Evet artık son düzlüğe girilirken Galatasaray hatasız yoluna devam ediyor.
Fakat üzülerek yazmak istiyorum ki çok zevksiz bir maç izledik.
Şimdi bu takımlardan Galatasaray ligin lideri. Samsunspor ise ligin üçüncüsü.
Fakat maça bakarsanız iki iddiasız takımın mücadelesi gibi görünüyor.
Galatasaray'da şampiyonluğa koşan bir takım havası yok gibi.
Samsunspor ise sanki Avrupa kupalarında Türkiye'yi temsil etme iddiasında olan bir takım değil de daha çok ligden düşmesi kesinleşmiş bir takım görüntüsü veriyor.
Ligin lideri ile üçüncüsünün oynadığı maç bu kadar zevkten ve heyecandan yoksun olmamalı idi.
Ayrıca ligin lideri ve üçüncüsü arasında bu kadar derin bir kalite farkı da olması şaşırtıcı.
İlk yarıda sahada tamamen olmayan bir Samsunspor izledik.
Fakat hep yazıyorum. Bu sporda savunması sağlam olan daha şanslı.
Şimdi lig üçüncüsünün yediği ilk gol içler acısı.
Tamam golü atan ligin lideri ama Samsunspor kalesinde gördüğü bu ilk golde bırakın doğru düzgün pozisyon almayı topu kalesinden uzaklaştırmaktan aciz bir görüntü çizdi.
Yahu kardeşim topu uzaklaştırayım derken biri ayakla üçü kafayla olmak üzere tam dört top rakibe mi atılır.
Üstelik bu dört hatanın ikisi Yunus Emre Çift tarafından yapılıyor.
Bir de üstüne üstlük golü atan Galatasaraylı Yunus Akgün ceza sahası içinde bomboş demarke vaziyette topu önünde buluyor.
Samsunspor bu savunma ile nasıl bizi Avrupa kupalarında temsil edecek. İnanın hem anlamak hem de anlamlandırmak zor.
Sallai çok iyi bir ilk yarı çıkardı. Bu devre Galatasaray'ın sağ tarafı sol tarafından çok daha güçlü idi.
Sol tarafın hücum zayıflığı ise Eren Elmalı'nın hücum katkısının yetersiz olmasından kaynaklanıyordu.
Yine de 45+2'de bir hücumda sol tarafta çok iyi bir koşu yaptı ve hücumu sürükledi. Bunu da bir övgü notu olarak yazalım.
İkinci yarı çok farklı değildi. Maça ortak olamayan Samsunspor ve rahat bir Galatasaray.
Yalnız görebildiğim kadarıyla bu devre Galatasaray bir nebze daha organize bir oyun sergiledi.
Her ne kadar Galatasaray'ın bu devre başında bulduğu gol gene basit bir savunma hatası ile başlasa da örneğin 72. dakikanın başında Galatasaray'ın geliştirdiği bir organize hücum vardı.
Bu hücum biri Yunus diğeri Sara tarafından kalabalığa doğru atılan iki şut ile heba edildi.
Fakat o noktalara kadar hücum paslarla güzel kurtarılmıştı. İşin açıkçası maç yavan geçtiği için başka şeyler de dikkatimi çekti.
Mesela Roland Sallai 60'tan sonra nasıl Galatasaray'ı on kişi bırakmadı anlamak mümkün değil.
66'da bilmece gibi bir enstantane var. Bu dakikada Roland Sallai ile Rick van Drongelen'in ikili mücadelesinde Sallai lehine faul verildi ama hemen hemen aynı anda Sallai rakibine öyle bir dirsek atıyor ki van Drongelen'in çenesinin dağılmaması büyük şans.
Hadi burada bir faul yok dediniz ama 76'da Sallai rakibi Muja'ya tokat atıyor.
Birkaç dakika sonra rakibi ile orta sahada güreşiyor ve hiçbir kart görmeden oyundan alınıyor.
Ne başı ne ortası ne de sonu hiçbir zevk vermeyen iki takımın mücadelesinden akılda kalanlar bunlar.
Bir de maçtan bir gün önce Thomas Reis'in bir açıklaması var. Biz Galatasaray karşısında baskı hisseden taraf olmayacağız şeklinde bir açıklama.
Eee sayın Thomas Reis bir zahmet baskıyı hissedin. Bir takım Avrupa kupalarına katılma iddiası ile lig lideriyle karşılaşıyorsa bu kadar düşük bir görüntü vermemeli.
Öte yandan ben şampiyonluğa koşan Galatasaray'ın daha şaşalı bir futbol oynamasını beklerdim.
Hani böyle zayıf bir takım karşısında bir fırtına gibi esip yarıştaki rakibinin moralini bozmak daha anlamlı olacaktı.
Her hâlde kalan diğer maçlarda daha iddialı bir görüntü izleriz. Bakalım izleyip göreceğiz.
Fakat üzülerek yazmak istiyorum ki çok zevksiz bir maç izledik.
Şimdi bu takımlardan Galatasaray ligin lideri. Samsunspor ise ligin üçüncüsü.
Fakat maça bakarsanız iki iddiasız takımın mücadelesi gibi görünüyor.
Galatasaray'da şampiyonluğa koşan bir takım havası yok gibi.
Samsunspor ise sanki Avrupa kupalarında Türkiye'yi temsil etme iddiasında olan bir takım değil de daha çok ligden düşmesi kesinleşmiş bir takım görüntüsü veriyor.
Ligin lideri ile üçüncüsünün oynadığı maç bu kadar zevkten ve heyecandan yoksun olmamalı idi.
Ayrıca ligin lideri ve üçüncüsü arasında bu kadar derin bir kalite farkı da olması şaşırtıcı.
İlk yarıda sahada tamamen olmayan bir Samsunspor izledik.
Fakat hep yazıyorum. Bu sporda savunması sağlam olan daha şanslı.
Şimdi lig üçüncüsünün yediği ilk gol içler acısı.
Tamam golü atan ligin lideri ama Samsunspor kalesinde gördüğü bu ilk golde bırakın doğru düzgün pozisyon almayı topu kalesinden uzaklaştırmaktan aciz bir görüntü çizdi.
Yahu kardeşim topu uzaklaştırayım derken biri ayakla üçü kafayla olmak üzere tam dört top rakibe mi atılır.
Üstelik bu dört hatanın ikisi Yunus Emre Çift tarafından yapılıyor.
Bir de üstüne üstlük golü atan Galatasaraylı Yunus Akgün ceza sahası içinde bomboş demarke vaziyette topu önünde buluyor.
Samsunspor bu savunma ile nasıl bizi Avrupa kupalarında temsil edecek. İnanın hem anlamak hem de anlamlandırmak zor.
Sallai çok iyi bir ilk yarı çıkardı. Bu devre Galatasaray'ın sağ tarafı sol tarafından çok daha güçlü idi.
Sol tarafın hücum zayıflığı ise Eren Elmalı'nın hücum katkısının yetersiz olmasından kaynaklanıyordu.
Yine de 45+2'de bir hücumda sol tarafta çok iyi bir koşu yaptı ve hücumu sürükledi. Bunu da bir övgü notu olarak yazalım.
İkinci yarı çok farklı değildi. Maça ortak olamayan Samsunspor ve rahat bir Galatasaray.
Yalnız görebildiğim kadarıyla bu devre Galatasaray bir nebze daha organize bir oyun sergiledi.
Her ne kadar Galatasaray'ın bu devre başında bulduğu gol gene basit bir savunma hatası ile başlasa da örneğin 72. dakikanın başında Galatasaray'ın geliştirdiği bir organize hücum vardı.
Bu hücum biri Yunus diğeri Sara tarafından kalabalığa doğru atılan iki şut ile heba edildi.
Fakat o noktalara kadar hücum paslarla güzel kurtarılmıştı. İşin açıkçası maç yavan geçtiği için başka şeyler de dikkatimi çekti.
Mesela Roland Sallai 60'tan sonra nasıl Galatasaray'ı on kişi bırakmadı anlamak mümkün değil.
66'da bilmece gibi bir enstantane var. Bu dakikada Roland Sallai ile Rick van Drongelen'in ikili mücadelesinde Sallai lehine faul verildi ama hemen hemen aynı anda Sallai rakibine öyle bir dirsek atıyor ki van Drongelen'in çenesinin dağılmaması büyük şans.
Hadi burada bir faul yok dediniz ama 76'da Sallai rakibi Muja'ya tokat atıyor.
Birkaç dakika sonra rakibi ile orta sahada güreşiyor ve hiçbir kart görmeden oyundan alınıyor.
Ne başı ne ortası ne de sonu hiçbir zevk vermeyen iki takımın mücadelesinden akılda kalanlar bunlar.
Bir de maçtan bir gün önce Thomas Reis'in bir açıklaması var. Biz Galatasaray karşısında baskı hisseden taraf olmayacağız şeklinde bir açıklama.
Eee sayın Thomas Reis bir zahmet baskıyı hissedin. Bir takım Avrupa kupalarına katılma iddiası ile lig lideriyle karşılaşıyorsa bu kadar düşük bir görüntü vermemeli.
Öte yandan ben şampiyonluğa koşan Galatasaray'ın daha şaşalı bir futbol oynamasını beklerdim.
Hani böyle zayıf bir takım karşısında bir fırtına gibi esip yarıştaki rakibinin moralini bozmak daha anlamlı olacaktı.
Her hâlde kalan diğer maçlarda daha iddialı bir görüntü izleriz. Bakalım izleyip göreceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025