Her seçim dönemi, koltuğu kaptırmama uğruna açılan rant kapıları. Kapıların en büyüğü imar cinayetlerine açılıyor. Çevre katliamıyla birlikte kaybolan canlar… Tamah ettiğiniz kaç oyla bu canlar geri gelebilecek acaba!
Siyasetin arenası ve vitrini kentlerdir. Siyaset yoğun olarak kentler üzerinden yürütülür. Bu nedenle de siyasetçiler kentleri kendi anlayış ve amaçları doğrultusunda biçimlendirmeye yönelirler. Bu, eski çağlardan beri böyle olmuştur. Siyasal yapı ve toplumsal gelişmeler kentlere yansır; bunların etkileri aradan yüzyıllar geçse bile kentlerin morfolojisinde okunur. Eski Mısır, Eski Yunan, Eski Roma'da olduğu gibi, günümüzde de durum böyledir.
Ülkeyi yönetenler genelde kalıcı izler bırakmak isterler. Bu davranış biçimi totaliter rejimlerde daha belirgindir. Amaç, çevre ve mimarlık yoluyla toplumu etkileyerek yönlendirmektir. Bu kapsamda çoğu kez geriye bakışla eski dönemlerin görkemli anıtsallığına başvurulur. Mussolini'nin faşizm, Hitler'in nasyonal sosyalizm, Stalin'in komünizm ideolojileri de kentlere mimarlık diline bu anlamda yansımıştır. Mussolini de, Hitler de, antik Yunan ve Roma mimarlıklarını farklı amaçla çağa taşımaya uğraştılar. Yabancı literatürde "megola-manyak" sıfatıyla anılan davranışla, geniş meydanlar, devlet gücünü vurgulayan, propaganda amaçlı anıtsal neoklasik yapılar… O yapıların birçoğu daha sonra yıkılmıştır.
Egemen siyasetin görgü, bilgi ve siyasal anlayışı kentlerin kimliğine, görünümüne yansımakta. İyi ya da kötü şekilde… Yine aynı anlayış, ortak yaşama ilişkin bir disiplin olan mimarlığın diline de yansıyor.
Bugün ülkemizdeki kamu kurumları Osmanlı-Selçuklu tarzı diye ifade ettikleri, geriye dönük, taklitçi, güdümlü bir resmi mimarlık üretme peşindeler.
Ülkemizdeki gelişmeler çoğunlukla plansız, programsız olarak, neo-liberal ekonomi kurallarına uygun şekilde, kent toprağının ranta dönüştürülmesi doğrultusunda gidiyor. Kent içinde ve çevresinde kalan son yeşil alanlar da yok edilerek yoğun ve yüksek yapılaşmayla en büyük parasal değer elde edilmeye çalışılıyor… Önümüzde yaklaşık 10 ay sonra yerel seçimler var. Hiç olmazsa bu kez şu üç anahtar kavram ölçütümüz olsun: İnsan onuru-kent-planlama.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023