işin birinci faslında iyi gidiyor, salladı gitti. Ardından tüyo almış gibi ikinci faslı, yumuşak mesajları devreye koydu.
Şimdi Uzan grubu kuyruğa giriverdi.
Cem Uzan, önceki gün Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile ikinci kez bir araya geldi. Görüşmede ilk kez Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da bulundu. Uzan'ın beraberinde Star Medya Grup Başkanı Can Ataklı da vardı.
Çiçek, Uzan ve Ataklı ile makamında konuşurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Adalet Bakanlığı'nın hemen yanındaki Başbakanlık Merkez Binada Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile bir süre görüşüyor. Unakıtan, Başbakan ile görüşmesi sonrasında Adalet Bakanlığı'na geçerek Çiçek'in makamında Uzan ve Ataklı ile buluşuyor.
Görüşmeden Ataklı tek başına ayrılırken, Uzan basın mensuplarına görünmemek için başka bir kapıdan çıkıyor. Uzan ve Ataklı görüşmeden son derece memnun kalmışlar.
Köprünün altından böyle akıyor sular.
Bilmem size bir şey anlatıyor mu?
Bu arada bir önemli gelişme daha yaşanıyor tabi. Başbakan'ın kalem ve kelam danışmanlarından AKP milletvekili Ömer Çelik Star'daki köşesinden Sabah'a geçiyor. Uzanlara ilişkin işi yoluna koyma gelişmeleri sürecinde dikkat çekmemesi lazım şüphesiz.
İlginç değil mi; Çelik, Başbakan'a hakaret sürecinde olduğu yerde kalıyor, Uzanlarla sohbet muhabbet faslı başlayınca fol değiştiriyor.
Siz hâlâ, "ya hu, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" diye sormamakta ısrar ediyor musunuz? O zaman vay Türkiye'min haline?
Ama yok, sormaya başladıysanız; bilin ki, Türkiye kurtulma yoluna giriyor.
***
Değerli kardeşim Mahsuni Çiçek, nurtopu gibi bir evlat sahibi oldu. Adını, isimlerin en güzellerinden Ali Haydar olarak koydu. Ali Haydar'ımıza hayırlı, bereketli, sırat-ı müstakim üzere hizmetli uzun ömürler diler, Çiçek ailesini tebrik ederim. Gözleri aydın olsun.
Milletimiz avucunu oğuşturadursun, devlete kapağı ve hortumu atanın sırtı yere gelmiyor vesselam. Hele de "aile fotoğrafında bir kare", ya da "kartelde bir mevkute" sahibi isen, kimse dokunamaz.
Toplumun gazını almak babından içeri alır gibi "üç beş polisli gözaltı" sahneleri yayınlandı mı ekranlarda, tamam; ver elini bir hastanenin koğuşunda sağlık seanslarına? Hele de Kartal Bölge Hastahanesi'nde sabah check-up, akşam check-up; kodese gitmekten daha iyi değil mi?
Hani şu kadar hortumcu derdest edilmişti?
Hani devleti hortumlayanlardan tüyü bitmemiş yetimin hakkı kuruşuna kadar tahsil edilecekti?
Bütün bunlar seçim konjonktürü gereği masallarmış meğer.
Tahsilat-mahsilat bir yana, Adalet Bakanımız bile VIP'de karşılaştığı hortumcudan tırstığını, hayretler içinde şoke olduğunu ilan ediyor.
Adalet Bakanı hortumcudan ürküyor.
Başbakan, milletin "temel hak ve hürriyetlerini gasp eden mahkeme kadısı"nı sadece "normal vatandaş gibi" kınıyor.
Mahkeme kadıya mülk olmaz bile diyemiyor.
Allah selametini versin, eskiden Erdal İnönü'nün kendine has "kınıyorum" demesi vardı. "Tesiri ve neticesi sıfır" da olsa onun hiç olmazsa kınama üslubu dikkat çekiyordu. Başbakan'ın kınamaları o kadar da dikkat çekmez oldu.
Hükümet-kartel münasebetlerinde işin raconu oluştu.
Önce her türlü medyatik taarruz, hakaret ve atış. Geçiş bağlamında küçük bir nefeslenme sonrası borçları erteleme ve öteleme?
Bu arada gelsin teşvikler ve paraya sıkışan devletten tahviller.
Kim AKP iktidarının, Aydın Doğan'ın şu kadar borcunu bilmem kaç yılına öteleyeceğini aklına getirirdi?
Cem Uzan baktı ki, "kalleş ve Allahsız" türünden hakaretler işin birinci faslında iyi gidiyor, salladı gitti. Ardından tüyo almış gibi ikinci faslı, yumuşak mesajları devreye koydu.
Şimdi Uzan grubu kuyruğa giriverdi.
Cem Uzan, önceki gün Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile ikinci kez bir araya geldi. Görüşmede ilk kez Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da bulundu. Uzan'ın beraberinde Star Medya Grup Başkanı Can Ataklı da vardı.
Çiçek, Uzan ve Ataklı ile makamında konuşurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Adalet Bakanlığı'nın hemen yanındaki Başbakanlık Merkez Binada Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile bir süre görüşüyor. Unakıtan, Başbakan ile görüşmesi sonrasında Adalet Bakanlığı'na geçerek Çiçek'in makamında Uzan ve Ataklı ile buluşuyor.
Görüşmeden Ataklı tek başına ayrılırken, Uzan basın mensuplarına görünmemek için başka bir kapıdan çıkıyor. Uzan ve Ataklı görüşmeden son derece memnun kalmışlar.
Köprünün altından böyle akıyor sular.
Bilmem size bir şey anlatıyor mu?
Bu arada bir önemli gelişme daha yaşanıyor tabi. Başbakan'ın kalem ve kelam danışmanlarından AKP milletvekili Ömer Çelik Star'daki köşesinden Sabah'a geçiyor. Uzanlara ilişkin işi yoluna koyma gelişmeleri sürecinde dikkat çekmemesi lazım şüphesiz.
İlginç değil mi; Çelik, Başbakan'a hakaret sürecinde olduğu yerde kalıyor, Uzanlarla sohbet muhabbet faslı başlayınca fol değiştiriyor.
Siz hâlâ, "ya hu, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" diye sormamakta ısrar ediyor musunuz? O zaman vay Türkiye'min haline?
Ama yok, sormaya başladıysanız; bilin ki, Türkiye kurtulma yoluna giriyor.
***
Değerli kardeşim Mahsuni Çiçek, nurtopu gibi bir evlat sahibi oldu. Adını, isimlerin en güzellerinden Ali Haydar olarak koydu. Ali Haydar'ımıza hayırlı, bereketli, sırat-ı müstakim üzere hizmetli uzun ömürler diler, Çiçek ailesini tebrik ederim. Gözleri aydın olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019