Ali Gedik hocamızdan hatıra kalanlar

Merhum Ali Gedik hocamız, zaman zaman sabahın erken saatlerinde çalışma ofisime uğrar, hasbihal ederdik.
Bazen gözlerinin nemli olduğunu fark ettiğimde, hayırdım hocam, yine bir kahpe ok mu değdi bağrınıza, dediğimde; kendi edasıyla şu karşılığı verirdi:
Hayır, asla? Hiçbir kahpe, ok da olsa bizim semtimize uğrayamaz? Lakin bazen böyle seherin çisesi düşer yüreğe ve gözüme.
Ziya Paşa'dan terkib-i bendler okurdu anlamlarını vererek? Banko beyti şuydu:
Bî-baht olanın bağrına düşmez katresi,
Bârân yerine dürr-ü güher yağsa semâdan.
(Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher sağanak sağanak yağsa, bahtsız kişinin bağına-bahçesine bir damlası bile düşmez.)
Devamının gelmesi için kahvaltı şart; eğer domates varsa, yanında bir domates daha, kahvaltı yaparız, derdi? Üç-beş tane de siyah zeytin bulunursa padişah sofrası olur, diye eklerdi.
Zeytini çok severdi? Mekanı cennet, ruhu şâd olsun. Kendisini yetiştiren muhterem hocamız Prof. Dr. Haydar Baş beyden Allah razı olsun, hayırlı-sağlıklı-uzun ömürler lütfetsin Mevlam.
Mütevazı kahvaltı-hasbihal soframızda Ziya Paşa başta olmak üzere, birçok şairden beyitler ve şiirler okurdu. Televizyonda, güzel bir edebiyat tahlili ve tarih programı, şuurlandırma yapmak lazım, hani Haydar Baş hocamızın tarih şuuru şart tespiti yaptığı kabilden, derdi.
Ali hocamızdan hafızamda hatıra kalan birkaç terkib-i bendi sizlerle paylaşıyor, kendisine rahmetler dileyerek, ondan hatıra şiirlerle dünyamızı ve Türkiye'mize tahlil edelim istiyorum.
Asude olam dersen eğer gelme bu cihâna
Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan
(Eğer mutlu ve sakin olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen kaza taşlarından ?çile ve elem verici imtihanlardan- kurtulamaz.)
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim 
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde
 (Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmez.)
Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde
(Onlar ki dünyaya lâf ile düzen-nizam verirler. Halbuki hanelerinde-gönüllerinde bin türlü yanlış ve düzensizlik bulunur.
İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah 
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah 
(Adam olan, hile ve entrikalarla karşılaşsa bile, sadakatten vazgeçmez. Doğruların sahibi Allah'tır zira)
Cânan gide, rindân dağıla, mey ola rîzan;
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde.
(Sevgili gitmiş, yarenler -âşıklar- dağılmış, küp kırılıp dökülmüş? Böyle gecenin sabahından ne hayır umulur?)
Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir. 
(Milyonla çalanlar, yüksek mevkilerde çalım satar; birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.)
İkbâl için ahbabı siayet yeni çıktı 
Bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı 
 (Yüksek mevkilere erişebilmek için dostları çekiştirip satmak yeni çıktı; önceden bilmezdik, bu türden maharet ve hüner yeni çıktı.)
Düşmanlara ahbâbınızemm oldu zerafet
Dildardanağyâra şikâyet yeni çıktı
 (Düşmanlara gönül dostlarını yermek bir incelik oldu; başkalarına yarenleri şikayet yeni çıktı.)
Sâdıkları tahkir ile red kaide oldu 
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı 
 (Doğru ve sadık olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural hâline geldi, hırsızlara ikram ve el tutmak yeni çıktı.)
Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi 
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı 
(Gerçi eskiden de doğruyu konuşandan nefret edilirdi; lakin hainleri gözetip onlara kulak asmak yeni çıktı.)
Seyretti havâüzre denir taht-ı Süleyman 
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde 
"Süleyman'ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, fani dünyaya bak ki, o muazzam saltanatın yerinde bile yeller esiyor şimdi."
Allah'a sığın şahs-ı halîmin gazabından 
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir. 
"Halim ve masum mazlumun gazabından Allah'a sığın; yumuşak huylu atın çiftesi gerçekten serttir."
Allah'a tevekkül edenin yaveri Haktır
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır. 
(Allah'a sığınıp O'nu kendisine vekil tayin edenin, can dostu Allah'tır; gün gelir mutsuz gönüller elbet mutlu olacaktır.)