Suriye'de Esad yönetimi sonrası nasıl bir süreç yaşanacak, herkes değerlendirmelerde bulunuyor.
Kimileri tek sorun Esad yönetimiymiş gibi bir tutum içerisinde bundan sonrası için tozpembe tablolar çizerken, kimileri de iç savaş senaryolarının da bulunduğu olumsuz bir gelecekten bahsediyorlar. Elbette ki zaman her şeyi gösterecek.
Yeni Suriye'de en net olan durum şu ki; İsrail'in ve ABD'nin bu topraklardaki işgali kalıcı olacak. Yaşanan bu sürecin en net kazananları ABD ve İsrail ikilisi…
İsrail, Esad yönetiminin devrilmesinden sonraki 48 saatte Suriye'ye 500'den fazla hava saldırısı gerçekleştirdi, bu saldırılarda uçaksavar füze sistemlerinin yüzde 90'ı, hava savunma sistemlerinin ise yüzde 85'i imha edildi.
Ayrıca, Suriye'deki Rus yapımı SU-22 ve SU-24 uçak filolarının tamamen kullanılamaz hale getirildiği, hava kuvvetlerinin de yaklaşık yüzde 40'ının imha edildiği belirtildi.
9 Aralık'ta ise Lazkiye limanına düzenlenen hava saldırısında, Suriye'nin Sovyet döneminden kalma donanması İsrail saldırısı sonucu büyük hasar aldı, birçok savaş gemisi kullanılamaz hale geldi.
İsrail ordu radyosu, 10 Aralık günü bu saldırıları "İsrail tarihinin en büyük hava saldırılarından biri" olarak tasvir etti.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusuna tampon bölgede yer alan ve 7 Aralık sonrası Hermon Dağı'nda işgal edilen bölgede, kış aylarında kalınması için talimat verdiğini bildirdi.
Daha önce tampon bölgedeki işgalin "geçici" olacağını savunan Katz, "Suriye'de yaşananlar nedeniyle Hermon Dağı'nı ele geçirmemiz büyük bir güvenlik önemi taşıyor ve İsrail ordusunun bölgedeki hazırlıklarının sağlanması, birliklerin zorlu hava koşullarında orada kalabilmesi için her şeyin yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Kısaca, Esad yönetiminin HTŞ tarafından devrilmesinin en büyük kazancı İsrail'e oldu. Hem Suriye'nin tüm askeri altyapısını neredeyse tamamen yok etti, hem de Suriye'de stratejik bir konumda olan ve su kaynaklarının da bulunduğu bir bölgeyi kalıcı bir şekilde işgal etti.
ABD de, BOP kapsamında Suriye'nin bölünmesini istiyordu, bölündü; Esad'ın devrilmesini istiyordu, devrildi; YPG/PKK'nın resmi olarak devletleşmesini ya da özerk bir yönetime sahip olmasını istiyordu, ikisinden bir tanesi mutlaka olacak; ABD askerlerinin Suriye'de kalıcı olmasını istiyordu, başardı; Suriye petrollerinin kontrolünde olmasını istiyordu, o da oldu; ayrıca Hizbullah'ın ve İranlı Şii milislerin bölgede olmamasını istiyordu, tamamen boşalttılar, Rusya'nın bölgeden çıkmasını istiyordu, çıktı ve daha niceleri
Saydığımız ya da sayamadığımız birçok husus ABD'nin de bu sürecin mutlak kazananı olduğunu gösteriyor.
Peki, ABD ve İsrail'in bu kazanımları dışında Suriye'de bundan sonra neler olabilir? Bu hususu da bir nebze değerlendirelim.
Uzmanlar yeni Suriye için 3 senaryodan bahsediyor:
Birincisi; birleşmiş bir Suriye senaryosu. En iyi senaryoya göre, Suriye'de özgür seçimler yapılır, iktidar paylaşılır ve böylece daha birleşmiş bir yönetim ortaya çıkabilir. İkincisi; HTŞ'nin otoriter ve tek taraflı bir iktidar olması. Üçüncü senaryo ise en kötü senaryo olarak ifade ediliyor, Suriye'de bir iç savaş çıkabileceği öngörülüyor.
Bu üç senaryo da muhtemel senaryolar ve bence, bu coğrafyayı Büyük Ortadoğu Projesi ve büyük İsrail devleti projesi kapsamında bu hale getiren ABD-İsrail ikilisinin menfur emellerine göre şekillenecek gibi görünüyor.
Tabi, her hesabın üstünde Allah'ın bir hesabı var, bunu da zaman gösterecek. Nice Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar geldi geçti ama sonuçta hepsi toprağın altında.
Biz güncel gelişmelerle ve mevcut senaryolarla durumu değerlendirmeye devam edelim.
Birleşik bir Suriye, Irak modelini andırıyor. Merkezde HTŞ'nin olduğu bir merkezi Suriye yönetimi ve resmiyette ona bağlı özerk bölgeler. Irak'tan tek farkı bir özerk bölge değil, iki özerk bölge olması; Fırat'ın doğusunda YPG/PKK özerk bölgesi, batısında Suriye Milli Ordusu özerk bölgesi. Suriye'nin güneyinde bulunan Tanf bölgesinde Suriye Özgür Ordusu'nun özerk bölgesi ya da Dürzilerin bulunduğu bölgede bir özerk bölge olur mu bilemem.
Elbette ki özellikle YPG/PYD'nin bulunduğu özerk bölge, aynen Barzani bölgesi gibi devlet yetkilerine sahip olan, merkezi yönetime formalite icabı bağlı olan bir özerk bölge olur diye tahmin ediyorum.
HTŞ'nin, Suriye'nin tamamında otoriter bir rejim kurması imkansız görünüyor, en azından ABD ve İsrail buna müsaade etmez. Senaryolar parçalanma üzerine, bütün bir Suriye BOP kapsamında istenilen bir senaryo olmaz.
Üçüncü senaryo da ihtimal dahilinde. Merkezi bir yönetim gerçekleşemezse, aynen Libya'da olduğu gibi tüm tarafların birbiriyle çatışma halinde olduğu bir Suriye de ortaya çıkabilir.
Hangisi olursa olsun, sonuçta kaybeden başta Türkiye olmak üzere bölgedeki tüm İslam ülkeleri olacak. Bu gerçeği de aklımızdan asla çıkarmamalıyız.
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Suriye’deki gelişmeler BOP’un uzantısı / 04.12.2024
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024
- Gelmiş ve gelecek tüm kadınların en üstünü: Hz. Fatıma (a.s.) / 30.11.2024
- Savaş riski varsa, ithalat neden? / 27.11.2024