İddiamızın ispatı da bize düşer. Doğru ve mantıklı olduğunu düşünüyorsak delillerimizin de doğru ve mantıklı olması gerekir. Kul, kul olduğunu kabul ediyorsa, ölçüyü yaradanından alıyor demektir. Bu, kulluğun gereğidir. Allah'ın ölçüsüne uymayan kulluk ise nefse ve şeytana kulluğu gerektirir. Konumuz ise ölçülü olmak zorunda olduğumuz kulluktur.
Sorulduğunda veya gerektiğinde Allah'ın ayetlerine inandığımızı iddia edip, Müslümanlığımızı tescilleriz. Herkes kendini en iyi bilendir, en iyi sorgulayandır. Ne duruyoruz? Sorgulayalım kendimizi. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de inananları tanımlayan ayetlere bakalım. Ayetlerdeki tanımlamalara ne kadar uyuyoruz? Ne kadar bizi anlatıyor?
Kur'an'da Secde sûresini açalım 414. sayfa, 32. sûre ve 15, 16 ile 17. ayetler Allah(c.c.)'ın ayetlerine inananların özelliklerini sıralanıyor. İsterseniz beraber inceleyelim. Allah(c.c.)'ın ayetlerine inananların, yani biz Müslümanların sıfatları şöyle sıralanır:
- Öğüt dinler, öğüt alırlar. Tabi ki doğrusunu tabi ki Allah(c.c.)'ın öğüdünü, tabi ki Yüce Allah'ın öğüdünü insanlara ulaştıran Resûlullah(s.a.v.)'ın öğüdünü dinlerler. Doğru öğüt doğru yoldan gelen öğüttür. O yol ise günümüze kadar Allah Resûlünün, ardından pak nesli Ehl-i Beyt'in, günümüzde ise onların yolunu takip eden dostların yoludur. İhlâslı ve temiz kalp gereklidir.
- Büyüklük taslamazlar. Kibirlenmezler yani. Kibir ve gurur şeytanın en bariz ahlakıdır. Kalbî bir hastalıktır. Tedavi edilmedikçe iyiliklerimizi, ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi yakar bitirir. Bu ateşi söndürmedikçe iyiliklerimiz yok olmaya mahkûm olacaktır. Söndürecek suyumuz ise ihlâslı ve temiz kalptir.
- Hamdederler. Teşekkür, memnuniyet ifadesidir. Memnun bırakana edilir. Kula yakışan, her halükârda Cenab-ı Hakk'a hamdetmektir. Dili ve gönlü ile teşekkürünü arz etmektir. Kahrın da hoş lütfun da hoş diyebilecek gönül ve imana sahip olmalıdır. İhlâslı ve temiz kalp sahibi olmaktan geçer.
- Secdeye kapanırlar. Gurur ve kibir hastalığını bertaraf etmişler, kulluğun en büyük rütbe olduğunu görmüşlerdir. Kulluk yolunda Yaradana yakın olmanın anını görüp secdeye varmışlar, aradan perdeyi kaldırmışlar. Perdeyi yırtıp huzura çıkmanın yolu ihlâslı ve temiz kalpten geçer.
- Allah(c.c.)'ı tesbih ederler. O'ndan uzak kalmak istemezler. Yoksa hasretin ateşi tutuşturur onları. Noksanlıklardan uzaktır, şanı yücedir, kuluna yakındır deyip güzel isimlerini düşürmezler dillerinden. İşte uzakları yakın edendir ihlâslı temiz kalp.
- Allah yolunda harcarlar. Allah'ın hazinesine güvenirler. Kulun azını, hazinesinin çoğuyla değiştireceğine iman ederler. Hayra harcadığının yerine Allah(c.c.)'ın başkasını koyacağını (Sebe/39) bilirler. Cömertlikleriyle cennet yurduna sahip olmayı arzu ederler. Arzunun gerçekleşmesi ihlâslı ve temiz kalbe bağlıdır.
- İbadetle yataktan uzak kalırlar. İbadetten ayakları şişen bir Peygamber'in ümmeti olduklarını, O'nun ve Ehl-i Beyt'inin en bariz özelliğinin çok ibadet etmek olduğunu unutmazlar. İbadetlerinin imanlarının ispatları olarak ortaya koyarlar. İspat için ihlâslı ve temiz kalbe ihtiyaç vardır.
- Korku ve ümitle Rablerine yalvarırlar. Allah'ı üzmekten, huzuruna istediği bir kul olarak çıkamamaktan, mahşerde herkesin huzurunda mahcup olmaktan korkarlar. Korkarken de yalvarırlar. Korktuklarından emin, umduklarına nail olmak için dua ve niyazda bulunurlar. Tevbe kapısına sığınıp açılmasını umarlar. Umutların yeşermesi ise ihlâslı ve temiz kalp bahçesi ister.
Bu kadar yollardan nasıl geçilir, bu kalp nasıl temizlenir, bütün bu sorular nasıl cevaplanır, bu kulluk nasıl kazanılır? Hiç öyle düşünmeyin, çok basit. İhlâsı elde etmiş gönlüne muhabbetullahı yerleştirmiş bir ustaya çırak olacak, tarif ettiği gibi çalışacak, yazdığı reçeteyi kullanacaksın, hepsi bu. Evet evet, hepsi bu. Zaten reçetesinde de Allah ile dostluk ve O'na kulluk var. İzah etmeye çalıştığımız ayetlerde bundan başka bir şey yok ki?
Yeter ki himmetini hizmetten önce istemeyesin!
Sorulduğunda veya gerektiğinde Allah'ın ayetlerine inandığımızı iddia edip, Müslümanlığımızı tescilleriz. Herkes kendini en iyi bilendir, en iyi sorgulayandır. Ne duruyoruz? Sorgulayalım kendimizi. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de inananları tanımlayan ayetlere bakalım. Ayetlerdeki tanımlamalara ne kadar uyuyoruz? Ne kadar bizi anlatıyor?
Kur'an'da Secde sûresini açalım 414. sayfa, 32. sûre ve 15, 16 ile 17. ayetler Allah(c.c.)'ın ayetlerine inananların özelliklerini sıralanıyor. İsterseniz beraber inceleyelim. Allah(c.c.)'ın ayetlerine inananların, yani biz Müslümanların sıfatları şöyle sıralanır:
- Öğüt dinler, öğüt alırlar. Tabi ki doğrusunu tabi ki Allah(c.c.)'ın öğüdünü, tabi ki Yüce Allah'ın öğüdünü insanlara ulaştıran Resûlullah(s.a.v.)'ın öğüdünü dinlerler. Doğru öğüt doğru yoldan gelen öğüttür. O yol ise günümüze kadar Allah Resûlünün, ardından pak nesli Ehl-i Beyt'in, günümüzde ise onların yolunu takip eden dostların yoludur. İhlâslı ve temiz kalp gereklidir.
- Büyüklük taslamazlar. Kibirlenmezler yani. Kibir ve gurur şeytanın en bariz ahlakıdır. Kalbî bir hastalıktır. Tedavi edilmedikçe iyiliklerimizi, ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi yakar bitirir. Bu ateşi söndürmedikçe iyiliklerimiz yok olmaya mahkûm olacaktır. Söndürecek suyumuz ise ihlâslı ve temiz kalptir.
- Hamdederler. Teşekkür, memnuniyet ifadesidir. Memnun bırakana edilir. Kula yakışan, her halükârda Cenab-ı Hakk'a hamdetmektir. Dili ve gönlü ile teşekkürünü arz etmektir. Kahrın da hoş lütfun da hoş diyebilecek gönül ve imana sahip olmalıdır. İhlâslı ve temiz kalp sahibi olmaktan geçer.
- Secdeye kapanırlar. Gurur ve kibir hastalığını bertaraf etmişler, kulluğun en büyük rütbe olduğunu görmüşlerdir. Kulluk yolunda Yaradana yakın olmanın anını görüp secdeye varmışlar, aradan perdeyi kaldırmışlar. Perdeyi yırtıp huzura çıkmanın yolu ihlâslı ve temiz kalpten geçer.
- Allah(c.c.)'ı tesbih ederler. O'ndan uzak kalmak istemezler. Yoksa hasretin ateşi tutuşturur onları. Noksanlıklardan uzaktır, şanı yücedir, kuluna yakındır deyip güzel isimlerini düşürmezler dillerinden. İşte uzakları yakın edendir ihlâslı temiz kalp.
- Allah yolunda harcarlar. Allah'ın hazinesine güvenirler. Kulun azını, hazinesinin çoğuyla değiştireceğine iman ederler. Hayra harcadığının yerine Allah(c.c.)'ın başkasını koyacağını (Sebe/39) bilirler. Cömertlikleriyle cennet yurduna sahip olmayı arzu ederler. Arzunun gerçekleşmesi ihlâslı ve temiz kalbe bağlıdır.
- İbadetle yataktan uzak kalırlar. İbadetten ayakları şişen bir Peygamber'in ümmeti olduklarını, O'nun ve Ehl-i Beyt'inin en bariz özelliğinin çok ibadet etmek olduğunu unutmazlar. İbadetlerinin imanlarının ispatları olarak ortaya koyarlar. İspat için ihlâslı ve temiz kalbe ihtiyaç vardır.
- Korku ve ümitle Rablerine yalvarırlar. Allah'ı üzmekten, huzuruna istediği bir kul olarak çıkamamaktan, mahşerde herkesin huzurunda mahcup olmaktan korkarlar. Korkarken de yalvarırlar. Korktuklarından emin, umduklarına nail olmak için dua ve niyazda bulunurlar. Tevbe kapısına sığınıp açılmasını umarlar. Umutların yeşermesi ise ihlâslı ve temiz kalp bahçesi ister.
Bu kadar yollardan nasıl geçilir, bu kalp nasıl temizlenir, bütün bu sorular nasıl cevaplanır, bu kulluk nasıl kazanılır? Hiç öyle düşünmeyin, çok basit. İhlâsı elde etmiş gönlüne muhabbetullahı yerleştirmiş bir ustaya çırak olacak, tarif ettiği gibi çalışacak, yazdığı reçeteyi kullanacaksın, hepsi bu. Evet evet, hepsi bu. Zaten reçetesinde de Allah ile dostluk ve O'na kulluk var. İzah etmeye çalıştığımız ayetlerde bundan başka bir şey yok ki?
Yeter ki himmetini hizmetten önce istemeyesin!
Hüseyin Emanet / diğer yazıları
- Lütfen kütüphanenizin ayarlarıyla oynayın / 20.12.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017
- İnanıyorsak bakalım kendimize / 24.11.2017
- Derdimiz dert etmeye değer mi? / 17.11.2017
- Sünnetullah hiç değişmedi / 15.07.2017
- Galiba kendimizi kandırıyoruz / 19.05.2017
- Kutlu Doğumu kutlu yapmak / 28.04.2017
- Var mısınız Mirac'a? / 23.04.2017
- Ahiret inancında samimiysek... / 13.04.2017
- Vefa ve dostluk / 31.03.2017
- Namazda huşumuz nasıl sizce? / 17.03.2017