Türkiye üzerinde menfur emelleri olan Batılı ülkeler, bölgemizdeki gerilimlerden istifadeyle etrafımızı kuşatmaya devam ediyor. Bu kuşatmanın en güncel olanını da bugünlerde Ege'de ve Doğu Akdeniz'de görüyoruz.
Hatırlarsanız, Girit Adası'nda bulunan Suda askeri üssü ABD'nin ve ortaklarının kullanımına açılmış ve geçtiğimiz haftalarda ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu üssü ziyarete gelmişti. Hatta bu ziyarette Yunanlı yetkililer F-35 savaş uçaklarını talep etmiş ve ABD'nin Atina Büyükelçisinin açıklamasıyla ABD de bu talebe oldukça sıcak bakmıştı.
ABD'nin, Türkiye-Yunanistan arasında yaşanan gerilimden istifade ederek bölgede elde ettiği askeri üs sadece bununla sınırlı değil elbette. Batı Trakya'da Türkiye sınırına yakın bölgede bulunan Dedeağaç'ta da bir askeri üs elde etti. Üstelik Lozan Antlaşması'na göre bu bölge ve Ege adaları asla silahlandırılmaması gerekirken.
ABD-Yunanistan ortak tatbikatından sonra, ABD'nin 30 adet "Black Hawk" tipi savaş helikopterini Dedeağaç'a konuşlandıracağı açıklandı. Dedeağaç (Aleksandrapolis) Dimokritos Havalimanı Müdürü Stelios Zantanidis yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti:
"ABD'ye ait 30'dan fazla Black Hawk (Kara Şahin) tipi saldırı helikopterleri, 2021 yılının Şubat ile Ağustos ayları arasında Dedeağaç Dimokritos Havalimanı'nı bölgede üs olarak kullanacak ve aynı zamanda helikopterlerin yakıt ikmal, bakım ve tamiri de Dedeağaç Havalimanı'nda yapılacak. Gemilerle limana gelecek olan binlerce silahların bir kısmı karayolu ile Trakya'ya gönderilecek."
Ayrıca ABD ordusunun, Dedeağaç Havalimanı Müdürü Zantanidis'ten hangar, ofis ve idari alanlar talebinde bulunduğu belirtildi.
ABD, bizim siyasilerin ifadesiyle hala stratejik müttefik, hatta NATO kapsamında beraberiz ama aynı ABD, Girit'te, Dedeağaç'ta Yunan'ın safında bize karşı namlu doğrultmuş vaziyette. Yine aynı ABD, Türkiye'yi CAATSA yaptırımları kapsamına alarak "düşman" ilan etmiş durumda.
Elbette ki bu kuşatmada ABD yalnız değil. Fransa ve İsrail de bu konuda ABD ile stratejik ortak. Fransa'nın Rafale savaş uçakları, Tanagra Adası'na konuşlandırılacak.
İskiri Adası ise İsrail'in "drone" üssü haline getiriliyor.
Önümüzdeki hafta Fransa'dan Yunanistan'a 4 adet Rafale savaş uçağının geleceği belirtildi. Ve bu uçaklar Tanagra Adası'ndan Yunan pilotlarla ilk uçuşlarını yapacak.
Yunan basınının bu haberi veriş şekli de oldukça önemli.
'İlk çarpışma testi' başlığını atan Yunan medyası, günlerdir Rafale jetlerinin alınmasıyla Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de hava üstünlüğünün el değiştirdiğini savunuyor.
Türkiye, istikşafi görüşmelerle masa başında oyalanırken, adamlar her geçen gün askeri yığınağı artırıyorlar ve kuşatmayı biraz daha daraltıyorlar.
Ege ve Doğu Akdeniz'de bu gelişmeler yaşanırken, ABD ve müttefikleri güney doğu sınırlarımıza da "terör" bahanesiyle yığınak yapmaya devam ediyorlar.
ABD Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada, Suriye'de terör unsurlarından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) destek vermeye devam edeceğini açıkladı.
Açıklamada şu dikkat çeken ifadeler kullanıldı:
"Sahada IŞİD'e karşı mücadelede aslan payını alan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), yetenekli ve kararlı bir askeri ortak olmaya devam ediyor. ABD'nin desteği olmadan IŞİD teröristlerini kökten temizleyemez ve hala gözaltında olan on binlerce IŞİD'li tutuklu ve aileyi koruyamazlar. ABD, Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG ile birlikte, insani yardım toplulukları ve sivil toplum grupları da dahil olmak üzere, yerel ortaklarla yakın koordinasyon içinde olmaya devam ediyor. Suriye halkının geleceği için, insani ihtiyaçları karşılamak, gerekli istikrar ve güvenliği sağlamak adına desteğimize devam edeceğiz."
Süslü kelimeleri bir kenara koyarsak ABD açık ve net olarak diyor ki, IŞİD terörü bahane olmaya devam edecek, ABD ise terör örgütü YPG'ye diğer adıyla SDG'ye resmen destek olmaya devam edecek.
Unutmayalım ki, bu kuşatmayı yapan ülkelerin "asıl hedefi Türkiye" olan bir Büyük Ortadoğu Projesi, bizi bu coğrafyadan söküp atmak isteyen bir Şark Meselesi, Arz-ı Mevut projesi var. Bir an önce ayıkmalıyız.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın vurguladığı "Türkiye'nin dış politikası, küresel bir kaç ülkenin iç politikası haline geldi" gerçeğini görmezsek, Prof. Dr. Haydar Baş gibi "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demezsek bu kuşatmayı asla bertaraf edemeyiz. Dış politikada çıkış yolunu BTP Lideri Hüseyin Baş şöyle özetliyor:
"Dış politikada olmazsa olmaz bazı anlayışlar var: Güçlü bir devlet olacaksın, gerçek müttefiklere sahip olacaksın, her zaman ulusal çıkarlarını gözeteceksin."
Bunun bugünkü adı, Milli Ekonomi Modeli ile tam bağımsız bir ekonomiye sahip Sosyal Devlet Milli Devlet olmaktır.
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- Asgari ücreti kim belirliyor; komisyon mu, yabancılar mı? / 25.12.2024
- ‘Terörist’ kıyafet değiştirip ‘siyasetçi’ oluveriyor! / 24.12.2024
- Suriye’yi HTŞ vekaletiyle ABD yönetecek! / 21.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024