Mustafa Kemal Atatürk, modern Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken, akıl ve bilimle ilerlerken bir yandan da halkının dini değerlerine olan saygısını hep korumuştur. Dini inançları küçümsememiş, aksine halkını dini değerlerden koparmadan çağdaş bir toplum haline getirmek için var gücüyle çalışmıştır. Herkesin bildiği gibi, Atatürk'ün adı ne zaman geçse, akla ilk gelen şeyler askerlik, inkılaplar ve laiklik olur. Ama Atatürk'ün hayatında dini değerlere olan saygı da başka bir boyuttadır. Hem de öyle bir saygı ki, Kur'an'ın anlaşılmasını sağlamak adına, bu işin uzmanına, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an tefsiri yazdırmıştır.
Kur'an'ın tefsiri: Atatürk'ün Kur'an'a ve dinî değerlere hürmeti
Atatürk, dini inançları dışlamamış, aksine halkının doğru bir şekilde dini öğrenmesini istemiştir. Hani, "Cumhuriyetin manevi temelleri sağlam olmalı" deriz ya, işte Atatürk de Cumhuriyet'in temellerini sadece akılla değil, aynı zamanda dini değerlerle de kuvvetlendirmeyi hedeflemiştir. Bunun en açık örneği, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an tefsiri yazdırmış olmasıdır. O yıllarda halk, Kur'an'ı doğru şekilde anlamaktan uzaktı. Atatürk, halkın doğru bir şekilde dini öğrenmesini istemiş, Elmalılı Hamdi Yazır'a, Kur'an'ı anlamada halkın yolunu aydınlatacak bir tefsir hazırlatmıştır.
Bu, Atatürk'ün dini değerleri sadece şekli olarak değil, özüyle de yaşaması gerektiğini düşündüğünü gösterir. Elmalılı Hamdi Yazır, Kur'an'ın her bir ayetini izah ederek, halkın bu kutsal kitabı daha iyi anlamasını sağlamıştır. Atatürk, dinin sadece dini bir mesele olmadığını, insanların hayatını düzenleyen bir rehber olduğunu biliyordu. Ve bu rehberin doğru bir şekilde anlaşılması gerektiğini çok iyi fark etmişti. İşte Atatürk'ün, halkının dini eğitimini ön planda tutması, bir liderin halkına olan sorumluluğunu yansıtan en güzel örneklerden biridir.
Diyanet teşkilatının kurulması: Din ve devletin ayrılığı
Atatürk, dinin vicdani bir mesele olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Ama o, dinin devlet işlerine karışmasını da asla kabul etmemiştir. Bunu en iyi anlatan adımlardan biri, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulmasıdır. Atatürk, devleti dini işlerden ayrıştırarak, dinin devlet işlerine müdahale etmemesini istemiştir. Diyanet, halkın dini meseleleriyle ilgilenen, ancak devlete karşı bağımsız bir kurum olacaktı. Diyanet Teşkilatını kurarak, dinin devletle olan bağını kesin bir şekilde kesmiş, devletin laik bir yapıya kavuşmasını sağlamıştır.
Ancak bu, Atatürk'ün dini değerleri yok saydığı anlamına gelmez. O, dinin halkın yaşantısındaki önemini çok iyi biliyor ve bu yüzden halkın dini eğitimini düzenleyecek bir kurumun varlığını savunuyordu. Diyanet, sadece dinin doğru anlaşılmasına yardımcı olacaktı. Atatürk, dini sadece bir araç olarak görmektense, halkın manevi huzurunu ve birlikteliğini sağlayacak bir rehber olarak kabul ediyordu.
Atatürk'ün hutbeleri: Hem dini hem sosyal bir mesaj
Atatürk'ün hutbeleri, Cumhuriyet'in manevi temellerini atarken halkı doğru bir şekilde yönlendirme amacı taşıyordu. O, yalnızca Cumhuriyet'in kurucusu değil, aynı zamanda halkı eğitmeye çalışan bir liderdi. Atatürk, camilerde halkın ruhunu besleyecek hutbeler hazırlatmıştır. Bu hutbelerde, dini öğretilerle birlikte, halkın bilinçlenmesi ve Cumhuriyetin değerleriyle barışması gerektiği anlatılmıştır. Hutbeler, dini bir öğretiyle sosyal bir mesajı aynı anda veren güçlü metinlerdi.
Mesela, Ramazan Bayramı hutbesi sadece dini vecibelerle ilgili değil, aynı zamanda Türk milletinin birlik ve beraberliğine dair bir çağrıydı. O hutbede, "Milletimizin kardeşliği, birbirine olan sevgisi ve saygısı, Cumhuriyet'in temellerinin sağlam olmasındaki en büyük faktördür" denmiştir. Bu, Atatürk'ün sadece dini vecibelerin yerine getirilmesini değil, aynı zamanda halkın sosyal sorumluluklarını ve milli bilinçlerini de kazandırmayı amaçladığını gösterir.
Bir başka örnek ise, Kurban Bayramı hutbesidir. O hutbede, Atatürk, "Dini vecibelerimizi yerine getirirken, aynı zamanda toplumda eşitliği, adaleti ve yardımlaşmayı da sağlamalıyız" demiştir. Bu hutbe, Atatürk'ün dinin sadece bireysel ibadetler değil, aynı zamanda toplumsal değerler taşıyan bir öğreti olduğunu da vurgulamaktadır.
Sonuç: Atatürk'ün dinî değerlere duyduğu saygı ve cumhuriyetin temelleri
Mustafa Kemal Atatürk, dinin halk için önemini asla küçümsemedi. Dini değerlerin, insanları sadece ahlaki değil, aynı zamanda toplumsal olarak da yüceltebileceğini biliyordu. Elmalılı Hamdi Yazır'a yaptırdığı Kur'an tefsiri, Diyanet Teşkilatını kurarak halkın dini eğitimi için düzenlemeler yapması ve hutbelerde dini öğretilerle birlikte sosyal mesajlar vermesi, Atatürk'ün dini değerlere olan derin saygısını gösterir.Atatürk, dini değerleri, çağdaşlıkla, akıl ve bilimle uyum içinde harmanlayarak, halkına sadece dünyevi değil, manevi anlamda da aydınlık bir yol çizmiştir. Din, onun gözünde bir vicdan meselesi ve bir insanın manevi yolculuğuydu. Bu yüzden dinin devlete zarar vermesini değil, toplumun moralini, dayanışmasını ve adaletini güçlendirmesini istemiştir. Atatürk, dini sadece bir öğreti olarak değil, toplumsal barışın, adaletin ve eşitliğin de kaynağı olarak görmüştür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Atatürk ve dini değerler: Kur'an’a saygı, tefsir, Diyanet ve hutbeler / 09.03.2025
- Mustafa Kemal Atatürk’ün Ramazan ayına, Kur'an’a ve Peygamber Efendimize hürmeti / 08.03.2025
- Hz. Ali’nin yolunda: Niyazi Mısri ve Ehlibeyt aşkı / 07.03.2025
- Ehlibeyt Sevgisi: Nesimi Hazretleri’nin izinde / 06.03.2025
- Hacı Bektaş Veli’nin ışığında ramazan ve Ehli Beyt / 04.03.2025
- Abdulkadir Geylani'de Ramazan ve gerçek orucun anlamı / 03.03.2025
- Ramazan deyip geçme! Hz. Ali'nin kaleminden bir ay, bir ömür... / 01.03.2025
- Türkler İslam’ı nasıl seçti, nasıl kaybetti? / 27.02.2025
- Aile: devletin gölgesi, toplumun kökü / 25.02.2025
- Türk ailesinin direniş reçetesi: Edip Ahmet Yüknekî’nin izinde / 24.02.2025
- Mustafa Kemal Atatürk’ün Ramazan ayına, Kur'an’a ve Peygamber Efendimize hürmeti / 08.03.2025
- Hz. Ali’nin yolunda: Niyazi Mısri ve Ehlibeyt aşkı / 07.03.2025
- Ehlibeyt Sevgisi: Nesimi Hazretleri’nin izinde / 06.03.2025
- Hacı Bektaş Veli’nin ışığında ramazan ve Ehli Beyt / 04.03.2025
- Abdulkadir Geylani'de Ramazan ve gerçek orucun anlamı / 03.03.2025
- Ramazan deyip geçme! Hz. Ali'nin kaleminden bir ay, bir ömür... / 01.03.2025
- Türkler İslam’ı nasıl seçti, nasıl kaybetti? / 27.02.2025
- Aile: devletin gölgesi, toplumun kökü / 25.02.2025
- Türk ailesinin direniş reçetesi: Edip Ahmet Yüknekî’nin izinde / 24.02.2025