Bugün itibarıyla tam kapanma süreci başladı, vatana millete hayırlı olsun ve 17 Mayıs Pazartesi günü saat 05.00'a kadar 17 gün boyunca devam edecek.
AKP hükümeti 1 yılı aşkın zamandır mücadele verdiğimiz Covid-19 pandemisi konusunda nihayet tam kapanma kararı aldı. Aldı almasına ama "tam kapanma"nın tüm maliyetini de vatandaşların sırtına yıkarak.
Öncelikle bu uygulama gerçekten bir tam kapanma mıdır, bunu irdelemeliyiz.
Tam kapanma, hiçbir vatandaşın dışarı çıkmaması, birbiriyle temas halinde olmaması ve vatandaşların ihtiyaçlarının tamamen devlet tarafından karşılanmasıdır.
Dünyada bugüne kadar tam kapanma uygulamasını tam anlamıyla hayata geçiren ve bunda da başarılı olan tek ülke Çin'dir.
Hükümetin açıkladığı ve bugün devreye giren uygulama ise tam kapanma değil, sıkılaştırılmış kısıtlamadır.
Siyasilerimiz nasıl milli para derken milli parayı kastetmiyorlarsa, tam kapanma derken de tam kapanmayı kastetmiyorlar. Kelimeleri, ifadeleri alıyorlar, kendilerine göre yorumluyorlar. Bunun kime ne faydası var, merak konusu.
Hükümet "tam kapanma" dediği için biz de diyelim ama asıl gerçek, bahsettiklerimizdir.
Diğer önemli bir konu, tam kapanma kararı bugüne kadar neden geciktirildi?
1 yıllık pandemi sürecinde 4 milyon 700 bin vatandaşımız Covid-19'a yakalandı, toplamda 40 bine yakın vatandaşımız da hayatını kaybetti.
Bu kadar kayıp yaşanmadan daha işin başında Çin örneğinde olduğu gibi tam kapanmayı gerçekleştirmiş olsaydık, bugün her şey çok daha farklı olabilirdi.
İllaki büyük bedeller ödedikten sonra mı bazı kararlar alacağız?
Bir diğer önemli konu ise, tam kapanmanın maliyeti kimlerin sırtında?
Hükümet karar verdi ve açıkladı: 17 gün tam kapanmadayız. Tamam da, ya sonra?
İş yerleri kapanacak, vatandaşların bu dönemde bir geliri olmayacak, şirketler borçlu, vatandaşlar borçlu, gelire dur diyoruz ama masraflara dur demiyoruz, bu nasıl olacak?
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun Ar-Ge birimi KAMU-AR'ın yaptığı araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 3 bin 414 liraya, yoksulluk sınırı ise 11 bin 680 liraya yükseldi.
Asgari ücret ise hala 2 bin 825 lira. Ama pandemi döneminde ve özellikle de tam kapanma sürecinde vatandaş bu gelire de ulaşamıyor, ulaşamayacak.
Kira ödenecek, faturalar ödenecek, mutfak masrafları mecburen devam edecek, borçların faizleri büyümeye devam edecek, masraflar aynen devam ama gelir yok.
Kısa çalışma ödeneği bir nebze olsa işverenleri ve çalışanları rahatlatsa da, açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına bakılığında bu ödenek elbette devede kulak misali.
Tam kapanma, "Ey vatandaşlar, evlerinize kapanın, çıkmayın" demekle olmaz.
Tam kapanma, devlet olarak elini taşın altına koymadan, bütün yükü vatandaşın sırtına yıkarak olmaz.
Devlet ve devleti yöneten hükümet, her dem vatandaşının yanında olmalı ve tüm ihtiyaçlarının garantörü olmalıdır ama özellikle bugünler için vardır.
Bir hükümet sadece 17 gün bile vatandaşlarının tüm ihtiyaçlarını karşılayamacaksa, bu işi bilmiyor demektir, meşgul ettiği koltuğu bilenlere bırakmalıdır.
4 kişilik bir ailenin, kira, fatura, mutfak, eğitim, sağlık, ulaşım vb tüm masraflarını kapsayan yoksulluk sınırı 11 bin 680 lira ise, 17 günlük bir tam kapanmada her aileye mutlaka 6 bin lira verilmesi gerekmektedir. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon aile olduğunu düşünürsek toplamda 120 milyar lira demek.
5 trilyon liralık yıllık milli geliri olan ve 3 katrilyon dolarlık maden zenginliğine sahip olan Türkiye için bu rakam oldukça düşük bir rakamdır.
Ama şu bir gerçek ki, AKP hükümetinin ısrarla ve inatla uyguladığı kokuşmuş kapitalist ekonomik sistem, bu zenginliğin milletle buluşmasına en büyük engeldir.
Bu zenginliğin milletle buluşmasının, değil Türkiye'de, dünyada tek anahtarı vardır, o da Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir.
MEM, emek ve üretimin yani yıllık milli gelirin karşılığı senyorajla paranın basılması gerektiğini vurgular. Basılan bu para sosyal devlet projeleri kapsamında vatandaşlara adil bir şekilde dağıtılmalıdır. Bu durumda, bırakın ailelere 15 günlük kapanma için 6 bin lira vermeyi, 10 bin lira da verebilirseniz, daha fazlasını da.
İşte Çin bu eşsiz Modeli uygulayarak pandemi ile savaşını kazandı. Şimdi zenginleşen halkıyla tüketim rekorları kırıyor, iç tüketime dayalı büyümeye devam ediyor.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, sorunların çözümü için "sistem değişmesi lazım" derken işte bunu vurguluyor. Kapitalist sistemle 120 milyar liralık bir maliyeti devlet asla karşılayamaz ama MEM'le çok daha fazlasını rahatlıkla, bir kuruş borç almadan karşılayabilir. Sistem değişmesi lazım, sistem değişmesi lazım, daha büyük bedeller ödenmeden, daha ağır kayıplar verilmeden acilen sistem değişmesi lazım.
- YPG’nin silah bırakmayacağı kesinleşti / 12.03.2025
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025