Batılı düşüncenin çıkış ve kalkış noktasına baktığımızda Olimpos Dağı'nın mitolojik efsanelerinin, paganizmin ve Hıristiyanlığın teslis inancının sentezlenmesi sonucunda ortaya çıkan bir düşünce yapısı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu yapıda insanı anlamak yok! İnsanı bir meta gibi görüp, kullanmak var.
Bu anlayışın özünü batı düşünce yapısının kurucu isimlerinin fragman tarzındaki sözlerinde görmek mümkün. Mesela, Hobbes, "İnsan insanın kurdudur" sözü ile vahşi batının tıynetini ortaya koymuştur.
Batı bu anlayışı ile bütün dünyayı adeta kuşatmıştır. Özellikle çağımızdaki teknolojik gelişmeler ile birlikte bu kuşatılma daha hızlanmıştır. İnsanlık göz önünde olma, görünür olma hedefine kilitlenmiştir. Sosyal medya platformlarında, ne kadar görünürsen o kadar varsın! Bu anlayış zehirli bir sarmaşık gibi neredeyse bütün insanlığı sarmış durumda.
Bu zehirli anlayış insanoğlundaki iki temel cevheri köreltir, biri kalp diğeri ise akıl. İnsanoğlu temelde üç özellikten oluşur.
1- Beden, 2- Akıl, 3- Kalp.
Bedenin hazzı yeme, içme ve şehvettir. Aklın hazzı, matematik, mantık, düşünme, tefekkür ve felsefedir.
Kalbin hazzı, lezzeti ise Allah'ı zikretmek ve bu zikrin sonucunda letaiflerin terbiye edilip zarifleşmesi sonucunda ortaya çıkan mananın, ruhun, özün maddeye, varlığa, hayata yansıma kabiliyeti olan sanat, ortaya çıkan üründe sanat eseridir. Kalbe hazzı kazandıran en kestirme yolun da tasavvuf olduğunu belirtelim.
Eğer Batılı anlayışın sonucu olan Batı medeniyetinin perspektifi ile insana ve varlığa bakarsan insanı sadece bedeni hazlarının tatmin edilmesi gereken bir varlık olarak görürsün. Bedeni hazların sığlığına düşen insan, gerçek derinliğini, biricikliğini göremez ve batıl sistemlerin oyuncağı olur. Hayatı bedeni ihtiyaçların tatmini, hazzı için çalışan bir insan modeli ortaya çıkar. Bu insan modelinin tek değeri üstüne giyeceği kıyafetin markası, karnını doyuracağı restorandın meşhurluğu ve birlikte olduğu kimseyle medyada ne kadar görünür olduğudur.
Ne kadar tüketirse o kadar var! İnsanlığı tüketim ihtirasına sürükleyen bu ruhani diktatörler (bazı medya, bazı reklamcılık sektörü) insanları sadece bedeni hazların esiri kılmak için çalışıyor.
Bu anlayışın ekonomideki sistemleşmiş adı kapitalizm. Bugün dünyanın ekonomideki itikadını kapitalizm dini belirliyor. Son tahlilde Batının zehirli medeniyet sarmaşığının dünyayı her alanda kuşatmasının trampleni kapitalizmdir. Bundan kurtulmak lazım. Batılın dünyaya dayattığı bu sistemden kurtulmak şart. İnsanlık, insan haklarını doya doya yaşamak istiyorsa, insan olarak kalmak istiyorsa kapitalizmden kurtulmalı. Dünyanın ve insanlığın yeni bir anlayışa ve sisteme ihtiyacı var.
Bu anlayışı inşa edecek olanlar akıl ve kalp ilmine hâkim olanlardır. Ehline verilmeyen her şey ziyan olur. Bugün tüm insanlık ve dünya ziyanda. Çünkü aklın hakka ve hakikate ulaşması engelleniyor.
Akıllar kontrol altında. Aklın önü açılmıyor. Aklın önünü tıkamak için her türlü enstrüman kullanılıyor. Bu enstrümanlarla insanların aklını kontrol altında tutuyorlar, aklımızla oynuyorlar, bunu da en çok dijitalle yapıyorlar. İnsanlar dijital teknolojinin kontrolüne girmiş durumda, hayatlarımız yapay zekâların taktik ve talimatlarına göre şekillendiriliyor.
Akıl bu görünen ve görünmeyen her türlü zehirden muhafaza edilmeli, akıl emniyet altına alınmalı. Akıl gibi bir nimet korunmadan insan korunamaz. İnsanı insan kılan en kıymetli değer akıldır.
Aklı maddi akıl ve manevi akıl olarak ayırabiliriz. Maddi aklın muhafazası bedene zarar veren, insanı hasta kılan her şeyden insan vücudunu korumaktır. Beden sağlıklı olursa akıl da sağlıklı olur. Mesela akla zarar veren alkol, uyuşturucu, dijital saldırılardan, teknolojik bağımlılıktan, GDO'lu, hibrit tohumdan üretilen ürünlerden, kimyasallardan insan uzak durmalı. Helal gıda, sağlıklı gıdalar tüketilmeli. Besinlerimiz zehir olmamalı.
Manevi aklın veya kalbin muhafazası ise; aklı şirkten, küfürden, hurafelerden ve batıl inançlardan korumaktır.
Aklın birinci vazifesi düşünmektir. Düşünmeden gerçeğe hakikate ulaşmak mümkün mü? Akıl üzerine veri yüklenen bir şey değil. Akıl verileri değerlendiren, eleştiren, düşünen ve fikir üreten mekanizmadır.
Aklın hakikati anlamadaki, idrak kapasitesini daima yükseltmeliyiz. Aklın hakikati idrak etmesine engel teşkil eden bütün engelleri ortadan kaldırmalıyız. Aklı kısırlaştıran, körleştiren bütün sahalardan uzak durulmalı.
Eğitim öğretim insanlara sadece kuru bilgi yüklememeli. Eğitim ve öğretim cehalet mühendisliğine kapı aralayan bir sistem olmamalı. Akıl özgür kılınmalı, fikir hürriyeti olmalı. Bu da eğitim ve öğretim ile gerçekleşir. Yanlış bir eğitim ve öğretim sisteminde sadece diplomalı bellekler, ezberciler yetiştirirsiniz. Oysaki kadim medeniyetimiz ne de güzel özetlemiş; değerlendiremeyen, eleştiremeyen, yeni sonuçlara ulaşamayan, öğrendikleri ile olumlu manada bir davranış değişimine uğramayan kimseler ne kadar okursa okusun, kaç okul bitirirse bitirsin onlar kitap yüklü merkeplerdir. İlim uygulama ister, tutarlılık ister. İlimin, irfanın, düşünmenin ve marifetin önünü açacak bir eğitim, öğretim olacak.
Eğitim, öğretim olmadan, ilim olmadan düşünme olmaz. Düşünme olmayınca, karşılaşılan sorunlara çözüm reçetesi sunan kimse bulunmaz. Bulunsa da düşünenin sunduğu reçeteyi okuyup anlayacak kimse olmaz. Düşünmeyen, okumayan toplum yığındır, sürüdür.
Nasıl bir akıl lazım?
Görünüyorum öyleyse varım yanlışı üzerine inşa edilen batı merkezli bir akıl, bir dünya değil;
Batıla karşı çıkan, evrene, insanlığa hikmet penceresinden bakan, aklını varlığın ve evrenin dilini çözerek insanlığı huzura, adalete, özgürlüğe, barışa taşıyan, fakirliğin suç sayıldığı bir dünya inşa eden, bu ölçülere göre düşünen tevhit merkezli çalışan, yaşayan bir akıl lazım.
Bedeni, aklı, kalbi bir bütün olarak ele alıp, önlerindeki bütün engelleri kaldırıp, bu üçlüyü korumalıyız ve geliştirmeliyiz.
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023