logo
16 MART 2025

Unutulan hakikat, kaybolan insanlık

16.03.2025 00:00:00
Fuzuli'nin Hadîkatü's-Süedâ adlı eseri, yalnızca bir ağıt değil, aynı zamanda bir hakikat manifestosudur. Resulullah'a (s.a.v) muhabbet ve Ehlibeyt'e sadakat, bu metnin temel harcıdır. Ehl-i Beyt, yani Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin, Fuzuli'nin nazarında mecazlardan ibaret değildir; onlar, insanlığın onur ve adalet terazisidir.
 
1. Resulullah'a Muhabbet: Alemin Sebebi
 
Fuzuli, Resulullah'ı (s.a.v) överken onu evrenin özü olarak betimler. Peygamber, herhangi bir insan değildir; her şeyin başlangıcı ve sonudur. Onun varlığı, varoluşun kendisidir:
Çün Hudâ istedi kim ol bahr-i hayât,
Hâsılı âlem ola zât-ı Muhammed Mustafâ.
Allah, varoluşun özünü bir insanda topladı. İnsanlık, onun varlığıyla anlam kazandı. Fuzuli bunu söylediğinde, aslında modern dünyanın en büyük açmazına işaret etmektedir: İnsan, merkezini kaybetmiştir. Bugün medeniyet özne olarak kendini kabul etse de, onun hakiki öznesi Hz. Muhammed'dir (s.a.v).
 
2. Hz. Ali: Savaş ve Hikmetin Kesişimi
 
Hz. Ali'yi anlamadan, dünyanın ne olduğunu anlamak zordur. O, kılıç ve kelamın bir arada zirveye ulaştığı kişidir. Onun cesareti, sıradan bir savaşçının cesareti değildir; adaletin zalim karşısında aldığı şekildir:
Şîr-i Yezdân ol Ali, şâh-ı cihân ol Ali,
Kim ola Haydar gibi bir merd-i şücâ?
Bugün Ali'nin izini süren var mı? Cesaret ve hikmetin aynı bedende buluştuğu, hak için gözünü kırpmadan ölümle yüzleşen biri kaldı mı? Ali'nin kılıcını anmayan bir toplum, zayıflığa ve zillete mahkûmdur.
 
3. Hz. Fatıma: Nurun Gerçek Adı
 
Hz. Fatıma, yalnızca bir kadın değil, aynı zamanda bir istikamet meselesidir. O, gücün ve şefkatin mükemmel birleşimidir. Modern insan, kadını ya metalaştırarak ya da yücelterek mahvetti. Oysa Fatıma, kadın olmanın Allah katındaki anlamıdır:
Rûh-i pür-envâr-ı Ahmed'dür anun mâhiyyeti,
İtmiş ol mâh-ı hüdâ tâc-ı risâletre nişân.
Bu dizeleri okuyan herkes kendine şu soruyu sormalıdır: Bugün Fatıma gibi bir istikametimiz var mı? Yoksa gözlerimizi kamaştıran fakat ruhumuzu karartan sahte ışıkların peşinde miyiz?
 
4. Hasan ve Hüseyin: Bir Davanın İki Yüzü
 
Hz. Hasan, sabrın ve feragatin simgesidir. Bugün hak için susmayı değil, her an konuşmayı, sosyal medyada laf yarıştırmayı marifet sayan bir çağda, Hasan'ın sükûneti unutulmuştur. O, zilletle yaşamaktansa vakar içinde susmayı bilmiştir.
Hz. Hüseyin ise, zamanın tam ortasında bir kırılma noktasıdır. Onun Kerbela'da duruşu, yalnızca bir trajedi değil, tarihe kazınmış bir şeref levhasıdır:
Bağ-ı gülzâr-ı güherdür iki gülzâr-ı Hudâ,
Kim olur ol iki gülzâr-ı güherin bahr-i nevîn.
Bugün Hasan'ın vakarı da, Hüseyin'in itirazı da unutulmuş durumda. İnsanlık, ne sabretmeyi ne de itiraz etmeyi biliyor artık. Her şey birbirine karıştı.
Fuzuli, bu eserinde bize bir ayna tutuyor. Peygamber'i unutan, Ali'nin yolundan sapmış, Fatıma'nın vakarını hiçe sayan, Hasan gibi sabredemeyen ve Hüseyin gibi direnemeyen bir toplum olduk mu? Bu soruyu sormaktan kaçanlar var. "Zaman değişti" diyenler var. "O eski meseleler" diyenler var. Ama zaman değişmedi, insan değişti. Değişirken eksildi, eksildikçe küçüldü, küçüldükçe silindi. Kendi silinmesini alkışlayan bir toplum haline geldik.
Peygamber'i (s.a.v) unutan bir toplum, pusulasız bir gemiye benzer. Nereye gittiğini bilmez, kim tarafından yönetildiğini anlayamaz, kimler tarafından batırılacağını dahi fark etmez. Çünkü Resûlullah'ı unutan, kendi varlık sebebini unutmuş demektir.
Ali'nin yolundan sapmış bir toplum, cesareti ve adaleti kaybetmiş demektir. Bugün insanlık âlemine bakıldığında, dünyayı beşten küçük görenlerin elinde insanlık birer oyuncak haline gelmiştir. İnsanlık, zalim karşısında susmayı terbiye, güçlünün yanında hizalanmayı akıllılık sayar. Oysa Ali, ne susmayı ne de boyun eğmeyi öğretmişti. Ama biz sustuk. Eğildik. Çünkü biz Ali'nin değil, korkunun çocukları olduk.
Fatıma'nın vakarını hiçe sayan bir toplum, kadını ya esir alır ya da nesneleştirir. Her iki durumda da onu kaybeder. Oysa Fatıma, ne bir eşya ne de bir gölgeydi. O, onur ve asaletti. Ama biz onu unuttuk. Onu unutan, kendi annesini, kızını, eşini de unutur. Çünkü Fatıma'nın unutulması, haysiyetin unutulmasıdır.
Hasan gibi sabredemeyen bir toplum, yüce idealler için geri adım atmayı bilmez. Sürekli savaş, gürültü ve kavga ister. Çünkü sabır ona öğretilmemiştir. Hasan'ın vakarı, onun gözünde bir teslimiyet sanrısından ibaret sayılır. Oysa Hasan, teslim olmadı. Hasan, zamanı geldiğinde ilerlemek için durdu. Ama biz durmayı bilemedik. Yanlış zamanlarda yürüdük, yanlış yerlerde durduk.
Hüseyin gibi direnemeyen bir toplum ise ölmeyi bilmez. Hüseyin gibi direnmek, bir davanın simgesidir. Bugün kaç kişi davası uğruna bedel ödemeyi göze alabiliyor? Kaç kişi, hak için, adalet için, insanlık için her şeyini riske atabiliyor? Hüseyin gibi direnmek, kendi hakikatin için mücadele etmek demektir. Ama biz mücadele etmeyi unuttuk. Çünkü hakikati kaybettik.
Kredi kartı borçlarını ödemek, cüzdanı kabartmak, ev ve araba taksitlerini ödemek gibi günlük işlerle uğraşmayı mücadele etmek zannedildi. Bu labirentin içinde koşuşturmak yaşam olarak kabul edildi. Oysaki övünç kaynağımız olan kahramanlarımız, bilgelerimiz, ariflerimiz, insanı kâmillerimiz, hangi akçeli işlerden dolayı bugün bizim iftihar vesilemiz? Bizi etkileyen, onların parayla ilgili başarıları mı? Yoksa hak, hakikat, insanlık, adalet, sevgi ve saygıda sergiledikleri örnek duruşları mı?
İftihar ettiğimiz bu insanlar, adeta bir gül bahçesi gibidir. Asırlar geçse de yaşadıkları ve söyledikleriyle hala hayatımıza dokunuyorlar. O güllerin kokusunu hissettirebiliyorlar.
Seçersen gül bahçesinden dostunu,
Hayatın, nefesin gül kokar.
Ama biz, hakkı ve hakikati haykıranları anlamak yerine, kargaların peşinden gittik. Allah aşkına, şu dünyanın hali nedir? Ne erkek, ne kadın, ne çocuk, ne doğa, ne merhamet, ne adalet var. Sanki görünmez bir el, insanlığı insanlıktan çıkarıp, başka bir varlığa dönüştürmeye çalışıyor.
Ve işte sonuç: Ne sabrı kaldı bu toplumun, ne direnişi. Ne vakarı kaldı, ne cesareti. Hakkı savunacak bir sesi yok, susması gerektiğinde bir iradesi yok. Ne Kerbela'yı anlamış, ne de Fuzuli'yi okumuş.
Peki hâlâ sormaya cesaret edemeyenler var mı? Biz ne olduk?
 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Ergül Güner / diğer yazıları
İsrail halkına ayaklanma çağrısı
'Netanyahu, seni halkına karşı işlediğin suçlardan yargılayacağız'
Ülke tarihinin en büyük gösterisi
Sırbistan'da yüzbinler Belgrad'da
Atatürk’ün, tefsir hazırlanması için bizzat hazırladığı maddeler
Mustafa Kemal’in mersiye yazdığını biliyor musunuz?
ABD, Yemen'e saldırdı
Trump: ‘Ölümcül güç kullanacağız’
Mübarek Ramazanda kafirlerin yaptığına bak!
ABD ve İngiltere, Yemen'de Müslümanları katlediyor
Trabzonspor'un 300 günlük deplasman galibiyet hasreti son buldu
Trabzonspor’dan Başakşehir deplasmanında kötü oyun muhteşem skor
9 kişi kalan Konyaspor, Beşiktaş'ı devirdi
Konyaspor -1- Beşiktaş -0-
3'ü gazeteci 9 kişi öldü
İsrail Gazze'de yine katliam yaptı
Türk takımlarının bu sezonki UEFA gelirleri
En çok Galatasaray en az Trabzonspor kazandı
'Sinema neşesini kaybetti'
Oyuncu Şinasi Yurtsever'e son görev
On binler Belgrad'da toplandı
Sırbistan diken üstünde
AİHM'ye kadar gidecek
İmamoğlu hukuki mücadele başlatacak
Yavaş: Bizler yol arkadaşıyız
İmamoğlu, Yavaş'ı ziyaret etti
ABD açıkladı
IŞİD'in ikinci adamı öldürüldü
Özellikle bu günler riskli!
Karadeniz'de heyelan riski artıyor
İsrail halkına ayaklanma çağrısı
'Netanyahu, seni halkına karşı işlediğin suçlardan yargılayacağız'
Ülke tarihinin en büyük gösterisi
Sırbistan'da yüzbinler Belgrad'da
Atatürk’ün, tefsir hazırlanması için bizzat hazırladığı maddeler
Mustafa Kemal’in mersiye yazdığını biliyor musunuz?
ABD, Yemen'e saldırdı
Trump: ‘Ölümcül güç kullanacağız’
Mübarek Ramazanda kafirlerin yaptığına bak!
ABD ve İngiltere, Yemen'de Müslümanları katlediyor
Trabzonspor'un 300 günlük deplasman galibiyet hasreti son buldu
Trabzonspor’dan Başakşehir deplasmanında kötü oyun muhteşem skor
9 kişi kalan Konyaspor, Beşiktaş'ı devirdi
Konyaspor -1- Beşiktaş -0-
3'ü gazeteci 9 kişi öldü
İsrail Gazze'de yine katliam yaptı
Türk takımlarının bu sezonki UEFA gelirleri
En çok Galatasaray en az Trabzonspor kazandı
'Sinema neşesini kaybetti'
Oyuncu Şinasi Yurtsever'e son görev
On binler Belgrad'da toplandı
Sırbistan diken üstünde
AİHM'ye kadar gidecek
İmamoğlu hukuki mücadele başlatacak
Yavaş: Bizler yol arkadaşıyız
İmamoğlu, Yavaş'ı ziyaret etti
ABD açıkladı
IŞİD'in ikinci adamı öldürüldü
Özellikle bu günler riskli!
Karadeniz'de heyelan riski artıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.