Hatırlarsanız, Brüksel'deki AB-Türkiye Zirvesi'nde bir fotoğraf karesi ön plana çıkartılmış; bu fotoğrafta Fransa Cumhurbaşkanı Hollande hariç hemen hemen tüm liderler gülümsüyor, Başbakan Davutoğlu ise herkesten fazla kahkahalarla gülüyordu.
Hükümete yandaş medya basın unsurları bu fotoğrafı gündeme taşıyarak Davutoğlu'nun AB'den istediklerini aldığının fotoğrafı olarak bunu lanse ettiler.
Zirve hakkındaki haberlerin detaylarına baktığımızda esasen AB liderlerinin Türkiye'den vaat satarak kopardıkları tavizlerden dolayı güldüklerini, verilen tavizler sebebiyle Davutoğlu'nun ağlaması gerekirken anlamsız bir şekilde güldüğünü, Hollande'ın ise Türkiye bu kadar taviz vermesine rağmen Türkiye'nin Başbakanı'nın neden bu kadar neşeli olduğuna şaşırdığı için gülmediğini görüyoruz.
Bu tespiti yaptıktan sonra ne demek istediğimizi detaylara inerek anlatmaya çalışalım.
Zirve'nin temel amacı; Suriyeli sığınmacıların AB'ye geçişinin engellenmesi, geçmiş olanların da Türkiye'ye geri gönderilerek Türkiye'nin AB'nin tampon bölgesi olmasının netleşmesiydi. Türkiye, uzatılan bir takım vaat düzeyindeki havuçlarla bu noktada ikna edilmeye çalışıldı ve görünen o ki ikna edildi.
Zirve'de alınan karara göre; Türkiye, çeşitli yollarla Yunanistan'a ulaşmış olan tüm Suriyeli sığınmacıları geri alacak. AB sınır ajansı Frontex, 2015 yılı boyunca AB sınırlarında 1,8 milyon düzensiz göçmen geçişi kaydetti. Raporda, bu düzensiz sınır geçişlerinin büyük bir çoğunluğu, 885 bini, Türk sularından Yunanistan adalarına gerçekleşti. Sayın Davutoğlu, yaptığı açıklamada Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmayacağından bahsediyor ama Zirve'de varılan mutabakata göre en az 885 bin Suriyeli sığınmacı daha gelecek.
Zirve'de alınan kararların en komiği, "Türkiye'nin Yunanistan'dan geri alacağı her bir Suriyeli sığınmacıya karşılık, Türkiye'deki bir Suriyeli sığınmacı belli bir program çerçevesinde AB'ye gönderilecek" maddesiydi. Acaba yanlış mı okuyorum diye farklı farklı birçok kaynaktan okumaya çalıştım ama yanlış anlamamışım. Eğer Yunanistan alacağımız her bir sığınmacı için AB'ye bir sığınmacı verilecekse, AB niye direkt olarak Yunanistan'dan almıyor ya da tüm Balkan kapılarını kapatarak sığınmacılara büyük dramlar yaşatıyor?
Mantık şu: "Sen şu sığınmacıları bir al da, sonra bakarız" üçkağıtçılığı? Böyle bir AB kazığına rağmen Davutoğlu'nun kahkahayla gülmesi gerçekten merak konusu?
Zirvedeki diğer karar ise; "AB, Türkiye'ye 2018 yılına kadar ek üç milyar Euro daha verecek." Bu yıl verilmesi taahhüt edilen 3 milyarla birlikte, AB'nin Türkiye'ye "Suriyeli sığınmacılar için kullanmak üzere" vereceği paranın toplamı 6 milyar Euro olacak.
Peki, önceki alındı mı? Hayır. Ne zaman alınacak? Belli değil. Üstelik alınsa bile bu Türkiye'ye verilmeyecek. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn, paranın yönetiminin "AB'de olacağını" açıklamıştı. Hahn, paranın doğrudan Türk hükümetinin hazırlayacağı projelerden çok, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, UNICEF, BM Gıda programı gibi uluslararası kuruluşlara verilip, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için harcanmasının planlandığını da söylemişti.
Ayrıca geçen hafta sonu Bild am Sonntag gazetesine konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Türkiye'ye aktarılacak 3 milyar Euro'nun AB'nin dış sınırlarının korunması ve Yunanistan'a yardım amaçlı olduğunu" ifade etmesi de dikkat çekti.
Gelelim vize muafiyetine? Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, "Kriterlerin sağlanması halinde vize muafiyeti Haziran'da gerçekleşebilir. Bu kriterlerden 72 tane var" açıklaması yaptı. Ölme eşeğim ölme?
Sayın Davutoğlu, Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi, peşin parayı gördü herhalde?
Nasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı gelmiş. "Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin" demiş. Nasrettin Hoca da, "Şu gördüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer. Oraya bir tel örgü takıcam, takılan koyun yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim." demiş. Adam da haklı olarak gülmüş. Nasrettin Hoca buna karşılık adama "Ne oldu köftehor. Peşin parayı görünce gülersin demii!" demiş. Sayın Davutoğlu'nun gülmesi de işte öyle?
AB ülkeleri kendi aralarında vize muafiyetini kaldırıyor, "Shengen biterse, AB biter" söylemleri dolaşıyor, AB, Türkiye'yi mülteci çöplüğü haline getiriyor, bizimkiler ise vize muafiyetinden bahsediyor. AB, sana vize muafiyeti vermeyi düşünse, sana neden sığınmacıları postalayıp, seni daha istikrarsız hale getirsin?
Üstelik sen Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de serbest dolaşabiliyor musun da AB'de serbest dolaşabilmeyi vatandaşlarına vaat edebiliyorsun?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "AB, 5 bin yıllık Türk tarihini, 1000 yıllık Türk-İslam tarihini Haçlı mezarlığına gömme projesidir", "AB 15 yıl içinde dağılacaktır" ve de "AB asla bizi içine almaz" tespitlerini asla hatırımızdan çıkarmayalım.
AB'nin gerçekte ne yapmak istediğini gören basiret ehli bir siyasi irade, bugünkü ağlanacak garabet tabloya Davutoğlu gibi asla gülmez.
Hükümete yandaş medya basın unsurları bu fotoğrafı gündeme taşıyarak Davutoğlu'nun AB'den istediklerini aldığının fotoğrafı olarak bunu lanse ettiler.
Zirve hakkındaki haberlerin detaylarına baktığımızda esasen AB liderlerinin Türkiye'den vaat satarak kopardıkları tavizlerden dolayı güldüklerini, verilen tavizler sebebiyle Davutoğlu'nun ağlaması gerekirken anlamsız bir şekilde güldüğünü, Hollande'ın ise Türkiye bu kadar taviz vermesine rağmen Türkiye'nin Başbakanı'nın neden bu kadar neşeli olduğuna şaşırdığı için gülmediğini görüyoruz.
Bu tespiti yaptıktan sonra ne demek istediğimizi detaylara inerek anlatmaya çalışalım.
Zirve'nin temel amacı; Suriyeli sığınmacıların AB'ye geçişinin engellenmesi, geçmiş olanların da Türkiye'ye geri gönderilerek Türkiye'nin AB'nin tampon bölgesi olmasının netleşmesiydi. Türkiye, uzatılan bir takım vaat düzeyindeki havuçlarla bu noktada ikna edilmeye çalışıldı ve görünen o ki ikna edildi.
Zirve'de alınan karara göre; Türkiye, çeşitli yollarla Yunanistan'a ulaşmış olan tüm Suriyeli sığınmacıları geri alacak. AB sınır ajansı Frontex, 2015 yılı boyunca AB sınırlarında 1,8 milyon düzensiz göçmen geçişi kaydetti. Raporda, bu düzensiz sınır geçişlerinin büyük bir çoğunluğu, 885 bini, Türk sularından Yunanistan adalarına gerçekleşti. Sayın Davutoğlu, yaptığı açıklamada Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmayacağından bahsediyor ama Zirve'de varılan mutabakata göre en az 885 bin Suriyeli sığınmacı daha gelecek.
Zirve'de alınan kararların en komiği, "Türkiye'nin Yunanistan'dan geri alacağı her bir Suriyeli sığınmacıya karşılık, Türkiye'deki bir Suriyeli sığınmacı belli bir program çerçevesinde AB'ye gönderilecek" maddesiydi. Acaba yanlış mı okuyorum diye farklı farklı birçok kaynaktan okumaya çalıştım ama yanlış anlamamışım. Eğer Yunanistan alacağımız her bir sığınmacı için AB'ye bir sığınmacı verilecekse, AB niye direkt olarak Yunanistan'dan almıyor ya da tüm Balkan kapılarını kapatarak sığınmacılara büyük dramlar yaşatıyor?
Mantık şu: "Sen şu sığınmacıları bir al da, sonra bakarız" üçkağıtçılığı? Böyle bir AB kazığına rağmen Davutoğlu'nun kahkahayla gülmesi gerçekten merak konusu?
Zirvedeki diğer karar ise; "AB, Türkiye'ye 2018 yılına kadar ek üç milyar Euro daha verecek." Bu yıl verilmesi taahhüt edilen 3 milyarla birlikte, AB'nin Türkiye'ye "Suriyeli sığınmacılar için kullanmak üzere" vereceği paranın toplamı 6 milyar Euro olacak.
Peki, önceki alındı mı? Hayır. Ne zaman alınacak? Belli değil. Üstelik alınsa bile bu Türkiye'ye verilmeyecek. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn, paranın yönetiminin "AB'de olacağını" açıklamıştı. Hahn, paranın doğrudan Türk hükümetinin hazırlayacağı projelerden çok, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, UNICEF, BM Gıda programı gibi uluslararası kuruluşlara verilip, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için harcanmasının planlandığını da söylemişti.
Ayrıca geçen hafta sonu Bild am Sonntag gazetesine konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Türkiye'ye aktarılacak 3 milyar Euro'nun AB'nin dış sınırlarının korunması ve Yunanistan'a yardım amaçlı olduğunu" ifade etmesi de dikkat çekti.
Gelelim vize muafiyetine? Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, "Kriterlerin sağlanması halinde vize muafiyeti Haziran'da gerçekleşebilir. Bu kriterlerden 72 tane var" açıklaması yaptı. Ölme eşeğim ölme?
Sayın Davutoğlu, Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi, peşin parayı gördü herhalde?
Nasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı gelmiş. "Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin" demiş. Nasrettin Hoca da, "Şu gördüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer. Oraya bir tel örgü takıcam, takılan koyun yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim." demiş. Adam da haklı olarak gülmüş. Nasrettin Hoca buna karşılık adama "Ne oldu köftehor. Peşin parayı görünce gülersin demii!" demiş. Sayın Davutoğlu'nun gülmesi de işte öyle?
AB ülkeleri kendi aralarında vize muafiyetini kaldırıyor, "Shengen biterse, AB biter" söylemleri dolaşıyor, AB, Türkiye'yi mülteci çöplüğü haline getiriyor, bizimkiler ise vize muafiyetinden bahsediyor. AB, sana vize muafiyeti vermeyi düşünse, sana neden sığınmacıları postalayıp, seni daha istikrarsız hale getirsin?
Üstelik sen Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de serbest dolaşabiliyor musun da AB'de serbest dolaşabilmeyi vatandaşlarına vaat edebiliyorsun?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "AB, 5 bin yıllık Türk tarihini, 1000 yıllık Türk-İslam tarihini Haçlı mezarlığına gömme projesidir", "AB 15 yıl içinde dağılacaktır" ve de "AB asla bizi içine almaz" tespitlerini asla hatırımızdan çıkarmayalım.
AB'nin gerçekte ne yapmak istediğini gören basiret ehli bir siyasi irade, bugünkü ağlanacak garabet tabloya Davutoğlu gibi asla gülmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025