Gençler ile bir çardağın altında Mart ayının yalancı sıcağına kanarak erken açan badem çiçeklerinin çevreye yaydığı enfes kokuları altında sohbet ediyoruz.
Kafalarına takılan soruları varsa cevaplamaya çalışalım önerisinde bulundum. Amacım hem sohbeti renklendirmek, hem de gençlerin sorularına cevap vermekti.
Ama peşin peşin söyledim; Bir alevi dedesinin uyarısıyla ölçü edindiğim " Bildiğimin âlimiyim, bilmediğimin talibiyim" diye.
Soruları zor olursa hep beraber araştırıp birlikte öğreneceğiz. Gençler içinde bulunduğumuz ayın Ramazan ayı olmasından olsa gerek, Mustafa Kemal Atatürk'ün İslam dini ile ilgili düşünceleri, Ramazan, İftar sofraları hakkında sorular sordular. Bu sorulara spontane verilen cevapları, biraz daha derinleştirerek kaleme aldık.
Atatürk ve iftar sofraları diyorsunuz... E, anlatalım o zaman.
Sene 1925. Yer Çankaya. Atatürk, masanın başında. Etrafında devlet adamları, askerler, din adamları. Ramazan'dayız.
Hani bazıları der ya, "Atatürk dine uzak dururdu" diye. Gel de anlat!
O sofra, sadece iftar sofrası değil. O sofra, Cumhuriyet'in vizyonu. O sofra, milletin geleceğe oturduğu masa. Ezan okunur, hurmayla oruçlar açılır. Dua edilir. Ama sonra? Atatürk konuşmasını yapar. Der ki, "Din akılla, bilimle yürüyen bir şeydir. Okumazsan, anlamazsan, dogmalarla boğulursun."
Herkes dinler. Kimi anlar, kimi anlamaz. Ama Cumhuriyet devrimleriyle birlikte herkesin dini de aklı da hür olur.
Gelelim Hz. Muhammed'e duyduğu saygıya...
Nutuk'ta yazmış. "Peygamberimiz Hz. Muhammed, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur" daha ne desin?
Konya'da bir konuşmasında da der ki: "Bizim dinimiz, akla en uygun dindir." Yani? Yani dinden korkmayacaksın, dini kullanmayacaksın, dini anlayacaksın.
Bazıları der ki, Atatürk'ün dini hassasiyetleri vardı ama bunlar stratejik miydi, samimi miydi, tartışılır. Vallahi ne tartışılır, ne konuşulur. Görünene bakacaksın.
Kur'an'ı Türkçeye çevirtmiş mi? Evet. Millet anlasın istemiş mi? Evet. Dini, hurafelerden kurtarmaya çalışmış mı? Evet.
O zaman? O zaman susacaksın.
Bir Osmanlı paşası olarak yetişmiş Atatürk'ün din karşıtı olması mümkün mü?
Bak, adam Harbiye mezunu. Osmanlı ordusunda görev yapmış, Trablusgarp'ta savaşmış, Balkan Harbi'nde cephede olmuş, Çanakkale'de destan yazmış. E bu ordu kimlerin ordusu? Bir İslam imparatorluğunun ordusu. Osmanlı'dan yetişen her paşa gibi dini bilgisi kuvvetli, dini hassasiyetleri olan biri.
Ama ne yapmış? Hurafeye, yobazlığa, dini siyasete alet edenlere karşı savaşmış. "Dinin gerçek ruhunu anlamadan, taassupla hareket edenler bizi geride bıraktı" dememiş mi? Demiş.
Mesela, Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'daki mücadeleyi destekleyen din adamlarıyla birlikte hareket etti. Mehmet Akif'i Safahat'ından tanırsın, ya istiklal marşını yazarken Akif'in Atatürk'le aynı yolda olduğunu bilir misin?
Ve bir de Fevzi Çakmak Paşa var. Adam dindar. Adam abdestinde, namazında. Peki, Atatürk ne yapmış? "Bu adam çok dindar, onu uzak tutayım." dememiş. Ne demiş? "Bu memleketi en iyi kim korur? Kim idare eder?" Ona bakmış. Ve ne yapmış? Fevzi Paşa'yı Genelkurmay Başkanı yapmış. Yıllarca ordunun başında tutmuş. Dindar adam diye hor görmemiş. Bilakis hürmet göstermiş.
Atatürk dine karşı değildi, Atatürk dinin sömürülmesine, şahsi çıkarlar için kullanılmasına karşıydı.
Neticeye gelelim.
Atatürk'ün iftar sofraları, halkla buluştuğu, konuştuğu, anlattığı yerlerdi. Sadece yemek yenilen masalar değil, fikirlerin yoğurulduğu sofralardı.
Hz. Muhammed'e saygısı mı? Kendi sözüyle sabit.
Ve Fevzi Paşa'ya saygısı? O da ortada. Dindarlığına bakmadan, liyakatine bakarak en kritik makamlara getirmiş.
Yani neymiş? Atatürk dine karşı değildi. Atatürk, dini kullanmaya karşıydı!
Hadi bakalım düşünün biraz!
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025
- İmam-ı Şafi ve Ehl-i Beyt sevgisi: Bir inanç ve ahlak meselesi / 11.03.2025