Suriye'nin birçok yerinde radikal terör örgütlerinin varlığı sonlandırılınca, bütün gözler İdlib'e çevrildi.
İdlib, Astana süreci kapsamında Türkiye'nin garantörü olduğu çatışmasızlık bölgesi?
Ama Türkiye'yle beraber hareket eden muhalifler dışında hem Türkiye, hem Suriye hem de Rusya'yı tehdit eden Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), El Kaide bağlantılı El Nusra gibi IŞİDvari terör örgütlerinin onbinlerce militanı burada bulunuyor.
Anlayacağınız tam bir karmaşa hakim İdlib'de?
Rusya, buradan kendisine İHA saldırıları olduğu için, Suriye ise burayı bir an önce terörden arındırıp toprak bütünlüğünü sağlamak için İdlib'e operasyon yapmak istiyor.
ABD ise, Suriye'nin tamamında Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) gerçekleştiremeyince, Doğu Guta gibi bahaneler de ortadan kalkınca, Fransa, İngiltere ve İsrail gibi proje ortaklarıyla İdlib üzerinden bir takım bahaneler üreterek taciz saldırıları yapmanın derdinde? Daha önce Han Şeyhun ve de Doğu Guta'da gerçekleştirdiği kimyasal provokasyonlarla Suriye'ye hava saldırıları düzenlemişti şimdi bir yenisini İdlib üzerinden gerçekleştirmenin planlarını yapıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı bu konuda bir açıklama yaptı ve bazı istihbarat bilgilerini basına aktardı. Bakanlık Sözcüsü İgor Konaşenkov, olası bir operasyonun gündemde olduğu İdlib'deki militanların, sivillere 'kimyasal silahla saldırıp' hükümeti suçlama hazırlığında olduğunu açıkladı. Ve şu bilgileri paylaştı:
"İdlib'deki Cisr el Şuğur'da 'kimyasal saldırı' düzenlemek için Tahrir el Şam (eski adıyla El Nusra) militanları klorin dolu 8 tankeri, Cisr el Şuğur'un yalnızca birkaç kilometre uzağındaki bir köye konuşlandırdı."
"Özel bir İngiliz askeri şirketi olan Olive'in rehberliğinde, zehirli maddeleri kullanabilmek için eğitilen bir grup militan da İdlib'e vardı."
"Militanlar, Beyaz Miğferler'in kıyafetlerini giyip kimyasal saldırı kurbanlarını kurtarma mizanseni yapmakla görevlendirildi."
"ABD, 56 kruz füzesi taşıyan USS The Sullivans destroyerini Basra Körfezi'ne, B-1B savaş uçağını da Katar'daki askeri üsse konuşlandırdı."
"İngiliz özel kuvvetlerinin aktif rol aldığı bu provokasyon, ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriye hükümeti ve ekonomi tesislerine füze saldırısı düzenlemesi için diğer bir bahane olarak kullanılacak."
"ABD, İngiltere ve Fransa'da üst düzey isimlerin, Suriye hükümetinin kimyasal saldırı düzenlemesi halinde yanıt vereceklerini söyledikleri temelsiz açıklamaları da saldırı hazırlığınının bir parçası?"
Evet, Rusya Savunma Bakanlığı'nın delillerini de ortaya koyarak deşifre ettiği bu provokasyon ve saldırı hazırlığı da Türkiye'nin garantörü olduğu çatışmasızlık bölgesi İdlib üzerinden planlanıyor.
ABD'den gelen açıklamalar böyle bir hazırlığın sinyallerini veriyor.
ABD Başkanı Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, yine kimyasal silah uyarısı yaptı ve Suriye'yi ABD'nin 'güçlü bir yanıt vereceği' konusunda uyardı.
Lübnanlı Suriye uzmanı Nidal Sabi, ABD ve müttefiklerinin İdlib'de kimyasal silah provokasyonu yaratarak Suriye'nin tüm kuzeyini uçuşa kapatmak için kullanmak istediğini belirtti, militanların suç ortakları olan Beyaz Miğferler'in bu provokasyon için hazırlıklar yaptığını kaydetti.
Bütün bu gelişmeler İdlib konusunda Türkiye'yi zor bir sürecin beklediğini gösteriyor.
Gözler İdlib'e çevrilip, Suriye gündemi buraya odaklanınca, Türkiye Moskova'ya üst düzey bir heyet gönderdi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan? Çavuşoğlu'nun "Rusya bizim için stratejik bir ortaktır" vurgusunu yaptığı ziyaretin ana gündem maddesi İdlib'di.
Türkiye çatışmasızlığın devam etmesini isterken, Rusya ise buradaki terör sorununun bir an önce bitmesini talep ediyor. Bu noktada görüşmelerin devam edeceği vurgulandı.
Ama ABD ve ortaklarının provokasyonu devreye girerse, Türkiye bu konuda çok ciddi bir yol ayrımına gelecek ve acil bir karar vermesi gerekecek.
Ya kendisine ekonomik, siyasi her türlü darbe girişiminin arkasında olan ABD ile beraber hareket edip, Astana sürecini sonlandıracak, bir darbe de buradan yiyecek, ya da Rusya ve Suriye ile ortaklaşa bir operasyonun içine dahil olarak bölgenin terörden temizlenmesine yardımcı olacak.
HTŞ ve El Nusra terör örgütlerinin İdlib'de varlığı devam ettikçe, İdlib üzerinden ABD'nin provokasyon ihtimalleri olduğu müddetçe "çatışmasızlık" formulünün devamı zor görünüyor. Türkiye'nin "PYD" ve "sivil" hassasiyeti dikkate alınarak bir terörle mücadele formulü acilen bulunması gerekmektedir.
Yaşanan bütün bu "bıçak sırtı" gelişmeler Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın haklılığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Sayın Baş yıllardır ifade etmektedir ki, "Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz" ve de "Bölgesel sorunları bölge ülkeleri ile masaya oturarak çözmeliyiz."
O zaman göreceğiz ki, ne İdlib sorunu kalmış, ne terör, ne de mülteci sorunu?
İdlib, Astana süreci kapsamında Türkiye'nin garantörü olduğu çatışmasızlık bölgesi?
Ama Türkiye'yle beraber hareket eden muhalifler dışında hem Türkiye, hem Suriye hem de Rusya'yı tehdit eden Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), El Kaide bağlantılı El Nusra gibi IŞİDvari terör örgütlerinin onbinlerce militanı burada bulunuyor.
Anlayacağınız tam bir karmaşa hakim İdlib'de?
Rusya, buradan kendisine İHA saldırıları olduğu için, Suriye ise burayı bir an önce terörden arındırıp toprak bütünlüğünü sağlamak için İdlib'e operasyon yapmak istiyor.
ABD ise, Suriye'nin tamamında Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) gerçekleştiremeyince, Doğu Guta gibi bahaneler de ortadan kalkınca, Fransa, İngiltere ve İsrail gibi proje ortaklarıyla İdlib üzerinden bir takım bahaneler üreterek taciz saldırıları yapmanın derdinde? Daha önce Han Şeyhun ve de Doğu Guta'da gerçekleştirdiği kimyasal provokasyonlarla Suriye'ye hava saldırıları düzenlemişti şimdi bir yenisini İdlib üzerinden gerçekleştirmenin planlarını yapıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı bu konuda bir açıklama yaptı ve bazı istihbarat bilgilerini basına aktardı. Bakanlık Sözcüsü İgor Konaşenkov, olası bir operasyonun gündemde olduğu İdlib'deki militanların, sivillere 'kimyasal silahla saldırıp' hükümeti suçlama hazırlığında olduğunu açıkladı. Ve şu bilgileri paylaştı:
"İdlib'deki Cisr el Şuğur'da 'kimyasal saldırı' düzenlemek için Tahrir el Şam (eski adıyla El Nusra) militanları klorin dolu 8 tankeri, Cisr el Şuğur'un yalnızca birkaç kilometre uzağındaki bir köye konuşlandırdı."
"Özel bir İngiliz askeri şirketi olan Olive'in rehberliğinde, zehirli maddeleri kullanabilmek için eğitilen bir grup militan da İdlib'e vardı."
"Militanlar, Beyaz Miğferler'in kıyafetlerini giyip kimyasal saldırı kurbanlarını kurtarma mizanseni yapmakla görevlendirildi."
"ABD, 56 kruz füzesi taşıyan USS The Sullivans destroyerini Basra Körfezi'ne, B-1B savaş uçağını da Katar'daki askeri üsse konuşlandırdı."
"İngiliz özel kuvvetlerinin aktif rol aldığı bu provokasyon, ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriye hükümeti ve ekonomi tesislerine füze saldırısı düzenlemesi için diğer bir bahane olarak kullanılacak."
"ABD, İngiltere ve Fransa'da üst düzey isimlerin, Suriye hükümetinin kimyasal saldırı düzenlemesi halinde yanıt vereceklerini söyledikleri temelsiz açıklamaları da saldırı hazırlığınının bir parçası?"
Evet, Rusya Savunma Bakanlığı'nın delillerini de ortaya koyarak deşifre ettiği bu provokasyon ve saldırı hazırlığı da Türkiye'nin garantörü olduğu çatışmasızlık bölgesi İdlib üzerinden planlanıyor.
ABD'den gelen açıklamalar böyle bir hazırlığın sinyallerini veriyor.
ABD Başkanı Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, yine kimyasal silah uyarısı yaptı ve Suriye'yi ABD'nin 'güçlü bir yanıt vereceği' konusunda uyardı.
Lübnanlı Suriye uzmanı Nidal Sabi, ABD ve müttefiklerinin İdlib'de kimyasal silah provokasyonu yaratarak Suriye'nin tüm kuzeyini uçuşa kapatmak için kullanmak istediğini belirtti, militanların suç ortakları olan Beyaz Miğferler'in bu provokasyon için hazırlıklar yaptığını kaydetti.
Bütün bu gelişmeler İdlib konusunda Türkiye'yi zor bir sürecin beklediğini gösteriyor.
Gözler İdlib'e çevrilip, Suriye gündemi buraya odaklanınca, Türkiye Moskova'ya üst düzey bir heyet gönderdi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan? Çavuşoğlu'nun "Rusya bizim için stratejik bir ortaktır" vurgusunu yaptığı ziyaretin ana gündem maddesi İdlib'di.
Türkiye çatışmasızlığın devam etmesini isterken, Rusya ise buradaki terör sorununun bir an önce bitmesini talep ediyor. Bu noktada görüşmelerin devam edeceği vurgulandı.
Ama ABD ve ortaklarının provokasyonu devreye girerse, Türkiye bu konuda çok ciddi bir yol ayrımına gelecek ve acil bir karar vermesi gerekecek.
Ya kendisine ekonomik, siyasi her türlü darbe girişiminin arkasında olan ABD ile beraber hareket edip, Astana sürecini sonlandıracak, bir darbe de buradan yiyecek, ya da Rusya ve Suriye ile ortaklaşa bir operasyonun içine dahil olarak bölgenin terörden temizlenmesine yardımcı olacak.
HTŞ ve El Nusra terör örgütlerinin İdlib'de varlığı devam ettikçe, İdlib üzerinden ABD'nin provokasyon ihtimalleri olduğu müddetçe "çatışmasızlık" formulünün devamı zor görünüyor. Türkiye'nin "PYD" ve "sivil" hassasiyeti dikkate alınarak bir terörle mücadele formulü acilen bulunması gerekmektedir.
Yaşanan bütün bu "bıçak sırtı" gelişmeler Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın haklılığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Sayın Baş yıllardır ifade etmektedir ki, "Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz" ve de "Bölgesel sorunları bölge ülkeleri ile masaya oturarak çözmeliyiz."
O zaman göreceğiz ki, ne İdlib sorunu kalmış, ne terör, ne de mülteci sorunu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025