Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz?

ABD Başkanı Trump'ın 185 ticaret ortağı ülkeye yeni gümrük tarifesi getirmesinin dünyadaki yankıları sürüyor.

Ülkelerin tamamına yakını Trump'ın bu hamlesine söylem boyutunda tepki göstermesine rağmen, somut bir tepki göstermekten çekiniyorlar.

Şu ana kadar net bir tavır belirleyen tek ülke Çin oldu. 

Çin, ABD'nin Çin'e yönelik yüzde 34 ek gümrük vergisine karşılık ABD ürünlerine aynı oranda vergi getirileceğini duyurdu. Bununla da yetinmeyen Çin, ABD'nin de teknoloji üretiminde ihtiyaç duyduğu bazı nadir elementlere ihracat kısıtlaması getirdi, ayrıca ABD şirketlerine yaptırım kararı aldı.

Çin'in ABD'nin yaptırım kararlarına özgürce cevap verebilmesinin temelinde, şüphesiz 5 Mart 2013'ten bu yana Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin projelerini "rehber prensipler" edinmesi, ayrıca 2008 yılından itibaren de yine bu eşsiz modelin "milli paralarla ticaret" formülünü hayata geçirmesi var.

2008 yılından önce Çin, ABD'nin fasoncusu gibiydi. Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Birinci Trump döneminde ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşlarının kazananın da Çin olmasında yine bu modelin etkisi var.

Geçtiğimiz dönem Trump, Çin'in ticaret savaşlarını nasıl kazandığından ders çıkarmış olacak ki, yeni dönemde Milli Ekonomi Modeli'nin argümanlarıyla hareket ediyor. Trump'ın gümrük tarifelerini ilan ettiği basın toplantısında bu değişikliğin nedenlerini anlatırken kullandığı ifadeler bu noktada oldukça önemli.

Özetle aktaralım:

* "Amerikan halkına, Amerikan işçisine, Amerikan çiftçisine borcumuz var. Artık kendimize bakma zamanı geldi."

* "Bu karar yalnızca Amerikan üretimini değil, aynı zamanda ulusal güvenliği de doğrudan ilgilendiriyor."

* "Şu anda atıl kalan binlerce üretim tesisi, yeniden üretime geçecek. UAW ve diğer sendikalı işçileri buna hazır. Fabrikalar geri geliyor. Otomobil işçilerimiz için bu yeni bir başlangıç."

* "Otomotiv sektöründe faiz indirimi planlıyoruz. Yalnızca ABD'de üretilen otomobiller bu teşvikten yararlanabilecek."

* "ABD artık kendi halkını tedavi edecek kadar ilaç ve antibiyotik üretemiyor. Eğer yarın bir savaş çıksa, antibiyotik ihtiyacımızı karşılayamayız. Bu kabul edilemez. Ekonomik bağımsızlık, aynı zamanda ulusal güvenlik meselesidir."

* İthalata aşırı bağımlı hale gelen elektronik, ilaç ve çip üretim sektörlerinde acil önlemler alınacak ve bu alanlarda büyük yatırımlar yapılacak."

* (NAFTA gibi eski ticaret anlaşmalarını sert dille eleştirerek) "ABD'nin sanayi altyapısı bu süreçte tahrip oldu. 90 bin fabrika kapandı, 5 milyon imalat işi kaybedildi. 26 trilyon dolar değerinde Amerikan varlığı el değiştirerek yabancı yatırımcıların eline geçti. Ticaret açığı 1.2 trilyon dolara yükseldi. Bu bir ekonomik kriz değil, bir ulusal felaket. Eski başkanlar uyudu, ben bu uykudan ülkeyi uyandırmaya geldim."

* "Yarın sabah beni arayacak krallar, başbakanlar, büyükelçiler şunu bilsin: Kendi gümrük vergilerinizi kaldırın. Ticaret bariyerlerinizi sonlandırın. Para biriminizi manipüle etmeyin. Aksi halde Amerikan pazarına erişmek artık bedelsiz olmayacak."

* "Şimdiden birçok şirket ABD'ye yatırım planlıyor. Bunlar arasında Apple, TSMC, Oracle, Johnson & Johnson, Meta, General Motors ve Hyundai gibi dev şirketler var. Bu firmalar toplamda 6 trilyon dolarlık yatırım planlıyor. Yıllar sonra bugün geriye dönüp baktığınızda, 'Amerika'nın kurtuluş günü o gündü' diyeceksiniz."

* "Yeni politikalarımız ABD'yi dünyanın yeniden üretim merkezi haline getirecek. ABD zenginleşecek, güçlenecek, yeniden dünyanın üretim merkezi olacak. Bu yalnızca tarifelerin hikâyesi değil; bu, Amerikan halkının yeniden ayağa kalkmasının hikayesidir."

Gördüğünüz gibi, Trump'ın ekonomi anlayışında ciddi bir farklılık var. Bu gerçeği de en iyi tahlil eden Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş oldu. Yaşanan bu gelişmelerin temelinde Trump'ın FED ile kavgasının olduğunu belirtti. FED, doları basan irade olarak, başta ABD olmak üzere tüm ülkeleri borçlandırmaya dayalı bir finansal sistemi savunuyor. Maksat para satmak olduğundan, üretimin ABD'de ya da başka bir ülkede olması FED için değişmiyor.

Fakat ABD'yi yönetenler şunu gördüler: BRICS devletleri başta olmak üzere Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesi olan milli paralarla ticarete yönelmesi, ABD dolarına ciddi darbe vurdu. Dolar artık rezerv para olma özelliğini kaybetmeye başladı. İşte Trump ve arkasındaki iradeler, hem FED'e en fazla borçlu olan ABD'yi bu borçlardan kurtarmak, hem de dünya genelinde yaşanan bu değişime göre hareket etmek maksadıyla üretimin ABD'de yapılmasını savunuyorlar.

Ayrıca şimdilik dillendirilmeyen bir hedef de doların FED tarafından değil de ABD devleti tarafından basılmasını sağlamak.

Bunun sonuçlarını ileriki dönemlerde göreceğiz.

Yazımızı BTP liderinin Balıkesir kongresinde yaptığı şu tespitlerle bitirelim:

"Bizim öncelikle ekonomik bağımsızlığımızı ve gücümüzü kazanmamız gerekiyor. Bunu kazanmanın tek yolu Bağımsız Türkiye Partisi ve Milli Ekonomi Modelidir. Zannediyorlar ki bu sadece bizim sözümüz. Bu söz bizi aştı, bu fikir bizi aştı ve bütün dünyaya yayıldı. Bu Rusya'da uygulandı, bugün Amerika bunu uygulamaya çalışıyor. Amerika o küresel kapitalizmin kurucusu olan irade içinde Milli Ekonomi Modeli uygulanmaya çalışılıyor. Onlar bile, 'Artık Milli Ekonomi Modeli dışında bir çıkış yolu yok' diyor. Amerika dahil bütün dünya kendi öz kaynağına, milli kaynağına dönüş yaparken Türkiye duruma seyirci kalıyor."

Evet, Türkiye'de üretilmiş ve başta Rusya, Çin, ABD gibi ülkelerin ekonomik anlayışlarına yön veren eşsiz bir ekonomik model var ama Türkiye olarak, milletiyle, devletiyle, siyasetiyle bu modeli görmezden gelmeye devam ediyoruz.

Elbette bu model Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli.

Prof. Dr. Baş, sadece model bırakmadı, bu modeli hayata geçirecek lideri BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı ve BTP kadrolarını da yetiştirdi.

Görmezden gelmenin yıllardır Türkiye'ye hiçbir faydası olmadı, zararı çok oldu artık uyanmalıyız.