Dünyada olup bitenlere bakınca insan olan insanlığından utanıyor. İnsanlık zıvanadan çıkmış adeta.
Dünya nasıl bir karanlık dönemden geçiyor. Ne kadar insanlıkla ilgili, insan hakları ile ilgili kavram varsa neredeyse hepsi yerle bir. Herkes bu hakları biliyor gibi gözüküyor ancak herkes çok farklı yorumluyor.
Neden farklı yorumluyor? Çünkü dünyada insanlık, 'ölçüsüzlüğü' ölçü kabul ediyor. Böyle olunca da "Kırk yıllık Kani oluveriyor yani."
Çünkü kavramların içeriğini insanlar bulandırdı, bozdu ve aslından uzaklaştırdı. Öğrenmeye çalışanlar da bu anlam bulanıklığı içerisinde konuyu anlamaya çalışıyor. Birçoğu da keyfine göre anladığı ve bu bulanıklık içinde anlamlandırdığı bir hayatı yaşamaya çalışıyor.
Günümüzde insanı koruyacak ve insanoğlunu 'insanlığa' taşıyacak ne kadar anlamlı değer varsa, insanlığa yol gösterecek ne kadar ışık varsa hepsi bir şekilde bozulup söndürülüyor, asıl amacının dışına çıkarılarak insanoğlu değersiz anlamsız, karanlık bir hayata sürükleniyor.
Aslında tarihe baktığımız zaman insanoğlu bunu hep yapmıştır.
Neyi yapmıştır?
Egemen güçler kavramlarla, değerlerle oynayıp, onları asıl anlamlarından uzaklaştırarak, içerisini boşaltarak, kavramlara indi anlayışlarını yükleyerek, kitleleri kendi arzuları doğrultusunda sevk ve idare etmek için kavramları ve değerleri bir silah olarak kullanmışlardır.
Dünyada olup bitenlere bakarsak kavramların çok büyük suçu var.
En tehlikelisi de 'insan hakları' kavramı. Aynı zamanda çok güçlü ve tehlikeli bir silah.
Egemen güçler için bu öyle bir kavram ki coğrafyadan coğrafyaya, milletten millete, derilerin rengine göre, dinlere ve mensuplarına göre, keyfi olarak adeta bir lastik gibi kimine uzuyor kimine de kısalıyor. Kimine hak olan bir başkasına nahak olabiliyor.
Dedik ya insanoğlunun kavramlarla ve metinlerle oynayıp, bozması çok eskilere dayanıyor.
İlahi kökenli kavramları ve metinleri bozup, insanı, insanlıktan çıkaran bu bozuk metinlere göre bir dünya inşa etmeye çalışanlara Allah (cc) resulleri ve nebileriyle müdahale etmiştir. Onlara yanlış bir yol tuttuklarını ve kavramları asıl mecrasından çıkardıklarını bu sebeple de insanlığı karanlığa sürüklediklerini bildirmiştir. İnsanoğlunun yaradılış amacına ve fabrika ayarlarına dönmesi için müdahalede bulunmuştur.
Mesela Sırasıyla Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an-ı Kerim, aslında yanlışa sürüklenen insanları doğru bir söze ve doğru bir yola çağırmak için inmiştir.
Ancak insanoğlu ilahi olarak inen Tevrat'ın metnini ve kavramlarının anlamını bozmuş yerine Zebur gelmiş. Zebur'u insanoğlu bozmuş yerine İncil gelmiş. Bozma geleneğinden İncil de nasibini almış ve yerine Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Resulullah ile beraber Kuranı Kerim gelmiştir.
Resulullah ile beraber âleme gelen rahmet ineli 1400 yıl oldu. 1400 yıllık bu rahmeti ortadan kaldırmak niyetinde olanlar, önceki dedeleri gibi özellikle Resulullah'tan sonra Kuran'ın kavramlarına ve metinlerine saldırarak, Allah ve Resulünün muradı dışına çıkarıp, Hakkın kelamına taklalar attırarak asıl anlamından, asıl mecrasının dışına çıkarmaya çalışıyorlar.
İslam'ın rahmetinden mayalanan her bir değerin ve ilkenin bu dezenformasyona maruz kaldığını söyleyebiliriz.
Kavramların zenginliği dilimizin sınırlarını belirler, kavramlara yüklenilen anlam ve değerler de insanlığın ve dünyanın cennet mi yoksa cehennem mi olacağını belirler. Çünkü biz nesneye ve insana kavramlara yüklediğimiz anlamlara göre davranıyoruz. Doğru anlama ve kavramanın en güzel örneklerini irfan mektebi ve ilim şehrinin kapısı olan İmam Ali (Kerremallâhü Veche ) kapısına baş koyanlarda görüyoruz.
Dilimize, kavramlarımıza ve milli, manevi bütün değerlerimize sahip çıkalım. Sahip çıktığımız ölçüde değerliyiz. Değerlerimizi kaybettikçe unutulmamalı ki insanlık değerimizi kaybediyoruz.
Değerler eğitimine çok önem vermeliyiz, kavramların anlamları dışına çıkmasını istemiyorsak, değerlerimizi yaşamalıyız.
Özellikle bu yüzyılda insan 'insan' olmanın dışında her 'şey' olduğu bir zaman diliminden geçiyor. Yapılması gereken insanı gerçek kimliğine, özüne çevirmektir.
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023