Aziz Türk milleti!
Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesinde bugün sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, gerek içeriden ve dışarıdan görülmemiş bir taarruz söz konusudur!
Herkesi aptal ve sersem zanneden kimi sözde devlet adamları; ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve milletimizin kadim birlikteliği ile derin ve sarsılmaz muhabbetine halel getirmek istemektedir.
Son yıllarda artan bir dozda devam ettirilen ve adına da kafalarına göre uydurdukları "barış süreci" terörsüz Türkiye" gibi masal vari yaklaşımlarla yüce milletimize dikte etmeye ve boyun eğdirmeye çalıştıkları illetin adı; tam olarak SEVR'dir.
Sen kim oluyorsun da, Atatürk'ün Türk gençlerine ve Türk milletine emaneti olan laik Türkiye Cumhuriyetinin temellerine dinamit koyuyorsun?
Birisi Türkiye'de, diğeri Erbil'de, bilumum kiralık akıl sahibi hazirun zevat sürüsü de ekran ekran gezerek, adeta zehir saçıyorlar.
16 milyon emekli, 9 milyon da asgari ücretlinin sorunu bitmiş oh ne ala!
Memleketin ve içerisinde yaşayan 85 milyon insanın en temel gündemi ekonomi ve iş-aş olurken, iktidar ve muhalefetin tek gündemi nasıl olurda bebek katili alçak herif, Öcalan üzerinden yürütülen sözde barış süreci olabilir?
Bütün siyaset aklını yitirmiş gibi!
Her sıkıştığımızda sığındığımız olan Atatürk diyor ki;
"Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir."
Yani burada Atatürk en kıymet verdiği Meclis konusunda bile gelecek kuşakları ikaz etme gereği duymuş.
Ne diyor kimi akılsız zevat, "Anayasa 42 ve 66. Maddeler değişmelidir."
Bu devlet senin babanın çiftliği mi ki değişip değişmeyeceğine sen veya aynı akla sahip olanlar buna karar vermiş olsun?
Sen orada vekilsin beyefendi!
Asil olan Türk milletidir ve bu devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Bu had bilmezliktir Allah aşkına!
Artık bu zıvanadan çıkmış SEVR sevicilerine, okkalı bir Cumhuriyet tokadı yapıştırmanın çoktan zamanı gelmiştir.
Bu tokadı millet adına ve yararına vuracak merci, elbette ki Anayasa'dır.
Hangi maddeleriyle;
ANAYASA MADDE 42:
Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.
Bu madde ve içerdiği harika bütünlükçü yaklaşımdan kim neden rahatsız olur biliyor musunuz?
Gaflette olanlar bile rahatsız olamaz bu kadarını yazabilirim!
Bir diğer karın ağrıları ise 66. Madde.
ANAYASA MADDE 66:
"Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Anayasa Mahkememizin verdiği kararlarda da Türklük, vatandaşlık bağı ile tanımlanmıştır.
Biz Türk milleti olarak, Sibirya'nın yukarılarından inerek hep birlikte bu topraklara gelmiş ve yerleşmiş, aynı kökenden ve kültürden beslenmiş insanlarız.
Türk adı bir ırkı veya etnisiteyi değil, aynı inancı ve kültürü yaşayanların kolektif olarak sahip oldukları çok geniş bir tanımı ifade eder.
Bu süreci yürüten bir parti var ki, DEM bu dem!
Cumhuriyetin tüm imkan ve fırsat eşitliğinden yararlanmış olduğun halde bu ülkede siyaset yapacaksın ve fakat Atatürk ve Cumhuriyet'le daima derinden bir sorun yaşayacaksın!
Ağa babalarınız Atlantik'in ötesinde oturmuş purosundan keyifli keyifli dumanlar çıkartırken, sizleri sadece Türkiye'de yürüttükleri BOP planlarına uygun birer aparat olarak gördüklerini anladığınızda, çoktan iş işten geçmiş olacak.
Bunun en çarpıcı örneği ise, Robert Kenedy olayıdır.
Ayrıca Anayasa'nın 68. maddesi 4. Fıkrası der ki;
"Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez."
Anayasa 68'in 4.fıkrasına göre zaten DEM ve HÜDA-PAR gibi partilerin çoktan kapatılması ve yerine aynı niyetlerle kurulacak partilere, asla izin verilmemesi gerekirdi.
Ve sürecin sembolik ismi Öcalan'ı yakından ilgilendiren bir madde.
TCK 309:
Bu maddede aynen ve açıkça şöyle deniliyor:
"Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar."
Burada sadece devlete karşı suç işlenmemiştir.
50 bin insanın şehit edilmesi söz konusudur.
Gidin sorun bakalım Trabzon'lu Eren Bülbül'ün annesi bu sürece razı mı?
Sonuç:
Ey benim her duyduğuna inanan canım kanım milletim!
PKK ve onun üst çatı yapılanması olan KCK ve onun da aşağıya doğru uzanan tüm kılcal damarlarına kanı pompalayan yer, ABD ve İsrail'dir.
Suriye'nin Kuzeyinde yer alan uydu yapının adına; PYD-YPG-SDG ve aklınıza ne geliyorsa işte o.
Bunların da ağzına bal çalan merkezi irade ve otorite, yine ABD ve İsrail'dir.
Bütün bunlar yapılırken, 1960'lardan bu tarafa Türkiye'de kurulmuş olan NATO üslerinin aktif bir şekilde kullanıldığını, asla unutmayınız!
Çözüm; Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerinin izini takip etmek ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ki "Tam bağımsızlık" fabrika ayarlarına geri dönmektir.
Burada geri dönmek ifadesi, aslında çağlar ötesine ve çağdaş uygarlığa yolculuk yapılması anlamında kullanılmıştır.
Lütfen çok okuyunuz ve önyargılarınızdan arınınız!
Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesinde bugün sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, gerek içeriden ve dışarıdan görülmemiş bir taarruz söz konusudur!
Herkesi aptal ve sersem zanneden kimi sözde devlet adamları; ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve milletimizin kadim birlikteliği ile derin ve sarsılmaz muhabbetine halel getirmek istemektedir.
Son yıllarda artan bir dozda devam ettirilen ve adına da kafalarına göre uydurdukları "barış süreci" terörsüz Türkiye" gibi masal vari yaklaşımlarla yüce milletimize dikte etmeye ve boyun eğdirmeye çalıştıkları illetin adı; tam olarak SEVR'dir.
Sen kim oluyorsun da, Atatürk'ün Türk gençlerine ve Türk milletine emaneti olan laik Türkiye Cumhuriyetinin temellerine dinamit koyuyorsun?
Birisi Türkiye'de, diğeri Erbil'de, bilumum kiralık akıl sahibi hazirun zevat sürüsü de ekran ekran gezerek, adeta zehir saçıyorlar.
16 milyon emekli, 9 milyon da asgari ücretlinin sorunu bitmiş oh ne ala!
Memleketin ve içerisinde yaşayan 85 milyon insanın en temel gündemi ekonomi ve iş-aş olurken, iktidar ve muhalefetin tek gündemi nasıl olurda bebek katili alçak herif, Öcalan üzerinden yürütülen sözde barış süreci olabilir?
Bütün siyaset aklını yitirmiş gibi!
Her sıkıştığımızda sığındığımız olan Atatürk diyor ki;
"Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir."
Yani burada Atatürk en kıymet verdiği Meclis konusunda bile gelecek kuşakları ikaz etme gereği duymuş.
Ne diyor kimi akılsız zevat, "Anayasa 42 ve 66. Maddeler değişmelidir."
Bu devlet senin babanın çiftliği mi ki değişip değişmeyeceğine sen veya aynı akla sahip olanlar buna karar vermiş olsun?
Sen orada vekilsin beyefendi!
Asil olan Türk milletidir ve bu devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Bu had bilmezliktir Allah aşkına!
Artık bu zıvanadan çıkmış SEVR sevicilerine, okkalı bir Cumhuriyet tokadı yapıştırmanın çoktan zamanı gelmiştir.
Bu tokadı millet adına ve yararına vuracak merci, elbette ki Anayasa'dır.
Hangi maddeleriyle;
ANAYASA MADDE 42:
Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.
Bu madde ve içerdiği harika bütünlükçü yaklaşımdan kim neden rahatsız olur biliyor musunuz?
Gaflette olanlar bile rahatsız olamaz bu kadarını yazabilirim!
Bir diğer karın ağrıları ise 66. Madde.
ANAYASA MADDE 66:
"Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Anayasa Mahkememizin verdiği kararlarda da Türklük, vatandaşlık bağı ile tanımlanmıştır.
Biz Türk milleti olarak, Sibirya'nın yukarılarından inerek hep birlikte bu topraklara gelmiş ve yerleşmiş, aynı kökenden ve kültürden beslenmiş insanlarız.
Türk adı bir ırkı veya etnisiteyi değil, aynı inancı ve kültürü yaşayanların kolektif olarak sahip oldukları çok geniş bir tanımı ifade eder.
Bu süreci yürüten bir parti var ki, DEM bu dem!
Cumhuriyetin tüm imkan ve fırsat eşitliğinden yararlanmış olduğun halde bu ülkede siyaset yapacaksın ve fakat Atatürk ve Cumhuriyet'le daima derinden bir sorun yaşayacaksın!
Ağa babalarınız Atlantik'in ötesinde oturmuş purosundan keyifli keyifli dumanlar çıkartırken, sizleri sadece Türkiye'de yürüttükleri BOP planlarına uygun birer aparat olarak gördüklerini anladığınızda, çoktan iş işten geçmiş olacak.
Bunun en çarpıcı örneği ise, Robert Kenedy olayıdır.
Ayrıca Anayasa'nın 68. maddesi 4. Fıkrası der ki;
"Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez."
Anayasa 68'in 4.fıkrasına göre zaten DEM ve HÜDA-PAR gibi partilerin çoktan kapatılması ve yerine aynı niyetlerle kurulacak partilere, asla izin verilmemesi gerekirdi.
Ve sürecin sembolik ismi Öcalan'ı yakından ilgilendiren bir madde.
TCK 309:
Bu maddede aynen ve açıkça şöyle deniliyor:
"Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar."
Burada sadece devlete karşı suç işlenmemiştir.
50 bin insanın şehit edilmesi söz konusudur.
Gidin sorun bakalım Trabzon'lu Eren Bülbül'ün annesi bu sürece razı mı?
Sonuç:
Ey benim her duyduğuna inanan canım kanım milletim!
PKK ve onun üst çatı yapılanması olan KCK ve onun da aşağıya doğru uzanan tüm kılcal damarlarına kanı pompalayan yer, ABD ve İsrail'dir.
Suriye'nin Kuzeyinde yer alan uydu yapının adına; PYD-YPG-SDG ve aklınıza ne geliyorsa işte o.
Bunların da ağzına bal çalan merkezi irade ve otorite, yine ABD ve İsrail'dir.
Bütün bunlar yapılırken, 1960'lardan bu tarafa Türkiye'de kurulmuş olan NATO üslerinin aktif bir şekilde kullanıldığını, asla unutmayınız!
Çözüm; Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerinin izini takip etmek ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ki "Tam bağımsızlık" fabrika ayarlarına geri dönmektir.
Burada geri dönmek ifadesi, aslında çağlar ötesine ve çağdaş uygarlığa yolculuk yapılması anlamında kullanılmıştır.
Lütfen çok okuyunuz ve önyargılarınızdan arınınız!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Unutmayın beyler, bu devleti Atatürk kurdu! / 10.03.2025
- Siyaset meleklerin cinsiyetini tartışıyor! / 09.03.2025
- Tebrikler Öcalan! / 04.03.2025
- ‘Türk’ ne demektir? / 03.03.2025
- Yıldızların sunduğu sonsuz kaynak / 01.03.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025
- MHP’den 100 yılın çözüm önerisi! / 26.02.2025
- ‘Yüzde 50 birleşmeli’ / 25.02.2025
- Demokrasi yoksa sen de yok olursun! / 21.02.2025
- Siyaset meleklerin cinsiyetini tartışıyor! / 09.03.2025
- Tebrikler Öcalan! / 04.03.2025
- ‘Türk’ ne demektir? / 03.03.2025
- Yıldızların sunduğu sonsuz kaynak / 01.03.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025
- MHP’den 100 yılın çözüm önerisi! / 26.02.2025
- ‘Yüzde 50 birleşmeli’ / 25.02.2025
- Demokrasi yoksa sen de yok olursun! / 21.02.2025