Yaptılar, oldu mu?
Cumhurbaşkanı, cevabı millet verecek dedi.
Millet ne cevap verir bilmem ama bildiğimiz bir şey var, o da politik ikbalin galebe geldiğidir.
Meclis demokrasinin kutsal mekanıydı hani... "Gazi Meclis", "Şehit Meclis" mi oldu?
Meclis'ten geçen anayasa değişikliği için "ne şehittir ne gazi" sözü tartışılabilir ama TBMM'nin gaziliği tartışılmaz bir gerçektir.
Yapılan değişiklik devleti hükümetsiz bırakmaktadır. Bakan adını taşıyan kişiler, şimdiye kadar olduğu gibi, siyasal niteliğe sahip olmayacaklardır. Bunlar sandıktan değil, cumhurbaşkanının uygun gördüğü herhangi bir kaynaktan doğrudan onun göreve atamasıyla koltuğa kavuşacak ve görevden almasıyla koltuktan düşeceklerdir. Bunlar, görevlendirildikleri alanlarda 3 milyonu aşan kamu görevlisiyle 21 bakanlık ve bağlı kuruluşlarını, 81 il ve 912 ilçeyi, hatta 18 bin köy ile 32 bin mahalle muhtarlığını doğrudan cumhurbaşkanına taşıyan aktarma kayışlarından ibaret koltuklar haline getirilmişlerdir.
Şimdiye kadar bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kararnamelerle düzenlenen konuların hepsi, bundan böyle cumhurbaşkanı kararnameleriyle düzenlenecektir. İkisi arasındaki önemli fark, Bakanlar Kurulu kararnamelerinin "yasaya uygunluk" zorunluluğu varken cumhurbaşkanı kararnameleri için böyle bir zorunluluk olmamasıdır.
Hükümetsiz yürütme gücü olarak cumhurbaşkanı, TBMM'nin gücüne ortak edilirken aynı anda yargı gücünün de baş belirleyicisi haline getirilmiştir.
Yargı, en tepede Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) eliyle örgütlenir; adaletin amiral gemisidir. Gemideki mürettebat sayısı 13 olup, bunun yarıdan fazlası cumhurbaşkanı tarafından belirlenir; üstelik yargının bağımsızlığına tarafsızlık da eklenmişken. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Adalet yönetiminin en tepesinde görünen denge cumhurbaşkanı lehine bozulmuştur.
Yargı-mahkemeler dünyasının kuruluşunu ve işleyişini gerçekleştirecek olan HSYK, cumhurbaşkanının tekelinde bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Değişiklik projesinde bir başka anahtar konu, üniter devlet yapısını zedeleyecek düzenlemedir;
Nasıl ki ceza hukukunda temel prensip "suçların ve cezaların yasallığı" ise, İdare hukukunda da kanunilik/yasallık ilkesi esastır. Nitekim Anayasa 123. maddesiyle "İdare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir" hükmünü getirmiştir. Değişiklikte bu maddeye dokunulmamakla birlikte 126. maddeye dokunularak yasallık ilkesini ortadan kaldıracak düzenlemelere yer vermiştir. Buna göre idare kararnamelerle düzenlenecektir. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Türkiye'nin idari yapısı şekillendirilebilecektir. Referandum sonucu "evet" çıkarsa bu, ülke bütünlüğünün, üniter yapının örseleneceği anlamına gelebilecektir. Aman dikkat!
Cumhurbaşkanı, cevabı millet verecek dedi.
Millet ne cevap verir bilmem ama bildiğimiz bir şey var, o da politik ikbalin galebe geldiğidir.
Meclis demokrasinin kutsal mekanıydı hani... "Gazi Meclis", "Şehit Meclis" mi oldu?
Meclis'ten geçen anayasa değişikliği için "ne şehittir ne gazi" sözü tartışılabilir ama TBMM'nin gaziliği tartışılmaz bir gerçektir.
Yapılan değişiklik devleti hükümetsiz bırakmaktadır. Bakan adını taşıyan kişiler, şimdiye kadar olduğu gibi, siyasal niteliğe sahip olmayacaklardır. Bunlar sandıktan değil, cumhurbaşkanının uygun gördüğü herhangi bir kaynaktan doğrudan onun göreve atamasıyla koltuğa kavuşacak ve görevden almasıyla koltuktan düşeceklerdir. Bunlar, görevlendirildikleri alanlarda 3 milyonu aşan kamu görevlisiyle 21 bakanlık ve bağlı kuruluşlarını, 81 il ve 912 ilçeyi, hatta 18 bin köy ile 32 bin mahalle muhtarlığını doğrudan cumhurbaşkanına taşıyan aktarma kayışlarından ibaret koltuklar haline getirilmişlerdir.
Şimdiye kadar bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kararnamelerle düzenlenen konuların hepsi, bundan böyle cumhurbaşkanı kararnameleriyle düzenlenecektir. İkisi arasındaki önemli fark, Bakanlar Kurulu kararnamelerinin "yasaya uygunluk" zorunluluğu varken cumhurbaşkanı kararnameleri için böyle bir zorunluluk olmamasıdır.
Hükümetsiz yürütme gücü olarak cumhurbaşkanı, TBMM'nin gücüne ortak edilirken aynı anda yargı gücünün de baş belirleyicisi haline getirilmiştir.
Yargı, en tepede Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) eliyle örgütlenir; adaletin amiral gemisidir. Gemideki mürettebat sayısı 13 olup, bunun yarıdan fazlası cumhurbaşkanı tarafından belirlenir; üstelik yargının bağımsızlığına tarafsızlık da eklenmişken. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Adalet yönetiminin en tepesinde görünen denge cumhurbaşkanı lehine bozulmuştur.
Yargı-mahkemeler dünyasının kuruluşunu ve işleyişini gerçekleştirecek olan HSYK, cumhurbaşkanının tekelinde bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Değişiklik projesinde bir başka anahtar konu, üniter devlet yapısını zedeleyecek düzenlemedir;
Nasıl ki ceza hukukunda temel prensip "suçların ve cezaların yasallığı" ise, İdare hukukunda da kanunilik/yasallık ilkesi esastır. Nitekim Anayasa 123. maddesiyle "İdare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir" hükmünü getirmiştir. Değişiklikte bu maddeye dokunulmamakla birlikte 126. maddeye dokunularak yasallık ilkesini ortadan kaldıracak düzenlemelere yer vermiştir. Buna göre idare kararnamelerle düzenlenecektir. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Türkiye'nin idari yapısı şekillendirilebilecektir. Referandum sonucu "evet" çıkarsa bu, ülke bütünlüğünün, üniter yapının örseleneceği anlamına gelebilecektir. Aman dikkat!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023