Oynayın, çünkü misafiriniz var. Ya da siz en iyisi eskisine arkadaş olsun diye yeni bir kitaplık alın. Fizik ve fikir olarak misafirinize yakışacaktır. Eski ilmihallerinizi atın demiyorum. Onlar kutsal kitabımızdan sonra ilk ve yakın dostlarımızdır. Onları kütüphanemizin en güzel yerinde ağırlayalım. Korkmayın kırılmazlar, size hak vereceklerdir.
Hepimiz bu güne kadar bir şekilde ilmihalle tanışmışızdır. Okuduğumuzda halen çevirmemiz gereken kitaptan bahsediyorum. Adı mükemmel. İlim dediğimiz ziynet, öncelikle kendimizde hal halini alıyorsa bu, inancımızın bizden istediği ilimdir. Aksi takdirde yük olmaktan ileri geçemeyecektir. Tam bu noktada yeni ilmihalimizi beraber konuşalım istedim.
Öncelikle eski dostumuz ilmihallerimizi hatırlayalım. Hacim olarak belli sayfaları geçmeyen, temizlikle başlayıp diğer konu ve ibadetleri bölüm bölüm işleyen, okuyucuda oluşan soruların cevapları için başka kaynaklara yönlendiren ilmihallerimizden bahsediyorum. Okumaya devam ettiğimizde, okuduklarımızın bizde hal halini almadığını, yalnız şekilde kaldığını görürüz. Dinin temelini şekille attığımızı hissederiz. Bir yerden aldığı malı başka birisine satan tacir misali, karşımıza sadece bilgi aktaran bir eser çıkar.
Yeni ilmihalimize bakalım. Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'in gönül dilinden süzülüp, kaleminin ucundan damlayan muhabbet mürekkebiyle yazılan ilmihaline. Elimize aldığımızda ilk hissedeceğimiz ilmihalin hacmi olacaktır. Diğerlerine göre eserin hacminin farkını fark edeceksiniz. 1274 sayfadan oluşan eser, okuyucusunu, bir başka esere gerek duymadan namazla tanıştırır. Namazla ilgili bilgilerle doyurur. Namazla ilgili hangi konu ve ayrıntı varsa eserde mevcut. Dinlenmeye aldığımız ilmihallerimizin her bölümü bir kitap. Onun için yeni bir kitaplığı tavsiye
ediyoruz.
İlim adına kaleme alınan eserlerin, gücünü kaynaklar bölümünden aldığını biliyoruz. Bu ilmihalimizde diğer ilmihallerin sayfası kadar yararlanılan kaynakların bölümünü göreceksiniz. Bu alanı ile karşılaştıracak bir ilmihal bulamayacaksınız.
Okumaya devam ederken bir sesin "Kalk namaz kıl. Ondan sonra devam edersin." dediğini duyacaksınız. Yanlış duyduğunu düşünürsün. Aynı ses seni tekrar ikaz eder "Kalksana". Zaten abdestlisin, sesin gereğini yerine getirir, ikinci bir ses duyana kadar okumaya devam edersin.
Namazdaki huşu ile öyle tespitler görürsün ki, önceden hiç duymamışsın. Çok zor zannedenlerin aksine, çözümünün ne kadar kolay olduğunu anlayacak ve uygulayacaksın. Namazdaki huşunun, Allah'ın huzurunda olduğunu hissetmek ve düşünmek olduğunu anlarsın.
Allah seni huzuruna buyur etmiştir, sen de buyurursun. Huzurda olduğunu hissetmenin, namazdan önce huzurda olması gerektiğini anlarsın. Der ki Sayın Baş; "Namaz Müslümanın fotoğrafını banyo ettiği yerdir. Namazdan önce hangi kareleri çektinse karşına o çıkacaktır."
Namaz da bir zikirdir savunmasına dayanarak zikri hafife almaya çalışanlara ayetin açıklamasını tokat gibi bulursun. "Beni zikir için namaz kıl." Ayrıca "Namazı dosdoğru kıl." ayetinin anlamını birleştirdiğinde namazın nasıl mirac olduğunu
göreceksin.
Okudukça, Müslümanın hayatının hangi noktasında namaz yok diye düşünmek zorunda kalacak, gereğine sarılma ihtiyacı duyacaksın.
Allah'a yakınlaştıran kaç çeşit nafile namazı biliyoruz? Kaç tanesini uyguluyoruz? Oysa adını bile yeni okuduğumuz nice nafile namazı göreceğiz. Görmekle kalmayıp kılacağız.
Namazlar birleştirilir mi? Hiç duydunuz mu? Oysa zaruret anlarında mü'mine kolaylık sağlayan uygulamaları görüp belki de hayıflanacaksın. Bu haktan beni niçin mahrum ettiler diye düşünecek, geçen zamana üzüleceksin.
Bu güzellikleri çoğaltmak mümkün. Karşılıklı duygularımızı paylaşmanın en kısa yolu, ilmihali almadıysak hemen temin edip okumaktan geçtiğini göreceğiz.
Bu duygu ve güzellikleri sizlerle paylaşmama vesile olan değerli üstadım Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'e şükranlarımı sunarken, beni mutlu ve ümitvar eden bir duygumu sizinle paylaşarak huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.
"Eserde tarif edildiği üzere kılınacak bir namaza, koca dinin nasıl sığdırıldığını ve yaşandığını göreceksiniz."
Görüşmek üzere inşallah?
Hepimiz bu güne kadar bir şekilde ilmihalle tanışmışızdır. Okuduğumuzda halen çevirmemiz gereken kitaptan bahsediyorum. Adı mükemmel. İlim dediğimiz ziynet, öncelikle kendimizde hal halini alıyorsa bu, inancımızın bizden istediği ilimdir. Aksi takdirde yük olmaktan ileri geçemeyecektir. Tam bu noktada yeni ilmihalimizi beraber konuşalım istedim.
Öncelikle eski dostumuz ilmihallerimizi hatırlayalım. Hacim olarak belli sayfaları geçmeyen, temizlikle başlayıp diğer konu ve ibadetleri bölüm bölüm işleyen, okuyucuda oluşan soruların cevapları için başka kaynaklara yönlendiren ilmihallerimizden bahsediyorum. Okumaya devam ettiğimizde, okuduklarımızın bizde hal halini almadığını, yalnız şekilde kaldığını görürüz. Dinin temelini şekille attığımızı hissederiz. Bir yerden aldığı malı başka birisine satan tacir misali, karşımıza sadece bilgi aktaran bir eser çıkar.
Yeni ilmihalimize bakalım. Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'in gönül dilinden süzülüp, kaleminin ucundan damlayan muhabbet mürekkebiyle yazılan ilmihaline. Elimize aldığımızda ilk hissedeceğimiz ilmihalin hacmi olacaktır. Diğerlerine göre eserin hacminin farkını fark edeceksiniz. 1274 sayfadan oluşan eser, okuyucusunu, bir başka esere gerek duymadan namazla tanıştırır. Namazla ilgili bilgilerle doyurur. Namazla ilgili hangi konu ve ayrıntı varsa eserde mevcut. Dinlenmeye aldığımız ilmihallerimizin her bölümü bir kitap. Onun için yeni bir kitaplığı tavsiye
ediyoruz.
İlim adına kaleme alınan eserlerin, gücünü kaynaklar bölümünden aldığını biliyoruz. Bu ilmihalimizde diğer ilmihallerin sayfası kadar yararlanılan kaynakların bölümünü göreceksiniz. Bu alanı ile karşılaştıracak bir ilmihal bulamayacaksınız.
Okumaya devam ederken bir sesin "Kalk namaz kıl. Ondan sonra devam edersin." dediğini duyacaksınız. Yanlış duyduğunu düşünürsün. Aynı ses seni tekrar ikaz eder "Kalksana". Zaten abdestlisin, sesin gereğini yerine getirir, ikinci bir ses duyana kadar okumaya devam edersin.
Namazdaki huşu ile öyle tespitler görürsün ki, önceden hiç duymamışsın. Çok zor zannedenlerin aksine, çözümünün ne kadar kolay olduğunu anlayacak ve uygulayacaksın. Namazdaki huşunun, Allah'ın huzurunda olduğunu hissetmek ve düşünmek olduğunu anlarsın.
Allah seni huzuruna buyur etmiştir, sen de buyurursun. Huzurda olduğunu hissetmenin, namazdan önce huzurda olması gerektiğini anlarsın. Der ki Sayın Baş; "Namaz Müslümanın fotoğrafını banyo ettiği yerdir. Namazdan önce hangi kareleri çektinse karşına o çıkacaktır."
Namaz da bir zikirdir savunmasına dayanarak zikri hafife almaya çalışanlara ayetin açıklamasını tokat gibi bulursun. "Beni zikir için namaz kıl." Ayrıca "Namazı dosdoğru kıl." ayetinin anlamını birleştirdiğinde namazın nasıl mirac olduğunu
göreceksin.
Okudukça, Müslümanın hayatının hangi noktasında namaz yok diye düşünmek zorunda kalacak, gereğine sarılma ihtiyacı duyacaksın.
Allah'a yakınlaştıran kaç çeşit nafile namazı biliyoruz? Kaç tanesini uyguluyoruz? Oysa adını bile yeni okuduğumuz nice nafile namazı göreceğiz. Görmekle kalmayıp kılacağız.
Namazlar birleştirilir mi? Hiç duydunuz mu? Oysa zaruret anlarında mü'mine kolaylık sağlayan uygulamaları görüp belki de hayıflanacaksın. Bu haktan beni niçin mahrum ettiler diye düşünecek, geçen zamana üzüleceksin.
Bu güzellikleri çoğaltmak mümkün. Karşılıklı duygularımızı paylaşmanın en kısa yolu, ilmihali almadıysak hemen temin edip okumaktan geçtiğini göreceğiz.
Bu duygu ve güzellikleri sizlerle paylaşmama vesile olan değerli üstadım Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'e şükranlarımı sunarken, beni mutlu ve ümitvar eden bir duygumu sizinle paylaşarak huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.
"Eserde tarif edildiği üzere kılınacak bir namaza, koca dinin nasıl sığdırıldığını ve yaşandığını göreceksiniz."
Görüşmek üzere inşallah?
Hüseyin Emanet / diğer yazıları
- Lütfen kütüphanenizin ayarlarıyla oynayın / 20.12.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017