Hafta sonu Karadeniz’deydim. Bafra, Samsun ve Ordu’da toplantılarımız vardı.
CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu da Ordu ve ilçelerini turluyordu. Ordu Belediye Başkanı CHP’den olmasına rağmen, Ordu ve ilçelerinde Kılıçdaroğlu’na halkın ilgisizliği dikkat çekiyor, halk ilgisizliği konuşuyordu.
“Hiçbir konuda doğru dürüst bir çözümü olmayan kronik muhalif bir CHP” imajına, “AKP’nin değirmenine su taşıyan CHP” imajı eklendi. Kendi tabanını eritmeye başladı.
Ordu ve Ünye’de bu erime tablosu su yüzüne çıktı.
CHP’nin klasik hali herkesçe ma’lum: Muhalefet etmek için muhalefet ediyor. Bugüne kadar olur olmaz çıkışlarıyla sürekli AKP’nin değirmenine su taşıdı, su taşıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu son dönemdeki vaziyeti daha ilginç!
Kılıçdaroğlu’nun akıl hocaları, CHP’yi, önümüzdeki günlerin AKP icraatlarının “hazmettirici hapı”na dönüştürdü.
CHP, artık “hazım hapı”!
AKP’nin yanlış gidişatını hazmedemiyor, hükümetin kötü icraatlarını mideniz kaldırmıyor mu; hemen bir CHP söylemi yutuyorsunuz... Maden suyu gibi içiyor, hazım hap gibi yutuyorsunuz!
Hazmettiniz gitti!
AKP bunalmıştı... Uludere katliamı, istihbarat kaynağı tartışmaları ve Hakan Fidan yasası-operasyonu, Fenerbahçe ve Şike davasında gelinen vaziyet vesaire!
AKP hükümeti, vatandaşın nereden icab ettiğini dahi anlamadığı Kürtaj tartışmalarından medet umacak hale sürüklenmişti.
CHP, hükümetin imdadına yetişti.
İsteyerek mi, yoksa ellerinde olmayarak mı, o tarafı biraz örtülü; ama uzlaştılar.
Böyle bir uzlaşının olacağı, Nisan 2011’den beri belliydi.
CHP’den Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu ve Umut Oran gibi isimler, bir-iki yıldan beri, üç ayda bir ABD’yi turluyorlar. Bölgesel gelişmeler, İsrail ile ilişkileri onarma ve Suriye karşı tavır konusunda, AKP ile aynı düşünce içinde olduklarını, Amerikan lobilerinde seslendiriyorlar. AKP’nin Türkiye’yi demokratikleşmesi sürecine katkı sağlayacaklarını dillendiriyorlar. Bu gidiş-gelişler öylesine ziyaret değildi elbette!
Nitekim geçen Şubat ayının ortasında, Kılıçdaroğlu, Amerika’nın “Center For American Progress” heyetini makamında ağırlıyor. Faruk Loğoğlu da bulunuyor görüşmede...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, “Yeni Anayasa ve Kürt sorunlarını sordular” cümlesiyle özetliyor, ziyaretin hikmetini!
CHP, o günlerden sonra tam dümen kırdı.
Maşallah, AKP ve CHP, uzlaşı ve işbirliği içinde...
“Bölünmenin teknik adı” olan federatif yapılanma ve başkanlık sistemi zokalarıyla şekillendirilecek yeni Anayasa ve PKK terörü meselesini halka yutturma ve hazmettirme vazifesi CHP’nin!
Kılıçdaroğlu ve Başbakan R. T. Erdoğan, Çakma Davos / İstanbul Dünya Ekonomik Forumu şamatası arasında apar-topar bir araya geliyorlar.
Erdoğan, görüşmenin esasını Antalya’da seslendiriyor, “Bu işleri CHP ile hallederiz, diyor.
Kılıçdaroğlu, görüşme sonrası gittiği her yerde ve çıktığı ekranlarda Erdoğan gibi konuşuyor.
Ordu ve Ünye’de ne dese beğenirsiniz; “İster Kürt sorunu deyin, ister terör sorunu deyin, ister Doğu, Güneydoğu sorunu deyin, ister başka bir isim verin. Önemli değil!”
İlk anda insanın aklına, doğru canım, diyesi geliyor.
Ama öyle değil!
Teşhis yanlış olursa; tedavi çok daha büyük bir yanlış olur!
Yıllarca milletimizin anasını ağlatan bu mesele, eğer Kürt sorunu ise, çözümü ve neticesi farklıdır. Terör sorunu ise, çözümü ve neticesi farklıdır. Doğu, Güneydoğu sorunu ise çözümü ve neticesi farklıdır!
Kılıçdaroğlu, daha baştan çuvallamaya başlamıştır.
Bu yaklaşım, neşter vurulması gereken bir hastalığa; ister çocuk çakı çeksin, ister kasap bıçak atsın, ister cerrah neşter vursun, demektir.
Olmadı, akil adamlarımızı toplar, çözüm ürettiririz diyor Kılıçdaroğlu... Bu beyan, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun kendilerine ait hiçbir reel çözümlerinin olmadığını, gösteriyor.
CHP olarak hazmettiremezsek, o zaman cümle akil alemini toplar, onlarla topluma yuttururuz, demeye gelir.
CHP, nasıl olsa BTP’nin ekonomi projelerini olduğu gibi aşırıyor; bu bağlamda da Prof. Dr. Haydar Baş’ın teşhis, tespitlerini ve somut çözüm önerilerini, alsın konuşsun!
Bu kadar aşırmada fazla diye düşünüyorsa; Erdoğan ile beraber gelsinler, Prof. Dr. Baş’tan, hem terör meselesinin ne meselesi olduğunu, hem de çözüm yollarını öğrensinler... Utanmasınlar!
Utanılacak veya çekinilecek bir hal varsa; o da, PKK terörünü türetip semirten Amerikan şeflerinden veya Amerikan düşünce kuruluşlarından yahut Avrupa Birliği lobilerinden akıl alarak güya çözüm üretiyormuş pozlarına girmektir!
Bu tiyatral siyaset tarzı, terörü ve bölünmeyi daha da arttırır.
74 milyonluk Türk milleti, poz veya oyun değil; birlik, huzur ve çözüm istiyor.
CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu da Ordu ve ilçelerini turluyordu. Ordu Belediye Başkanı CHP’den olmasına rağmen, Ordu ve ilçelerinde Kılıçdaroğlu’na halkın ilgisizliği dikkat çekiyor, halk ilgisizliği konuşuyordu.
“Hiçbir konuda doğru dürüst bir çözümü olmayan kronik muhalif bir CHP” imajına, “AKP’nin değirmenine su taşıyan CHP” imajı eklendi. Kendi tabanını eritmeye başladı.
Ordu ve Ünye’de bu erime tablosu su yüzüne çıktı.
CHP’nin klasik hali herkesçe ma’lum: Muhalefet etmek için muhalefet ediyor. Bugüne kadar olur olmaz çıkışlarıyla sürekli AKP’nin değirmenine su taşıdı, su taşıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu son dönemdeki vaziyeti daha ilginç!
Kılıçdaroğlu’nun akıl hocaları, CHP’yi, önümüzdeki günlerin AKP icraatlarının “hazmettirici hapı”na dönüştürdü.
CHP, artık “hazım hapı”!
AKP’nin yanlış gidişatını hazmedemiyor, hükümetin kötü icraatlarını mideniz kaldırmıyor mu; hemen bir CHP söylemi yutuyorsunuz... Maden suyu gibi içiyor, hazım hap gibi yutuyorsunuz!
Hazmettiniz gitti!
AKP bunalmıştı... Uludere katliamı, istihbarat kaynağı tartışmaları ve Hakan Fidan yasası-operasyonu, Fenerbahçe ve Şike davasında gelinen vaziyet vesaire!
AKP hükümeti, vatandaşın nereden icab ettiğini dahi anlamadığı Kürtaj tartışmalarından medet umacak hale sürüklenmişti.
CHP, hükümetin imdadına yetişti.
İsteyerek mi, yoksa ellerinde olmayarak mı, o tarafı biraz örtülü; ama uzlaştılar.
Böyle bir uzlaşının olacağı, Nisan 2011’den beri belliydi.
CHP’den Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu ve Umut Oran gibi isimler, bir-iki yıldan beri, üç ayda bir ABD’yi turluyorlar. Bölgesel gelişmeler, İsrail ile ilişkileri onarma ve Suriye karşı tavır konusunda, AKP ile aynı düşünce içinde olduklarını, Amerikan lobilerinde seslendiriyorlar. AKP’nin Türkiye’yi demokratikleşmesi sürecine katkı sağlayacaklarını dillendiriyorlar. Bu gidiş-gelişler öylesine ziyaret değildi elbette!
Nitekim geçen Şubat ayının ortasında, Kılıçdaroğlu, Amerika’nın “Center For American Progress” heyetini makamında ağırlıyor. Faruk Loğoğlu da bulunuyor görüşmede...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, “Yeni Anayasa ve Kürt sorunlarını sordular” cümlesiyle özetliyor, ziyaretin hikmetini!
CHP, o günlerden sonra tam dümen kırdı.
Maşallah, AKP ve CHP, uzlaşı ve işbirliği içinde...
“Bölünmenin teknik adı” olan federatif yapılanma ve başkanlık sistemi zokalarıyla şekillendirilecek yeni Anayasa ve PKK terörü meselesini halka yutturma ve hazmettirme vazifesi CHP’nin!
Kılıçdaroğlu ve Başbakan R. T. Erdoğan, Çakma Davos / İstanbul Dünya Ekonomik Forumu şamatası arasında apar-topar bir araya geliyorlar.
Erdoğan, görüşmenin esasını Antalya’da seslendiriyor, “Bu işleri CHP ile hallederiz, diyor.
Kılıçdaroğlu, görüşme sonrası gittiği her yerde ve çıktığı ekranlarda Erdoğan gibi konuşuyor.
Ordu ve Ünye’de ne dese beğenirsiniz; “İster Kürt sorunu deyin, ister terör sorunu deyin, ister Doğu, Güneydoğu sorunu deyin, ister başka bir isim verin. Önemli değil!”
İlk anda insanın aklına, doğru canım, diyesi geliyor.
Ama öyle değil!
Teşhis yanlış olursa; tedavi çok daha büyük bir yanlış olur!
Yıllarca milletimizin anasını ağlatan bu mesele, eğer Kürt sorunu ise, çözümü ve neticesi farklıdır. Terör sorunu ise, çözümü ve neticesi farklıdır. Doğu, Güneydoğu sorunu ise çözümü ve neticesi farklıdır!
Kılıçdaroğlu, daha baştan çuvallamaya başlamıştır.
Bu yaklaşım, neşter vurulması gereken bir hastalığa; ister çocuk çakı çeksin, ister kasap bıçak atsın, ister cerrah neşter vursun, demektir.
Olmadı, akil adamlarımızı toplar, çözüm ürettiririz diyor Kılıçdaroğlu... Bu beyan, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun kendilerine ait hiçbir reel çözümlerinin olmadığını, gösteriyor.
CHP olarak hazmettiremezsek, o zaman cümle akil alemini toplar, onlarla topluma yuttururuz, demeye gelir.
CHP, nasıl olsa BTP’nin ekonomi projelerini olduğu gibi aşırıyor; bu bağlamda da Prof. Dr. Haydar Baş’ın teşhis, tespitlerini ve somut çözüm önerilerini, alsın konuşsun!
Bu kadar aşırmada fazla diye düşünüyorsa; Erdoğan ile beraber gelsinler, Prof. Dr. Baş’tan, hem terör meselesinin ne meselesi olduğunu, hem de çözüm yollarını öğrensinler... Utanmasınlar!
Utanılacak veya çekinilecek bir hal varsa; o da, PKK terörünü türetip semirten Amerikan şeflerinden veya Amerikan düşünce kuruluşlarından yahut Avrupa Birliği lobilerinden akıl alarak güya çözüm üretiyormuş pozlarına girmektir!
Bu tiyatral siyaset tarzı, terörü ve bölünmeyi daha da arttırır.
74 milyonluk Türk milleti, poz veya oyun değil; birlik, huzur ve çözüm istiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019