Diyanet İşleri Başkanlığı'nın fabrika ayarlarına dönmesini isteyenlerden misiniz?
Ben öyleyim.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı geçen hafta partisinin Kahramanmaraş il kongresinde, bir süre önce yaptığı 'Diyanet İşleri Başkanı bir Alevi olsun' teklifini yinelemiş ve şunları söylemişti:
"Bir Alevi kardeşimizi Diyanet İşleri Başkanı yapalım' teklifini neden söyledim bunu biliyor musunuz? Bu teklifimizin arkasında önemli bir anlam var. Bizim ülkemizin birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe ihtiyacı var. Ben diyorum ki; ben dinime de güveniyorum, kendime de güveniyorum. Bizim özgüvenimiz tam, imanımıza ve insanımıza güveniyoruz. Alevi kardeşlerimize ve dinimize güvendiğimiz için bu teklifte bulunuyoruz. Bana bir gencimiz 'Diyanet kapatılsın' demişti. Yahu Diyanet neden kapatılsın dedim. Bizim derdimiz bu değil. Atatürk'ün kurduğu Diyanet'in bu ülkeye zerre kadar zararı yoktu. O zaman Atatürk gibi Diyanet'i işletelim, Diyanet de açık kalsın. İşte o yüzden diyorum ki; Diyanet'in başına bir Alevi kardeşimizi getirelim, Atatürk'ün kokusunu almış, dokusunu almış, kültürünü almış kardeşimizi bize de İslam'ı yaşayacak ortamı sağlasın."
Daha önce 'Diyanet İşleri Bakanı Alevi olsun' şeklinde bir teklif yapıldığını hatırlamıyorum. Yani Türkiye böyle bir teklifle ilk kez karşılaşıyor.
Aslında keşke bu teklifin gereği geciktirilmeden yerine getirilebilse ve bir Alevi Diyanet İşleri Başkanı olsa.
Bunun faydaları emin olun saymakla bitmez…
Mesela;
• Alevi kardeşlerimizin de Müslüman olduğu mesajı devlet tarafından herkese verilmiş olur.
• Sünni ile Alevi arasında hiçbir ayrımcılık yapılmadığı gösterilmiş olur.
• Alevi vatandaşlarımıza 'ikinci sınıf vatandaş' olmadıkları gösterilmiş olur.
• Sünni-Alevi ayrımcılığı üzerinden Türk toplumu arasına sokulmak istenen fitnelerin önüne geçilmiş olur.
• Toplumdaki birlik ve beraberliğin mukavemeti sağlanmış olur.
• 'Alevi-Sünni kardeştir' söylemi kâğıt üstünde kalmaktan kurtarılmış olur.
• Alevi Müslümanlar üzerinden Türkiye'de kurgulanan tabular yıkılmış olur.
• Mezhep ayrımının suni bir ayrım olduğu, La ilahe illallah Muhammedun Resulüllah' diyen herkesin Müslüman ve din kardeşi olduğu yedi düvele gösterilmiş olur.
• Türkiye'de mezhep çatışması çıkmasını isteyen karanlık güçlerin emelleri boşa çıkarılmış, milletimizi bir ve beraber görmek isteyen dostlarımız sevindirilmiş olur.
• Atatürk döneminde kurulduğu ilk yıllarda olduğu gibi Şii-Sünni ayrımı yapmadığını gösteren Diyanet İşleri Başkanlığı, fabrika ayarlarına dönmüş olur.
• Diyanet, bir kesimin kurumu olmaktan kurtarılıp, Türkiye'nin Diyanet'i haline getirilmiş olur.
Benim şimdilik sayabildiklerim bunlar, ancak siz ülkemizde büyük bir tabunun yıkılıp, Diyanet İşleri Başkanı'nın bir Alevi olması durumunda Türkiye'nin yaşayacağı başka faydaları da sayabilirsiniz.
Ancak emin olun BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bu teklifinin mevcut şartlarda ülkemizde hayat bulması çok zor.
Çünkü devam eden bu statükodan beslenen, bundan çıkar sağlayan tüm çevreler hiç de az değiller ve de hasbelkader böyle bir şey gündeme gelse buna engel olmak için her türlü girişimi yapacaklardır.
Bu gerçek de gösteriyor ki Türkiye'nin gerçek manada bir ve beraber olabilmesinin önünde engel teşkil eden bu ve benzeri tabuların yıkılması ancak bu cesur tekliflerle milletin karşısına çıkan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının iş başına gelmesiyle mümkün olabilecek.
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024