Hiçbir değer ölçün olmaz ve her şeyi bir tesadüf eseri olarak izah etmeye kalkarsan, o zaman varacağın nihai kanaat şu olur:
"Kaynaklar sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır."
Bu akıl dışı zorlama yorumun bugün dünyayı şekillendiren kapitalist sistemin temellerini oluşturduğunu, sanırım bilmeyen yoktur.
İlmi değerler manzumesinden ve mutlak bir ölçüden yoksun olan bilim ve akıl dışı bu saçma görüşün sahipleri, insanlık adına en büyük cinayeti işlemektedirler.
Oysa insanoğlu, gözüyle göremediği ve fakat varlığı ilmen inkar edilemeyen, sonsuz bir kaynağa sahiptir.
Bu sonsuz ve sınırsız kaynağa sadece tek bir örnek olarak, yeryüzünde bulunan kum taneciklerinden bile daha fazla olduğu bilinen yıldızlardır.
Yıldızların dünyamıza ve insanoğluna ne gibi bir faydası olabilir ki diye merak edenlerin dikkatine sunmak istediğim, bilimsel ama hiç de sıkıcı olmayan bir makaleyi; hiçbir faydası olmayan dedikodu haberlerden uzak durmak isteyenler için sunmak istedim.
Yıldızların varlığı bizim dünyamızı ve yaşamımızı gerçek manada nasıl ilgilendiriyor.
Mesela, yıldızların içinde oluşan elementlerin, vücudumuzun tüm gereksinimlerini karşıladığını biliyor muydunuz?
Örneğin iyot olmadan sağlıklı bir yaşam süremeyeceğimizi. İşte bahsedilen bu elementse, yıldızların içinde üretilememektedir.
1054 yılında Çin ve Japon kayıtlarına alınan Yengeç Bulutsusu bir süpernova neticesi oluşmuş olup, bize uzaklığının 7000 ışık yılı olmasına rağmen haftalarca Venüs'ten daha parlak görünmüş ve yaklaşık iki yıl boyunca da gözle rahat görünen parlaklığa sahip olmuştur.
İşte bu koşullar yalnızca süpernova patlaması denen çok güçlü patlamalar sırasında ortaya çıkabilmektedir.
Yıldızlar süpernova olarak patladıklarında, o kadar yoğun bir şekilde nötron bombardımanına uğrarlar ki, kendilerini dengeleyecek fırsatı bile bulamazlar.
Çok büyük kütleli yıldızların patlamasıyla oluşan süpernovalarda, atom çekirdekleri nötronlar tarafından çok yoğun bir şekilde bombardımana tutulur.
Bu sırada, nötron yoğunluğu santimetreküp başına yüz milyar kere trilyona çıkar.
Bu süreç sırasında ortaya çıkan enerji, süpernovanın parlaklığını korumasına, hatta bir süre daha artırmasına neden olur.
Bunların sonucunda ortaya, gümüş, altın ve platin gibi fazlaca değer verdiğimiz elementlerle birlikte, vücudumuzda önemli işlevleri olan elementler ve yukarıda sözünü ettiğimiz iyot da ortaya çıkar.
Ayrıca, bu süreç sonunda, vücudumuz için önemli olan daha birçok hafif element de oluşmuş olur.
Mesela kalsiyum, magnezyum, silisyum, kükürt ve titanyum bunlardan bazılarıdır.
Örneğin, sağlıklı bir bağışıklık sistemi için gerekli olan selenyum elementi de yine süpernovalarda oluşmaktadır.
Canlılar için vazgeçilmez bir element olan demir, süpernovalar sırasında uzaya belli ölçüde saçılmaktadır.
Demir elementi kan hücrelerinde bulunan hemoglobin molekülünün yapısını oluşturmaktadır.
Böylelikle de, kan hücrelerinde oksijenin taşınması mümkün olmaktadır.
Güneş benzeri yıldızların ürünü olan beyaz cücelerin, Güneş Sistemi'ndeki demirin ana kaynağı olduğu tahmin edilmektedir.
Şimdi siz söyleyin…
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Milli Ekonomi Modeli tezinde ilmi olarak ispat ettiği gibi, kaynaklar sonsuz ve sınırsız mıdır, yoksa burnunun ucunu bile göremeyecek kadar zavallı olanların dediği gibi, kaynaklar sınırlı ve insan ihtiyaçları sınırsız mıdır?
Bir yanda bu hakikati inkâr edip cehaletin zifiri karanlığında yol bulmaya çalışanlar, diğer yanda ise eşyanın hakikatini kavramış ve tez sahibi olan Atatürk âşıkları.
Hangi tarafta olmak istersiniz?
"Kaynaklar sınırlı, insan ihtiyaçları sınırsızdır."
Bu akıl dışı zorlama yorumun bugün dünyayı şekillendiren kapitalist sistemin temellerini oluşturduğunu, sanırım bilmeyen yoktur.
İlmi değerler manzumesinden ve mutlak bir ölçüden yoksun olan bilim ve akıl dışı bu saçma görüşün sahipleri, insanlık adına en büyük cinayeti işlemektedirler.
Oysa insanoğlu, gözüyle göremediği ve fakat varlığı ilmen inkar edilemeyen, sonsuz bir kaynağa sahiptir.
Bu sonsuz ve sınırsız kaynağa sadece tek bir örnek olarak, yeryüzünde bulunan kum taneciklerinden bile daha fazla olduğu bilinen yıldızlardır.
Yıldızların dünyamıza ve insanoğluna ne gibi bir faydası olabilir ki diye merak edenlerin dikkatine sunmak istediğim, bilimsel ama hiç de sıkıcı olmayan bir makaleyi; hiçbir faydası olmayan dedikodu haberlerden uzak durmak isteyenler için sunmak istedim.
Yıldızların varlığı bizim dünyamızı ve yaşamımızı gerçek manada nasıl ilgilendiriyor.
Mesela, yıldızların içinde oluşan elementlerin, vücudumuzun tüm gereksinimlerini karşıladığını biliyor muydunuz?
Örneğin iyot olmadan sağlıklı bir yaşam süremeyeceğimizi. İşte bahsedilen bu elementse, yıldızların içinde üretilememektedir.
1054 yılında Çin ve Japon kayıtlarına alınan Yengeç Bulutsusu bir süpernova neticesi oluşmuş olup, bize uzaklığının 7000 ışık yılı olmasına rağmen haftalarca Venüs'ten daha parlak görünmüş ve yaklaşık iki yıl boyunca da gözle rahat görünen parlaklığa sahip olmuştur.
İşte bu koşullar yalnızca süpernova patlaması denen çok güçlü patlamalar sırasında ortaya çıkabilmektedir.
Yıldızlar süpernova olarak patladıklarında, o kadar yoğun bir şekilde nötron bombardımanına uğrarlar ki, kendilerini dengeleyecek fırsatı bile bulamazlar.
Çok büyük kütleli yıldızların patlamasıyla oluşan süpernovalarda, atom çekirdekleri nötronlar tarafından çok yoğun bir şekilde bombardımana tutulur.
Bu sırada, nötron yoğunluğu santimetreküp başına yüz milyar kere trilyona çıkar.
Bu süreç sırasında ortaya çıkan enerji, süpernovanın parlaklığını korumasına, hatta bir süre daha artırmasına neden olur.
Bunların sonucunda ortaya, gümüş, altın ve platin gibi fazlaca değer verdiğimiz elementlerle birlikte, vücudumuzda önemli işlevleri olan elementler ve yukarıda sözünü ettiğimiz iyot da ortaya çıkar.
Ayrıca, bu süreç sonunda, vücudumuz için önemli olan daha birçok hafif element de oluşmuş olur.
Mesela kalsiyum, magnezyum, silisyum, kükürt ve titanyum bunlardan bazılarıdır.
Örneğin, sağlıklı bir bağışıklık sistemi için gerekli olan selenyum elementi de yine süpernovalarda oluşmaktadır.
Canlılar için vazgeçilmez bir element olan demir, süpernovalar sırasında uzaya belli ölçüde saçılmaktadır.
Demir elementi kan hücrelerinde bulunan hemoglobin molekülünün yapısını oluşturmaktadır.
Böylelikle de, kan hücrelerinde oksijenin taşınması mümkün olmaktadır.
Güneş benzeri yıldızların ürünü olan beyaz cücelerin, Güneş Sistemi'ndeki demirin ana kaynağı olduğu tahmin edilmektedir.
Şimdi siz söyleyin…
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Milli Ekonomi Modeli tezinde ilmi olarak ispat ettiği gibi, kaynaklar sonsuz ve sınırsız mıdır, yoksa burnunun ucunu bile göremeyecek kadar zavallı olanların dediği gibi, kaynaklar sınırlı ve insan ihtiyaçları sınırsız mıdır?
Bir yanda bu hakikati inkâr edip cehaletin zifiri karanlığında yol bulmaya çalışanlar, diğer yanda ise eşyanın hakikatini kavramış ve tez sahibi olan Atatürk âşıkları.
Hangi tarafta olmak istersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Yıldızların sunduğu sonsuz kaynak / 01.03.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025
- MHP’den 100 yılın çözüm önerisi! / 26.02.2025
- ‘Yüzde 50 birleşmeli’ / 25.02.2025
- Demokrasi yoksa sen de yok olursun! / 21.02.2025
- Alın size “dindar” nesil! / 20.02.2025
- Atatürk’e kim dil uzatırsa haindir! / 19.02.2025
- ‘İfadeye yalnız gittiğim günü unutmayacağım!’ / 18.02.2025
- SWIFT’e karşı SPFS ve ‘MEM’ / 17.02.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025
- MHP’den 100 yılın çözüm önerisi! / 26.02.2025
- ‘Yüzde 50 birleşmeli’ / 25.02.2025
- Demokrasi yoksa sen de yok olursun! / 21.02.2025
- Alın size “dindar” nesil! / 20.02.2025
- Atatürk’e kim dil uzatırsa haindir! / 19.02.2025
- ‘İfadeye yalnız gittiğim günü unutmayacağım!’ / 18.02.2025
- SWIFT’e karşı SPFS ve ‘MEM’ / 17.02.2025