Türkiye'nin, bölgesinde ve dünyada ne hallere sokulduğunu aslında herkes görüyor, herkes biliyor.
Görmezlikten gelenler, olup bitenleri içlerine sindiremedikleri için, ya inkâra kalkışıyorlar, ya da "dur bakalım ne olacak" diyerek vakit kazanıyorlar.
Bütün bunlar, vahim ahvalimizi daha da derinleştiriyor; milletimiz, devletimiz kaybediyor. Dolayısıyla işler, artık "dur bakalım ne olacak" evresini çoktaaan aştı.
Bu "dur bakalım ne olacak" noktasında, latifeleriyle meşhur kıymetli Müslim Karabacak'ın müsaadeleriyle sizin de affınıza sığınarak, tam yerine gelmişken bir Pazar fıkrası aktarayım.
Hüngür hüngür ağlayan kadıncağıza, kocası, "Hayırdır ne oldu?" diyor. Kadıncağız, tek başıma uzak bir yere alış-veriş için gittim, bir adam peşime takıldı, deyince; kocası "Dur bakalım ne olacak!" diye mırıldandı. Kadıncağız, hemen bir taksiye atladım evin yolunu tuttum, ama adam da bir taksiye atladı, dedi. Kocası yine "Dur bakalım ne olacak!" diye söylendi. Kadıncağız, eve geldim kapıyı açtım, içeriye adımımı atar atmaz, köpek gibi adam da eve daldı, deyince, kocası hâlâ "Dur bakalım ne olacak" diye mırıldanıp durunca; kocasına dönen kadıncağız, can havliyle bağırmaya başladı: "Olan oldu; daha ne olacaktı, hâlâ dur bakalım ne olacak diye söylenip duruyorsun ahmak!"
11-12 aydan beri tek başına iktidar olan siyasi iradenin eliyle Türkiye'ye bölgesinde ve dünyada yaşatılanları görmezlikten ve anlamamazlıktan gelip hâlâ "Dur bakalım ne olacak!" diyenler yok mu! Ülkemize ve milletimize acıdığım kadar onlara da acıyorum, inanın...
Daha ne olacaktı!?
Türkiye'ye etek giydirdiler.
Bölgemizi işgal edenler, Musul ve Kerkük'te öyle kırmızı-mırmızı çizgiden dem vurmayın dediler, çizgi-mizgi bırakmadılar.
Bazılarımız, dur bakalım ne olacak, dediler.
Kırmızı çizgimize saygılı olmak bir yana, Kuzey Irak'a bir adım attırmadılar. Taahhüt ettiklerinin tam aksine Peşmerge ve PKK beslemelerine ağır silahlar dağıttılar, karşımıza diktiler.
Bazılarımız, yine, dur bakalım ne olacak, dediler.
Yetinmediler; askerimizin başına alçakça çuvalları geçirip 5 bin yıllık şanımızı-şerefimizi beş paralık hale soktular.
Bazılarımız, yine dur bakalım ne olacak, dediler.
İşgalciler yine yetinmediler; bu küstahlıklarını üç-beş gün zarfında sindirttiler, şimdi bu küstahlarla kolkola acı kahve yudumluyoruz.
Bazılarımız, yine, dur bakalım ne olacak, dediler.
Yetinmediler; bizim askerlerimiz Irak'ta patır patır avlanıyor, Sonbahar'a kadar buraya gelmeniz lazım, dediler. Baş üstüne, emriniz olur efendim edasıyla Ekim'e kadar bu işi neticelendirme ateşi sardı Washington'u su yoluna çeviren Ankara'nın bacasını?
İşin ucunda 8.5 milyar dolarlık "faizli kira anlaşması" var çünkü.
Aziz milletimize Irak'ta, Haçlı işgalcilerinin "kiralık bodygard"ı vazifesi verdiler. Ankara'dakilerin uğruna can attıkları misyon bu?
Bazılarımız, hâlâ, dur bakalım ne olacak, diyorlar.
Daha ne olacaktı Allah aşkına!
Madalyonun ekonomik, kültürel-dinsel ve sosyal taraflarına, bu Pazar günü ağız tadınızı tamamen bozmak istemediğim için değinmiyorum.
Şunun tekrar altını çiziyorum; dur bakalım ne olacak evresi çoktaaan geçti. Yıllardan ve son olarak aylardan beri, herkes söyleyeceğini söyledi, maharetlerini ortaya koydu.
Şimdi sıra BTP'de. Zaman Bağımsız Türkiye zamanı.
Bilmem anlatabildim mi?
Görmezlikten gelenler, olup bitenleri içlerine sindiremedikleri için, ya inkâra kalkışıyorlar, ya da "dur bakalım ne olacak" diyerek vakit kazanıyorlar.
Bütün bunlar, vahim ahvalimizi daha da derinleştiriyor; milletimiz, devletimiz kaybediyor. Dolayısıyla işler, artık "dur bakalım ne olacak" evresini çoktaaan aştı.
Bu "dur bakalım ne olacak" noktasında, latifeleriyle meşhur kıymetli Müslim Karabacak'ın müsaadeleriyle sizin de affınıza sığınarak, tam yerine gelmişken bir Pazar fıkrası aktarayım.
Hüngür hüngür ağlayan kadıncağıza, kocası, "Hayırdır ne oldu?" diyor. Kadıncağız, tek başıma uzak bir yere alış-veriş için gittim, bir adam peşime takıldı, deyince; kocası "Dur bakalım ne olacak!" diye mırıldandı. Kadıncağız, hemen bir taksiye atladım evin yolunu tuttum, ama adam da bir taksiye atladı, dedi. Kocası yine "Dur bakalım ne olacak!" diye söylendi. Kadıncağız, eve geldim kapıyı açtım, içeriye adımımı atar atmaz, köpek gibi adam da eve daldı, deyince, kocası hâlâ "Dur bakalım ne olacak" diye mırıldanıp durunca; kocasına dönen kadıncağız, can havliyle bağırmaya başladı: "Olan oldu; daha ne olacaktı, hâlâ dur bakalım ne olacak diye söylenip duruyorsun ahmak!"
11-12 aydan beri tek başına iktidar olan siyasi iradenin eliyle Türkiye'ye bölgesinde ve dünyada yaşatılanları görmezlikten ve anlamamazlıktan gelip hâlâ "Dur bakalım ne olacak!" diyenler yok mu! Ülkemize ve milletimize acıdığım kadar onlara da acıyorum, inanın...
Daha ne olacaktı!?
Türkiye'ye etek giydirdiler.
Bölgemizi işgal edenler, Musul ve Kerkük'te öyle kırmızı-mırmızı çizgiden dem vurmayın dediler, çizgi-mizgi bırakmadılar.
Bazılarımız, dur bakalım ne olacak, dediler.
Kırmızı çizgimize saygılı olmak bir yana, Kuzey Irak'a bir adım attırmadılar. Taahhüt ettiklerinin tam aksine Peşmerge ve PKK beslemelerine ağır silahlar dağıttılar, karşımıza diktiler.
Bazılarımız, yine, dur bakalım ne olacak, dediler.
Yetinmediler; askerimizin başına alçakça çuvalları geçirip 5 bin yıllık şanımızı-şerefimizi beş paralık hale soktular.
Bazılarımız, yine dur bakalım ne olacak, dediler.
İşgalciler yine yetinmediler; bu küstahlıklarını üç-beş gün zarfında sindirttiler, şimdi bu küstahlarla kolkola acı kahve yudumluyoruz.
Bazılarımız, yine, dur bakalım ne olacak, dediler.
Yetinmediler; bizim askerlerimiz Irak'ta patır patır avlanıyor, Sonbahar'a kadar buraya gelmeniz lazım, dediler. Baş üstüne, emriniz olur efendim edasıyla Ekim'e kadar bu işi neticelendirme ateşi sardı Washington'u su yoluna çeviren Ankara'nın bacasını?
İşin ucunda 8.5 milyar dolarlık "faizli kira anlaşması" var çünkü.
Aziz milletimize Irak'ta, Haçlı işgalcilerinin "kiralık bodygard"ı vazifesi verdiler. Ankara'dakilerin uğruna can attıkları misyon bu?
Bazılarımız, hâlâ, dur bakalım ne olacak, diyorlar.
Daha ne olacaktı Allah aşkına!
Madalyonun ekonomik, kültürel-dinsel ve sosyal taraflarına, bu Pazar günü ağız tadınızı tamamen bozmak istemediğim için değinmiyorum.
Şunun tekrar altını çiziyorum; dur bakalım ne olacak evresi çoktaaan geçti. Yıllardan ve son olarak aylardan beri, herkes söyleyeceğini söyledi, maharetlerini ortaya koydu.
Şimdi sıra BTP'de. Zaman Bağımsız Türkiye zamanı.
Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019