Bir anda zihnimizde ve dilimizde oluşan soruyu duyar gibiyim. Bugün Perşembe değil mi? Haklısınız, tabi ki bugün Perşembe istedim ki, yarınki Cumayı bugünden konuşalım, bugünden hazırlanalım, heyecanını bugünden yaşayalım ve bugünden kazanmaya başlayalım. İnanç ve kültürümüzde bayram hazırlığı ve heyecanı arifeden başlar. İnşallah yazıyı okuduğumuzda bugünün arife olduğunu hisseder, gereğini yapmaya başlarız. Ayet ve hadislerin ışığında, yazılı ve sözlü bilgileri toplayıp ortaya koymaya başlarız. Ayet ve hadislerin ışığında, yazılı ve sözlü bilgileri toplayıp ortaya koymaya kalksak sayfalar yetmeyecektir. Bizim için, Allah ve Resulü'nün Cuma'yı önemsediğini bilmemiz yeterlidir. Asıl olan uygulamadır. Yazımızda bu özü yakalama gayretini göreceksiniz.
Öncelikle Rabbim bizi evine davet ediyor. Evde kıldığımız namazlarımızı düşünürsek, O'nun davetimize icabet ettiğini görürüz. Cuma namazı için davet ise Allah'a aittir. Bize düşen icabettir. Kulum, buyur bugün de benim evimde misafir ol ikramda bulunayım diyor Yüce Allah.
Bizler bu davet karşısında da cuma günü Allah'ın evi mescitlere yöneliyoruz. Sıradan bir misafirliğe gitmiyoruz. Günlük hayatımızda bile misafirliğe giderken vücut ve kıyafet temizliğimize, güzel kokumuza, güzel ahlakımıza, güzel sözlerimize ve güler yüzümüze dikkat ediyoruz. Buna karşılık Allah'a misafirliğe giderken nasıl olmamız, neler yapmamız ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini varın siz düşünün. Okuduklarımızla yaptıklarımızı karşılaştırıp yarın ki ve sonrası cumalarımıza bir başka gidelim. İnşallah yazmanın verdiği sorumluluk doğrultusunda ben de aynısını yapacağım.
Yüce Allah'ın Cuma davetine icabette neler kazanıyoruz, icabet etmediğimizde bakalım neler kaybediyoruz. Kazançlarımızı ortaya koyduğumuzda, zıttının ise kayıplarımız olduğunu göreceğiz. Nimetlerin tespit ve tarifi ayetler Yüce Allah'a bir saatliğine dünya ticaretini bir kenara bırak, bugün ahirete yönelik ticarete bak diyor. Neler yok ki?
Allah ve Resulü'nün istediği gibi Cuma'yı değerlendirene af müjdesi var. Hem de haftaya üç gün ekleyerek toplam on günlük bir af. Evet, tamı tamına o günlük. Bir cumayı gereği gibi ağırlamanın karşılığı. Efendimiz yalan söylemeyeceğine göre, sonuç tam da böyledir. Huzur, mutluluk ve fazlasıyla sevap var. Cumanın hürmetine karşılık Rabbim kat kat fazlasıyla sevap yazacağını müjdeliyor. Kulunun pür dikkat olması için Yüce Allah, Ramazan ayında Kadir Gecesini, Cuma'da ise duaların geri çevrilmediği anı gizlemiştir. Bu anı yakalamamız, cumamızı gereği gibi değerlendirmemize bağlıdır. Allah dostu, ağzı dualı güzel insanlarla beraber olmak vardır.
Bütün gayretimiz bu dostluğu kazanmak değil mi? Ve son olarak Cumaya gidebilmek başlı başına bir nimet ve ikramdan başka nedir? Ne duruyoruz, bu nimetler bizler için buyurun hazırlıklara başlayalım.
Cuma gününe ve namazına en azından perşembe günü akşam namazıyla başlamak gerekir. Hazırlığımızı, maddi ve manevi olarak ikiye ayırıp, manevisinden başlayalım.
İlk başta yarın Cuma bayramı var deyip gönlümüze koyalım. Bu heyecanı Cuma günü akşama kadar yaşamaya gayret edelim. Mümkünse bu konuda gönlümüzü uyanık tutmaktır. Ey Allah'ım yarın için davetine icabet edeceğim, hediye olarak temiz bir kalp getireceğim diyerek adını dilden düşürmeyip çokça zikredeceğiz. "Ey güzel Peygamberim hadislerinde övüp yücelttiğin Cuma nimetlerini kazanmaya geleceğim, ben de hediye olarak güzel bir ümmet gönlü getireceğim inşallah" diyerek bol bol salat u selam okuyacağız. İmanımızın coşkusunu en zirvede tutmak için kelime-i tevhidi dilimize ve gönlümüze nakşedeceğiz.
"Ya Rabbi, sen vadinden dönmezsin, sevdiklerinin hatırına meccanen günahlarımı bağışla ki mesrur olarak ayrılayım misafirlikten" diyerek tövbe kapısını çalacağız. Belki defalarca çaldık. Her defasında sözümüzde durmadık. Olsun o bizim Rabbimiz, zaten başka kapımız mı var çalacak. Kur'an'ın kalbi Yasin Suresi başta olmak üzere Rabbimizin kelamını okuyacağız. O'nunla sohbet edeceğiz. Sonuç? Gönlümüzü temizledik. (devamı yarın)?
Öncelikle Rabbim bizi evine davet ediyor. Evde kıldığımız namazlarımızı düşünürsek, O'nun davetimize icabet ettiğini görürüz. Cuma namazı için davet ise Allah'a aittir. Bize düşen icabettir. Kulum, buyur bugün de benim evimde misafir ol ikramda bulunayım diyor Yüce Allah.
Bizler bu davet karşısında da cuma günü Allah'ın evi mescitlere yöneliyoruz. Sıradan bir misafirliğe gitmiyoruz. Günlük hayatımızda bile misafirliğe giderken vücut ve kıyafet temizliğimize, güzel kokumuza, güzel ahlakımıza, güzel sözlerimize ve güler yüzümüze dikkat ediyoruz. Buna karşılık Allah'a misafirliğe giderken nasıl olmamız, neler yapmamız ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini varın siz düşünün. Okuduklarımızla yaptıklarımızı karşılaştırıp yarın ki ve sonrası cumalarımıza bir başka gidelim. İnşallah yazmanın verdiği sorumluluk doğrultusunda ben de aynısını yapacağım.
Yüce Allah'ın Cuma davetine icabette neler kazanıyoruz, icabet etmediğimizde bakalım neler kaybediyoruz. Kazançlarımızı ortaya koyduğumuzda, zıttının ise kayıplarımız olduğunu göreceğiz. Nimetlerin tespit ve tarifi ayetler Yüce Allah'a bir saatliğine dünya ticaretini bir kenara bırak, bugün ahirete yönelik ticarete bak diyor. Neler yok ki?
Allah ve Resulü'nün istediği gibi Cuma'yı değerlendirene af müjdesi var. Hem de haftaya üç gün ekleyerek toplam on günlük bir af. Evet, tamı tamına o günlük. Bir cumayı gereği gibi ağırlamanın karşılığı. Efendimiz yalan söylemeyeceğine göre, sonuç tam da böyledir. Huzur, mutluluk ve fazlasıyla sevap var. Cumanın hürmetine karşılık Rabbim kat kat fazlasıyla sevap yazacağını müjdeliyor. Kulunun pür dikkat olması için Yüce Allah, Ramazan ayında Kadir Gecesini, Cuma'da ise duaların geri çevrilmediği anı gizlemiştir. Bu anı yakalamamız, cumamızı gereği gibi değerlendirmemize bağlıdır. Allah dostu, ağzı dualı güzel insanlarla beraber olmak vardır.
Bütün gayretimiz bu dostluğu kazanmak değil mi? Ve son olarak Cumaya gidebilmek başlı başına bir nimet ve ikramdan başka nedir? Ne duruyoruz, bu nimetler bizler için buyurun hazırlıklara başlayalım.
Cuma gününe ve namazına en azından perşembe günü akşam namazıyla başlamak gerekir. Hazırlığımızı, maddi ve manevi olarak ikiye ayırıp, manevisinden başlayalım.
İlk başta yarın Cuma bayramı var deyip gönlümüze koyalım. Bu heyecanı Cuma günü akşama kadar yaşamaya gayret edelim. Mümkünse bu konuda gönlümüzü uyanık tutmaktır. Ey Allah'ım yarın için davetine icabet edeceğim, hediye olarak temiz bir kalp getireceğim diyerek adını dilden düşürmeyip çokça zikredeceğiz. "Ey güzel Peygamberim hadislerinde övüp yücelttiğin Cuma nimetlerini kazanmaya geleceğim, ben de hediye olarak güzel bir ümmet gönlü getireceğim inşallah" diyerek bol bol salat u selam okuyacağız. İmanımızın coşkusunu en zirvede tutmak için kelime-i tevhidi dilimize ve gönlümüze nakşedeceğiz.
"Ya Rabbi, sen vadinden dönmezsin, sevdiklerinin hatırına meccanen günahlarımı bağışla ki mesrur olarak ayrılayım misafirlikten" diyerek tövbe kapısını çalacağız. Belki defalarca çaldık. Her defasında sözümüzde durmadık. Olsun o bizim Rabbimiz, zaten başka kapımız mı var çalacak. Kur'an'ın kalbi Yasin Suresi başta olmak üzere Rabbimizin kelamını okuyacağız. O'nunla sohbet edeceğiz. Sonuç? Gönlümüzü temizledik. (devamı yarın)?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Emanet / diğer yazıları
- Lütfen kütüphanenizin ayarlarıyla oynayın / 20.12.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017