Seçimlerden sonra; iktidar, sözde enflasyonu düşürmek için her şeye zam üstüne zam yağdırıp, vatandaşların mağduriyetlerini artırırken; muhalefet ise vatandaşları bir kenara koyup kendi iç meselelerinin, koltuk kavgalarının derdine düşmüş vaziyette.
Milletin sorunlarına bakmakla ve çözüm üretmekle yükümlü bakanlar, "mali disiplin" adı altında, "mali sıkılaştırma politikaları" altında ha bre vatandaşların kemerlerini sıkıp duruyorlar. Bu kemer de esasen vatandaşların belinde değil, boynunda, artık nefes alamıyorlar.
Yine milletin sorunlarını Meclis'e taşımakla yükümlü milletin vekilleri ise, aldıkları maaşlarla, emeklilik haklarıyla, Meclis lokantasındaki bedavaya yakın fiyatlarla, kendilerine bunlar dışında sunulan imkanlarla rahatları yerinde, fildişi kulelerinde vekili oldukları milletten bihaber yaşayıp gidiyorlar.
Gerçekten milletimiz için koşturan bazı milletvekillerimizi bu sitemin dışında tutuyorum, onlar için söz meclisten dışarı… Onlar da bir elin parmakları kadar.
Ama Meclis'e layık görülmediği halde, milletin gerçek vekili olarak onların sorunlarını il il, ilçe ilçe, köy, köy, kapı kapı dolaşıp dile getiren, ülkemizin gerçek meseleleri ve bunların çözüm yollarını anlatan, var olan ve yakın gelecekte karşılaşacağımız tehlikelerden haber veren bir genç lider var ki, gerçekten takdire şayan.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş ve kurmay kadrosu, herkesin tatil planı kurduğu, Eyyam-ı Bahur ya da Basra sıcakları gibi Afrika ve çöl sıcaklarından dolayı bir yerlere kaçtığı bu sıcak yaz günlerinde Anadolu'yu karış karış dolaşıyor.
Şu ana kadar Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi ve son olarak Akdeniz Bölgesinin illerini dolaştı, burada teşkilat mensuplarıyla, vatandaşlarla buluştu, programlar gerçekleştirdi, bundan sonra da diğer bölgelerimizi ve illerimizi dolaşacak.
Buralarda yapılan konuşmalardan kesitler sosyal medya hesaplarında yayımlanıyor. (@BTP_Parti, @tvmeltem, @yenimesaj twitter hesaplarından takip eebilirsiniz.)
BTP lideri, her bir programda birçok konuda çok önemli, çarpıcı tespitler yapıyor. Ben de Kayseri'de yaptığı konuşmadan bazı tespitleri aktarmaya çalışacağım:
* "Şimdi bakın 1915 Ermeni tehciri. Atatürk ne zaman Cumhuriyeti ilan ediyor, 1923… Meclis'i ne zaman açıyor, 1920…Tehcirden 5 sene sonra Meclis'i açıyor, 8 sene sonra Cumhuriyeti ilan ediyor. Peki, bugün Ermeni lobilerinin Atatürk'le alıp veremediği ne? Tehcirle Atatürk'ün bir ilgisi yok, sorun ne biliyor musunuz? Atatürk bu ülkede kurulmak istenen Ermeni devletinin önüne geçen adamdır, bu ülkede kurulmak istenen Pontus devletinin önüne geçen adamdır, bu ülkede kurulmak istenen azınlık bütün devletlerin önüne geçen adam Atatürk'tür. Dolayısıyla bugün Atatürk'ü kim sevmiyorsa bilin ki o adam o azınlığa mensuptur ve onun zoru odur!"
* "Siyaset yapmak bizim için bir tercih değil bir zorunluluk. Size yıl 2003'te,'Bu ülkede hastanelerde doktor bulamayacaksınız, bu ülkede sokakta insanlar her gün öldürülecek, ülkeyi sığınmacılar istila edecek' deseydim, 'Dalga mı geçiyorsun?' derdiniz. Şu anda ben size 20 yıl sonra olacakları söylesem, bana yine 'Dalga mı geçiyorsun?' dersiniz. Türkiye öyle bir durumda, öyle bir dönemeçte ki parçalanmanın eşiğinde, yok olmanın eşiğinde."
* "Bakın ülkede herkesin göz diktiği bir birlik yapımız var, bir kardeşlik yapımız var. Bu ülkede sürekli ortaya atılan sağcı-solcu, Kürt-Türk, Alevi-Sünni gibi bütün ayrıştırmaların nereden çıktığını düşünüyorsunuz? Bunlar gerçekten toplumun gerçek problemleri mi de ortaya çıkıyor zannediyorsunuz? Hayır! Bunlar birilerinin bizi bölmek için, bizi kavga ettirmek için, bizi birbirimize düşürmek için kullandıkları argümanlar. Dolayısıyla her geçen gün zayıflayan bir yapımız var."
* "Yasama, yürütme, yargı yani Meclis, hükümet ve adalet mekanizması… Bu üçü ayrı olursa demokrasi olur. Bu üçü bir yerde birleşirse demokrasi olmaktan çıkar monarşi olur. 2010 yılında tuttular bütün bunları topladılar bir tane adamın emrine verdiler… Şimdi sığınmacıdan şikayet ediyorlar. Kim? Herkes... 2010 yılında Haydar Hoca'yı dinleseydin, ta başında bir tane sığınmacı buraya gelmeyecekti, bir kişi gelmeyecekti, bunların hiçbiri yaşanmayacaktı."
* 2010 referandumunda Bağımsız Türkiye Partisi, sizler kapı kapı gezip Türkiye'ye bunun yanlış olduğunu, bunun bu ülkenin sonu olabileceğini anlattınız. 2017 yılında referandum yaptılar, siz yine kapı kapı gezip bunun da yanlış olduğunu bütün Türkiye'ye anlattınız. Siz bu ülkede Suriye'ye girilirken bütün Türkiye'yi, 'Yapmayın etmeyin yaptığınız yanlıştır, gittiğiniz yol yanlıştır' diyen tek kadronun insanlarısınız. Sizin şu anda sokağa çıkıp haykıra haykıra, gururla, 'Ben Bağımsız Türkiye Partiliyim' deme hakkınız var, başka kimsenin hakkı yok."
* "Adamlar bir şey başlattılar 2003 yılında. Irak'tan başladılar Ortadoğu'yu karıştırmaya. Sonra Arap Baharı diye bir şey çıkardılar, bütün Ortadoğu'yu karıştırmaya başladılar. Bu partinin kurulduğu ilk günden beri Haydar Hoca ne dedi, 'Hedef Türkiye' dedi. Daha öncesinden de dedi, 'Hedef Türkiye, Ortadoğu'yu yok edecekler, Türkiye'yi yok edecekler. Burada bir Büyük Ortadoğu Projesi var. Burada bir Büyük İsrail Projesi var. Bu projenin içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti toprakları var, topraklarımızda gözleri var' dedi. Bunları herkese anlattı."
* "Bağımsız Türkiye Partililer işte bu vatanın gerçek müdafileridir, bu cumhuriyetin gerçek müdafileridir, gerçek vatanperverlerdir ve bu vatanın gerçek evlatlarıdır."
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025