"Şimdi okullu olduk/sınıfları doldurduk" şarkısı bir coşku, bir heyecan… ama biraz da okul korkusu yok mu? Nasıl olmasın, daha dün annesinin kollarında yaşarken (şarkı da öyle başlamıyor mu), bugün okullu olan miniklerin heyecanını hepimiz yaşamıştık! Şimdi annelerin endişesini duyar gibiyiz: "Eyvah, çocuğum okula gitmek istemiyor!" Fedakâr anneler, haklarınızı ödeyemeyiz. Dokuz ay karnınızda, dokuz ay sırtınızda, ömür boyu kalbinizde taşıdığınız çocuklarınıza bugün onlara sarılarak, güzel ve olumlu sözler söyleyerek, dualar ederek okullarını sevdirin, korkularını yenmelerine yardımcı olun!
İşin duygusal yönü bu da, yeni öğretim yılında eski sorunlar devam edip gidiyor. Sömürgecilerin önde gideni ABD'nin burnunu sokmadığı iş yok! Bölgemiz ve ülkemiz için sinsi planlarını görüyor ve yaşıyoruz. Bundan eğitimimiz de nasibini almış durumda. 70 yıl öncesine gidelim; 27 Aralık 1949'da imzalanan "Fulbright Antlaşması"yla eğitim düzenimiz ABD denetimine girmeye başladı. Ve giderek eğitim sistemimizden "milli"lik ve Atatürk çıkarıldı.
ABD ile yapılan antlaşmanın 5.maddesine göre oluşturulan 8 üyeli eğitim komisyonunun 4'ü Türk, 4'ü Amerikalıydı. ABD'nin Türkiye'deki diplomatik heyetinin başı (misyon şefi) komisyonun başkanı olacak ve oyların eşit olması halinde kesin kararı o verecekti. Komisyonun amacı "eğitim programının idaresini kolaylaştırmak" idi. Bu antlaşma ile ders programlarının geliştirilmesi ABD'li uzmanlara teslim edilmiş, Türk Tarih Kurumu ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk tarihine verdiği önemin etkisi azaltılmıştı. Bugün de durum farklı değil. Yeni Milli Eğitim Bakanı ile güncellenen son müfredat programıyla eğitimimiz "milli" olmaktan uzak durumda. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi ve de imam hatip meslek dersleri (10 ders) öğretim programında, hiçbir sınıfta Atatürk'e yer verilmemiştir.
Atatürk, çağımızı emperyalizm çağı olarak tespit ederek bağımsız yaşamak için eğitimin her alanında oluşturulan programların temelini, yüzyıllardır toplumsal yaşamın ihtiyaçlarını karşılamayan, sorunlara çözümler üretmeyen hurafelerden arındıracak olan pozitif bilimler, sanat, milli tarih, milli kültür oluşturmak gerekliliğini belirtmişti. Eğitimin milli olması noktasında düşüncesini şöyle açıklar: "Bir milli terbiye programından söz ederken, yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelen tüm etkilerden tamamen uzak, milli özelliklerimizle ve tarihimizle bağdaşabilen bir kültür kastediyorum."
Anlaşılan o ki, bilim toplumu olmak ve bunu yaparken milli değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.
Yeni öğretim yılının çocuklarımıza ve eğitimin her safhasındaki emekçilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023