Kıymetli Ankaralıları yürekten tebrik ediyorum. Bağımsız Türkiye Partisi Ankara İl Başkanı İzzet Yaşar beyin şahsında tüm BTP kadrosunu da gönülden kutluyorum.
Bağımsız Türkiye bayrağını Kuvay-ı Milliye ruhuyla Başkent'in gönderine çektiler. Mandacılara Ankara'yı dar ettiler.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'ndaki muhteşem tablo, Prof. Dr. Haydar Baş beyin önderliğindeki 7'sinden 70'ine İkinci Kuvay-ı Milliye kadrosunun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir dünya devletinin ötesinde "bir kainat devleti" yapmaya azim ve kararlılığını ortaya koydu.
Programa biraz geç kaldığım için az daha salona giremiyordum. İki giriş kapısı da tıklım tıklımdı. İçeriye giremediği için grup grup geri dönenler ise izdihamın cabası. Salonun manzarası bir yana, dışındaki fuayelerde iğne atsan yere düşmez bir izdiham vardı.
Ben, kalabalık arasından sıyrılarak içeriye dalmaya çalışırken, tam yanıbaşıma piyasaya hava basmak isteyen partilere ve "iri gazete"lere anket işi yapan önemli bir kamuoyu araştırma firmasının koordinator yardımcısı düşüverdi. Beni tanıdı, kendisini tanıttı. Ben de simasını çıkarttım. "Meltem TV'den izliyoruz" dedi. "Ancak siz, herhalde rızkımızı keseceksiniz" diye ekledi. Hayrola, dedim. Yenisinden eskisine pekçok partiye "keseleri nispetinde istedikleri oranlar"da anket çıkartıyoruz; siz ise şu muhteşem toplantılarla, üstüne üstlük bunları TV'lerden de yayınlayarak tüm anketlerimizi boşa çıkartıyorsunuz, oran-moran birşey bırakmıyorsunuz, millet ne partilere inanıyor, ne gazetelere, diye fısıldadı.
Korkma, dedim; göreceksin bu muhteşem manzaralar, tüm vatan sathına yayıldıkça sizin rızkınız daha da artacak, BTP bereket demek; üç-beş kuru kalabalığı ancak bir araya getirebilen tüm partiler, oranlarını düzettirmek için size kesenin ağzını daha da açacakklar, siz de böylece BTP'nin bereketini daha şimdiden görmüş olacaksınız. Gülüştük. Görüşmek üzere, dedim. Bu arada sinevizyon gösterisi başladığı için kapkaranlık olan salona doğru dalıverirken, anketçi arkadaşı kaybettim.
Ankara bir memur kenti ve vakit mesai akşamı olmasına karşın Selim Sırrı Tarcan Kapalı Spor Salonu'ndaki izdiham, Kuvay-ı Milliye sevdası ve Bağımsız Türkiye aşkının 70 milyon insanımızın bağrına düştüğünün tarihi bir göstergesiydi.
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş bey, kainat devletinin mesajları yüklü bir konuşma yaptı. Tek kelimeyle, yine muhteşemdi.
Lider ve güçlü bir Türkiye için, bazılarının ve özellikle AB'cilerin dediğinin tam aksine, çok güçlü bir ordumuzun olması gerektiğinin altını çizdi. Bunun için de millet olarak "kendi insan modelimiz" etrafında tam bir eğitim seferberliğine girmemiz gerektiğini anlattı. Milli eğitim sisteminin Türk insanı modelini maalesef oluşturamadığını belirten Prof. Dr. Baş "Atatürk'ün ismini her gün ağızlarına alanlar, O'nun kimliğini ve bağımsızlık karakterini ortaya koymak istemiyorlar" diyerek eğitimdeki çıkmaza dikkat çekti. Ve "Türk insanı modeli"nde olması gereken karakterleri, "fundamantalist değil ama dindar, şövenist değil ama Türk milliyetçisi, mandacı değil bağımsızlık sevdalısı bir nesil" şeklinde madde madde sıraladı.
Global ekonomik oyunlarla ülkemizin nasıl batırıldığını ve bu badirelerden kurtuluşun yollarının ne olduğunu anlattı. BTP'nin milletin gönlünde taht kurma trendi ve sürecinden paniğe kapılanların ise iftiralara sarıldığını belirtti. Bu noktada "asıl kulağından tutulması gerekenlerin, haberi yazanlar değil, onları kullanan maşalar" olduğuna da değinen Prof. Dr. Baş'ın, salondakilerin iftiracıları yuhalamasına izin vermeyerek "Onlar da benim çocuklarım. Onlar da benim öz be öz evlatlarım. Hepsini kazanacağız" diyerek ortaya koyduğu engin gönül, salondakileri coşturdu. Ankaralılar, geleceğin kainat devletinin başbakanının gönlü işte bu, dediler.
Ankara'da tüm AB bayrakları ve sair mandacıların sancakları yere indi. Gönderler ayyıldızlı albayraklarla, Kuvay-ı Milliye sancaklarıyla, 16 yıldız halakasının ortasına kurulmuş hilalli BTP bayrağıyla şahlandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kainat devleti olmaya adım attı.
Bağımsız Türkiye bayrağını Kuvay-ı Milliye ruhuyla Başkent'in gönderine çektiler. Mandacılara Ankara'yı dar ettiler.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'ndaki muhteşem tablo, Prof. Dr. Haydar Baş beyin önderliğindeki 7'sinden 70'ine İkinci Kuvay-ı Milliye kadrosunun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir dünya devletinin ötesinde "bir kainat devleti" yapmaya azim ve kararlılığını ortaya koydu.
Programa biraz geç kaldığım için az daha salona giremiyordum. İki giriş kapısı da tıklım tıklımdı. İçeriye giremediği için grup grup geri dönenler ise izdihamın cabası. Salonun manzarası bir yana, dışındaki fuayelerde iğne atsan yere düşmez bir izdiham vardı.
Ben, kalabalık arasından sıyrılarak içeriye dalmaya çalışırken, tam yanıbaşıma piyasaya hava basmak isteyen partilere ve "iri gazete"lere anket işi yapan önemli bir kamuoyu araştırma firmasının koordinator yardımcısı düşüverdi. Beni tanıdı, kendisini tanıttı. Ben de simasını çıkarttım. "Meltem TV'den izliyoruz" dedi. "Ancak siz, herhalde rızkımızı keseceksiniz" diye ekledi. Hayrola, dedim. Yenisinden eskisine pekçok partiye "keseleri nispetinde istedikleri oranlar"da anket çıkartıyoruz; siz ise şu muhteşem toplantılarla, üstüne üstlük bunları TV'lerden de yayınlayarak tüm anketlerimizi boşa çıkartıyorsunuz, oran-moran birşey bırakmıyorsunuz, millet ne partilere inanıyor, ne gazetelere, diye fısıldadı.
Korkma, dedim; göreceksin bu muhteşem manzaralar, tüm vatan sathına yayıldıkça sizin rızkınız daha da artacak, BTP bereket demek; üç-beş kuru kalabalığı ancak bir araya getirebilen tüm partiler, oranlarını düzettirmek için size kesenin ağzını daha da açacakklar, siz de böylece BTP'nin bereketini daha şimdiden görmüş olacaksınız. Gülüştük. Görüşmek üzere, dedim. Bu arada sinevizyon gösterisi başladığı için kapkaranlık olan salona doğru dalıverirken, anketçi arkadaşı kaybettim.
Ankara bir memur kenti ve vakit mesai akşamı olmasına karşın Selim Sırrı Tarcan Kapalı Spor Salonu'ndaki izdiham, Kuvay-ı Milliye sevdası ve Bağımsız Türkiye aşkının 70 milyon insanımızın bağrına düştüğünün tarihi bir göstergesiydi.
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş bey, kainat devletinin mesajları yüklü bir konuşma yaptı. Tek kelimeyle, yine muhteşemdi.
Lider ve güçlü bir Türkiye için, bazılarının ve özellikle AB'cilerin dediğinin tam aksine, çok güçlü bir ordumuzun olması gerektiğinin altını çizdi. Bunun için de millet olarak "kendi insan modelimiz" etrafında tam bir eğitim seferberliğine girmemiz gerektiğini anlattı. Milli eğitim sisteminin Türk insanı modelini maalesef oluşturamadığını belirten Prof. Dr. Baş "Atatürk'ün ismini her gün ağızlarına alanlar, O'nun kimliğini ve bağımsızlık karakterini ortaya koymak istemiyorlar" diyerek eğitimdeki çıkmaza dikkat çekti. Ve "Türk insanı modeli"nde olması gereken karakterleri, "fundamantalist değil ama dindar, şövenist değil ama Türk milliyetçisi, mandacı değil bağımsızlık sevdalısı bir nesil" şeklinde madde madde sıraladı.
Global ekonomik oyunlarla ülkemizin nasıl batırıldığını ve bu badirelerden kurtuluşun yollarının ne olduğunu anlattı. BTP'nin milletin gönlünde taht kurma trendi ve sürecinden paniğe kapılanların ise iftiralara sarıldığını belirtti. Bu noktada "asıl kulağından tutulması gerekenlerin, haberi yazanlar değil, onları kullanan maşalar" olduğuna da değinen Prof. Dr. Baş'ın, salondakilerin iftiracıları yuhalamasına izin vermeyerek "Onlar da benim çocuklarım. Onlar da benim öz be öz evlatlarım. Hepsini kazanacağız" diyerek ortaya koyduğu engin gönül, salondakileri coşturdu. Ankaralılar, geleceğin kainat devletinin başbakanının gönlü işte bu, dediler.
Ankara'da tüm AB bayrakları ve sair mandacıların sancakları yere indi. Gönderler ayyıldızlı albayraklarla, Kuvay-ı Milliye sancaklarıyla, 16 yıldız halakasının ortasına kurulmuş hilalli BTP bayrağıyla şahlandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kainat devleti olmaya adım attı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019