İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika ve Polonya'nın talebi üzerine, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde başlattığı operasyon nedeniyle acilen toplantıya çağrılan BM (Birleşmiş Milletler) Güvenlik Konseyi, Türkiye'yi kınama konusunda bir karar çıkaramadı. Kınama için 5 üyeli (ABD-İngiltere-Fransa-Rusya-Çin) Güvenlik Konseyi'nin oybirliğiyle karar alması gerekirdi. ABD ve Rusya'nın karşı çıkmasıyla (veto etmesiyle) kınama teklifi kabul görmedi. ABD, Türkiye'nin kınanmasına "evet" diyemezdi çünkü 6 Ekim tarihinde Erdoğan-Trump arasındaki pazarlıkta Türkiye'nin operasyonuna itiraz yoktu. Erdoğan'ın Putin ile görüşmesinde de harekât konusunda Rusya'nın net bir karşı duruşu yoktu. Türkiye'nin "Barış Pınarı Harekâtı" öncesinde bilgilendirilen ve itirazları bulunmayan Trump ve Putin'in BMGK (birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) toplantısında Türkiye'nin kınanmasına hayır demeleri normaldir. Normal olmayan ise kimi Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin terör örgütlerini temizleyerek sınır güvenliğini sağlamaya yönelik harekâtına karşı çıkmaları ve BM'den kınama istemeleridir. Oysa Türkiye, içlerinde bu Avrupa ülkelerinin vatandaşı olan ve ülkeleri tarafından kabul edilmeyen teröristlerin tasfiyesi için harekete geçmişti. Avrupa ülkelerinin terörle mücadeleyi desteklemesi ve Türkiye ile birlikte olması gerekirken, olayı saptırarak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü bahane ederek dünya kamuoyunu yanıltmaya yönelik yalanlar uydurması, sömürgeci kanlarından beslenmektedir.
Bu yalanı sahada askerî harekâtla, diplomaside de, yapacağımız ataklarla tekzip etmeliyiz.
Pınar Barış Harekâtı masada diplomasiyle sonuçlandırılmalıdır. Peki, BM diplomasisi ile bunu başarabilir miyiz? Diplomasi ilkesi, sulh ve barıştır. BM'nin şu andaki görünümü ise, uyuşmazlıkların körüklenebileceği bir forum çizgisinde olduğudur.
Anahtar soru şu: BM'nin uyuşmazlıkları çözmek amacıyla mı kullanılacağı, yoksa bu uyuşmazlıkların tartışılacağı bir forum olarak mı kalacağı. Yani anlaşmayı ve çözümü amaçlayan "diplomasi" ilkesi mi, yoksa anlaşmanın sağlanması yerine, karşı tarafın çoğunluk oyuyla yenilgiye uğratılması ve aşağılanmasını içeren "parlamenter" ilke mi, geçerli olacaktır.
Diplomasi ilkesi geçerli olması gerekirken, ikinci şık geçerli olmaya devam etmektedir;
Bir uyuşmazlığın çözümünde hayati çıkarları söz konusu olmayan, yani tuzu kuru devletler, BM'de bir araya gelerek, oylarıyla, varlığının sürüp sürmemesi söz konusu olan devletleri alt edebilmektedirler.
Oysa, BM Antlaşması'nın (BM Şartı) ilkeleri, devletlerin uluslararası hukuka uymalarını; bunun gereği olarak, devletlerin egemen eşitliği, uyuşmazlıkların barışçı çözümü, devletlerin toprak bütünlüğüne karşı güç kullanılmaması ve devletlerin iç işlerine karışılmamasıdır. Genelde Ortadoğu'da, bölgemizde; özelde Suriye ile olan ilişkilerimizde BM tavrını ya da vurdumduymazlığını nereye koyacağız?
Vicdanının rengi karaya dönüşmüş olan BM'den ve diplomasisinden hayır gelmeyeceğine göre, yapacağımız iş, kendi diplomasimizi üreterek Şam ve diğer komşularımız İran ve Irak'la birlikte bölgesel ittifak kurarak, kalıcı barışın çaresine bakmak olacaktır.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023