Türk Milleti, "ABD'nin oğlanı" yapılamaz

Washington-Ankara hattı mekik diplomasisi hızlandı. Bölgemiz tam bir kaosa doğru sürükleniyor.ABD'nin "Çekiç Güç"ünün bölgemize konuşlandığı 1984-85'li yıllardan bu yana başımız terör belasından kurtulmadı. Irak'ın işgaliyle birlikte, terör belası üstüne şimdi yeni püsküllü belalar eklendi.Kürdistan kuruldu. Gölgesi güneydoğumuza düştü. İsrail, bize doğru, yukarıya doğru kaydı. Dicle-Fırat havzası "özel statülü bölge" olma yoluna girdi.ABD, bölgemizi "satranç tahtası"na çevirdi. BOP uygulamasını adım adım ilerleten Bush yönetimi, kendini "stratejik ortak" zanneden Erdoğan yönetimindeki Türkiye'yi, Talabani'nin parçalı Irak'ını, Barzani'nin Kürdistan'ını, Şaron'un İsrail'ini ve sair bölgesel piyonları, satranç tahtasına dizili taşlar gibi konjonktüre göre kullanıyor. Taşların kimisi uslu, kimisi haylaz?Kürdistan ve İsrail haylazlık yapıyor.Barzani, Kürdistan'ı BM gibi, IMO gibi uluslar arası kurumlara tescil ettire ettire "Bağımsız Kürdistan"ın taşlarını aceleci biçimde döşüyor. ABD, Barzani'nin "haylaz"lığı ve "aceleci"liğinden "bölgedeki bazı duyarlı güçler"in bir anda ayıkabileceği endişesini taşıyor. PKK-Kürdistan bölgesini BOP'unun üssü yapan ABD yönetimi, piyonu Barzani'nin aceleciliği yüzünden kendi hesabının bozulmasından kaygı duyuyor. Nükleer gücü ve yukarıya doğru yerleşik kayma rahatlığıyla kuvvet bulan İsrail, ciddi ciddi "İran'la dalaşma" sinyali veriyor. İsrail'in bu aceleciliği de ABD'nin henüz pişmemiş BOP'una su katıyor.The Independent, K. Irak'ta Kürt devletinin çoktan kurulduğunu; İngiliz Sunday Times ise Şaron'un orduya, 2006 Mart ayı sonuna kadar İran'ın nükleer tesislerinin vurulması için hazırlık yapmaları talimatını verdiğini yazdı? Lafın tamamı bu böyle söylenir.Başına çuval geçirilen Türkiye ise "kendini stratejik ortak" zanneden AKP iktidarı sayesinde uslu uslu söylenenleri yapıyor? Bölgede Türkiye'nin ne kırmızı çizgisi kaldı, ne stratejisi, ne hesabı? Hakikatte ise esamesi bile okunmuyor.ABD'den ne yağarsa, Ankara'nın toprağı kabul ediyor.Bu arada ABD, birer parmak bal çalmayı ihmal etmiyor.Washington-Ankara hattı mekik diplomasisi, bu bir parmak bal almak için? Türkiye'deki kimi etkililer ve yetkililer ise, ABD'nin kendilerine "bölgedeki adımları konusunda" danıştıklarını zannederek şişiniyorlar.ABD'nin tüm istihbaratçıları ve "derin devlet" ekibi Ankara'ya doluştular. Yeni Büyükelçisi Ross Wilson'ın ardından FBI Başkanı Robert Mueller soluğu Türkiye'de aldı. Nabız yoklamasının ardından CIA Başkanı Porter Goss Ankar'ya damladı.Elbette hiç kimse, ABD güçleri bölgeye adım attığı yıllardan bu yana başımızın PKK terörü belasından ve işgalle birlikte de başımızın çuvaldan ve Kuzey Irak'taki bağımsız Kürdistan-PKK oluşumlarından kurtulmadığını hatırlatmadı. ABD için, Ankara'dakiler "harçlıksız uslu çocuk" mesabesinde? Bush yönetimi, Ankara'nın cebine üç kuruş koyduk mu veya birkaç AB morali verdik mi, söylediğimizi yaparlar kanaatinde ki, maalesef bugüne kadar filhakika vaki olan da bu.ABD yönetimi Ankara'nın ağzına "AB ve Kıbrıs" konusunda bir parmak "sahte bal" çalarken ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne atanan Ross Wilson, Yasemin Çongar'a Türkiye'nin başına örülecek yeni "somut çorap"lardan söz ediyor. Wilson'un "leb"lerinden anlaşılan "leblebiler" ortada."Ermenistan sınırı açılmalı, Ermeni toplumuna ilişkin "soykırım gibi" problemler halledilmeli? ABD'nin Bartholomeos'u 'Ekümenik Patrik' olarak kabul ettiği bilinmeli ve Ankara gereğini yapmalı... Orhan Pamuk ve Hırant Dink gibiler hakkında açılan davalardan vazgeçilmeli; Apo'nun demokratik beyanatlarla Erdoğan'a destek verdiği bir süreçte böylesi davalarla AB hayaline gölge düşürülmemeli? İran, Irak ve Suriye konularında, Türkiye ve ABD birlikte hareket etmeli; yani bölgeye uygulanacak BOP projesinde aksama olmamalı."Bütün bunlara, çuval geçirilmiş başını emme-basma tulumba gibi sallayıp onay veren Türkiye, Barzani'nin Kürdistan'ından sonra Amerika'nın bilmem kaçıncı eyaleti olma yoluna girmiş olmaz mı? ABD'nin "uslu çocuğu olmak" ve Amerika'nın şamar oğlanı olmak bu değil de nedir? Ne dersiniz dostlar? "Egemenliğimizin AB'ye devri" tartışılıkken, öte yandan aynı anda "stratejik ortaklık" namıyla ABD'ye de fiilen devredildiğini görmemiz için daha nelerin yaşanması lazım?Türkiye'yi bu akıbetten ve bu vahim gidişattan kurtaracak tek yol, 70 milyonluk ülkemizde bütün "bağımsız yürekler"in "Milli Ekonomi Modeli, Kalkınma ve Sosyal Devlet projeleri"ne sahip "Bağımsız Türkiye" etrafında artık "tek yürek" olmalarıdır. Başka reel, somut ve gerçekçi yolu olan varsa beri gelsin!