Siyasetin insafı ile hâkimin vicdanı arasında kıstırılmış yargı!..Zirve sarhoşu siyasal iktidarın kargayı bülbül diye satan politikası, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üzerinden yargıyı ele geçirme hedefine yürümektedir.Göstermelik yargı ve demokrasi paketleriyle, ulûfe dağıtırcasına, vitrine koyduğu mallar himmet demokrasisinin ürünleri olmaktan öteye geçemiyor. Oysa, kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya yardım ede!Ergenekon ve Balyoz davaları, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları yargının meydan muharebesine dönmüştür (döndürülmüştür).Siyasal iktidarın amacı belli; hukukun üstünlüğü yerine kendi gücünü koyarak, hukuka olan güveni aşındırmak, giderek yok etmektir.Anlaşılıyor ki, kalmamış bu iktidarda insaf denilen nesne."Yeter! Söz Milletin" demeden önce, son söz yargıcın, hâkimlerin, diyelim mi? El cevap: Diyelim! Desek de demesek de, işin doğrusu bu? Son söz benim olsun, kalkışmasında bulunan AKP Hükûmeti ve yâranının telâşı da bundandır; son sözü yargıya bırakmamak, neme lâzım ortada bunca yolsuzluk, yiyicilik suçlamaları, soruşturmaları varken!Son söz yargıçların dedik de, nasıl yargıçların?Hukuk kabadayısı iktidara karşı, yargının onurunu koruyacak, bulundukları kürsünün arkasındaki "Adalet Mülkün Temelidir" yazısının hakkını vererek hayata geçirecek olan, yargıçlarındır son söz.Yargıçların tarafsızlığı, adalete erişimin, dürüst yargılamanın olmazsa olmazıdır, gerekliden de öte zorunlu koşuludur. Tarafsızlık, yasalardan önce, yargıcın zihninde olmalıdır. Tarafsızlık, mahkemenin yargılama sürecinde uyguladığı usûl ve davranış yönünden davanın tarafları ve halk nezdinde hukuka güven duygusu oluşturur. Yargıçların tarafsız olmadıkları hususunda kuşkular varsa öncelikle iş yargıçlara düşer. Bu durumda yargıç davadan çekinir, davayı görmekte direnmez. Davaya bakmaktan çekinme yargılama/usûl hukukunda bir yoldur. Haklı bir neden yoksa çekinmeyebilir.Ancak garip durumlar da olmuyor değil, Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılmış; lağvedilmiş mahkemenin Yargıcı diyor ki, "mahkemeyi yasama organı kaldıramaz, bu Anayasa'ya aykırıdır!" Bize göre, Özel Yetkili Mahkemeler yargının bünyesine uymaz, adalete erişimin yolundaki bir pürüzdür. Bu böyle olmakla birlikte biz yine de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (özel yetkili ceza mahkemesidir) Reisi'nin itirazına bakalım: Anayasa'nın 159. maddesine göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet Bakanı'nın teklifi üzerine mahkemenin kapatılmasına karar verebilir. Adalet Bakanı da, anayasaya aykırılık yoktur, diyor.Olayı şöyle yorumlayabiliriz; Anayasa'nın 142. maddesine göre mahkemeler kanunla kurulur. Kaldırılması konusunda hüküm bulunmuyorsa da bu maddede, yukarıda değindiğimiz 159. madde hükmüne göre HSYK mahkemenin kaldırılmasına karar vermede yetkilidir.Anayasa'nın düzenlemesinde mahkemeler kanunla kurulur(madde:142), Adalet Bakanı'nın teklifi üzerine HSYK kararı ile kaldırılabilir.Şu durumda Özel Yetkili Mahkemelere karşı olmamıza rağmen,13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın itirazı haklı görünmektedir, şekil olarak.Peki, ne yapılabilir? Anayasa'nın 142. maddesine bir fıkra eklenerek, mahkemelerin kaldırılmasının da kanunla olacağı hükme bağlanabilir; 159. maddesinde yer alan HSYK'nın bu konudaki yetkisi kaldırılabilir.Anayasa'ya aykırılık itirazında bulunan Mahkeme Başkanı bu itirazını Anayasa Mahkemesi'ne doğrudan dava açarak yapabilir mi? Anayasa Mahkemesi'nde doğrudan dava açabilecekler gösterilmiştir: Cumhurbaşkanı, iktidarda bulunan siyasi partinin Meclis'teki grubu, anamuhalefet partisinin Meclis'teki grubu ve TBMM üye tamsayısının beşte biri tutarındaki (110 milletvekili) milletvekilleri, yasanın Resmî Gazete'de yayınlandığı tarihten itibaren 60 gün içinde, Anayasa Mahkemesi'nde doğrudan dava açabilirler (Anayasa, madde:150).Anayasa'nın şu hükmü karşısında doğrudan dava açma hakkı bulunmayan mahkeme yargıcı, mahkemenin kaldırılmasıyla ilgili Adalet Bakanlığı'nın işleminin iptali için İdarî Yargı'da dava açabilir ve orada "anayasaya aykırılık" iddiasında bulunabilir. Demek ki, doğrudan iptal davası açamasa bile dolaylı iptal davası açabilir (Anayasa, madde:152). Bu ülke topla tüfekle yıkılmaz ama yargısı törpülenerek, hukuku yerle bir edilerek, toplum çökertilebilir.Onun içindir ki, ülkemin yargıçları, tüm siyasi kuşatmaya rağmen, onurlu, dürüst ve dik duruşunuzla, tarafsız ve bağımsızlığınızla son sözünüzü söyleyin: "Adalet sistemi ayağa kalk!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023