Ehlibeyt...
Hani bazen öyle insanlar olur ki, hakikatin ta kendisi gibi dururlar. İşte Ehlibeyt de öyle… Öyle sıradan bir soy ağacı değil, İslam'ın özü, ruhu, kıblesi.
Şimdi açın bakın, kimdir Ehlibeyt? Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) ailesi… Kanından, canından, ruhundan bir parça. Allah'ın peygamberine emanet ettiği en özel insanlar. Abdulkadir Geylani Hazretleri diyor ki, onları sevmek imanın gereği…
Peki, Ehlibeyt sevgisi kime ağır gelir?
Adalet istemeyene… Hakkaniyetten hoşlanmayana… Menfaatini dinden üstün tutana… Çünkü Ehlibeyt demek, hakkaniyet demek. Duruş demek. Diklenmeden dik durmak demek.
Abdulkadir Geylani Hazretleri ne diyor? Ehlibeyt, Müslümanların kıblesidir. Yolunu kaybedenlerin pusulasıdır. Ahlakın ve vicdanın temsilcisidir. Onlara sevgi, sadece sözde değil, özde olmalıdır. Çünkü gerçek sevgi, onların yolunda yürümektir.
Surette ne'm var benim
Sirettedir madenim
(Niyazi Mısri)
Ama işin ilginç yanı… Onlara dil uzatanlar hep çok olmuştur. Hakkı savundukları için, adaleti öğrettikleri için, mazlumun yanında oldukları için… Tıpkı bugün olduğu gibi.
Gerçek Ramazanı, Allah (cc) muradına uygun orucu, ibadeti, taatı, infakı Ehlibeytte görüyoruz. Ramazan, sadece oruç tutmak değildir. Bunu en iyi Ehlibeyt bilir. Onlar için oruç, aç kalmak değil, nefsi yenmektir. Yalnızca karın değil, ruh da doymalıdır. Her gün, o iftar sofralarındaki yiyecekler kadar gönüllere de yemek verilirdi. Bu gün maalesef oruç aç kalma, Ramazan ise pide, davul, top, güllaç, şatafatlı iftarlar, gösterişli infaklar. Asıl Ramazanı Şerifin ruhundan uzaklaşılmıştır.
Fakir, yetim, yoksul gören yok. Oruç açmak sadece mideyi doyurmak değil, yüreklere dokunmaktır. Hazreti Ali, Hazreti Fatma… Bu isimler, fakir fukaraya sofralarını açarken, en güzel Ramazan'ı yaşarlardı. Beden açlık çekerken, ruhlar şükürle doyar; işte Ehlibeyt 'in orucu böyle bir şeydi.
Hadi bir düşünelim… Bütün gün açsınız. Akşam ezanı okundu, iftar saati… Sofrada bir tabak yemek var. Ama siz o yemeği veriyorsunuz. Hem de üç akşam. Ehlibeyt Allah rızası için yoksula, yetime, esire seve seve yedirirler de bir teşekkür bile beklemezler. Tükettiğiniz her şeyi infak ederek, o fakirlerin gözlerinde parlayan umuda dönüşmesi, işte Ehlibeyt 'in asıl Ramazan'ı budur. Yemek var, ama gönül var mı?
Siz hiç sahurda dua etmeye kalktınız mı? Sahur vakti, o karanlıkta, tüm dünyadan yorgun ve tükenmiş bir halde kalkıp, ruhunuzu arındırmaya çalıştınız mı? Ehlibeyt, Ramazan'ı sadece yemek yememek olarak görmezdi. O, daha derin bir oruçtur. Hem beden, hem zihin, hem kalp açlık çekerdi. O zaman anlarlardı ki, oruç sadece karın doyurmak değil, Allah'a doğru bir adım daha atma fırsatıdır.
İftar sofraları, sadece evin içinde değil, toplumda paylaşılmalıydı. İşte Ehlibeyt için Ramazan; "ne kadar çok verirsen, o kadar çok alırsın" anlayışıdır. O sofralar, yoksullarla, ihtiyaç sahipleriyle kuruldu. Onlar için iftar, sadece doymak değil, eşitlikti.
Ve en önemlisi… Sabır. Sabır, bir ruh halidir, bir duruştur. Oruçta sabırlı olmak, sadece açlıkla değil, her türlü zorlukla barış yapmaktır. Ehlibeyt orucunda sabır, sadece çölde bir yudum suya ulaşamamak değil, nefsinize karşı savaş açmaktır.
Sonuçta, o oruçlar sadece bir açlık sınavı değildir. Oruç, sadece bedeni değil, ruhu da arındırmak, gönlü doyurmak, Allah'a yakınlaşmak için vardır. Ehlibeyt orucu, sadece bir ibadet değil, insanlık dersiydi.
Şimdi soruyorum: Ehlibeyte layık bir ümmet miyiz? Onların yolunda mıyız? Yoksa onları sadece methiyelerle mi anıyoruz?
Ehlibeyti gerçekten sevelim. Çünkü onları sevmek, insan olmanın şerefidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025
- İmam-ı Şafi ve Ehl-i Beyt sevgisi: Bir inanç ve ahlak meselesi / 11.03.2025
- İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin Ehl-i Beyt sevgisi ve Ramazan’a yaklaşımı / 10.03.2025
- Atatürk ve dini değerler: Kur'an’a saygı, tefsir, Diyanet ve hutbeler / 09.03.2025
- Mustafa Kemal Atatürk’ün Ramazan ayına, Kur'an’a ve Peygamber Efendimize hürmeti / 08.03.2025
- Hz. Ali’nin yolunda: Niyazi Mısri ve Ehlibeyt aşkı / 07.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025
- İmam-ı Şafi ve Ehl-i Beyt sevgisi: Bir inanç ve ahlak meselesi / 11.03.2025
- İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin Ehl-i Beyt sevgisi ve Ramazan’a yaklaşımı / 10.03.2025
- Atatürk ve dini değerler: Kur'an’a saygı, tefsir, Diyanet ve hutbeler / 09.03.2025
- Mustafa Kemal Atatürk’ün Ramazan ayına, Kur'an’a ve Peygamber Efendimize hürmeti / 08.03.2025
- Hz. Ali’nin yolunda: Niyazi Mısri ve Ehlibeyt aşkı / 07.03.2025