Suriye'nin Lazkiye kentinde yaşanan çatışmalar ve büyük can kaybı, Büyük Ortadoğu Projesi ile sınırları ve rejimleri değişen ülkelerde nelerin yaşandığının son örneğini gösteriyor.
Çoğunluğu sivillerden oluşan binden fazla insan hayatını kaybetti.
Bazı kaynaklarda 4 binlerden bahsediliyor maalesef.
Hayatını kaybeden insanların Nusayrilerden yani Alevilerden olması mezhepsel bir çatışmanın fitilinin ateşlendiğini gösteriyor.
Yeni Suriye yönetimi, birliğin sağlanmasından bahsediyor ama birliğin oluşmaması için elinden gelen her şeyi yapıyor, yangına körükle gidiyor.
Suriye yönetiminden yapılan açıklamalarda, olayların 6 Mart günü Suriye güvenlik güçlerine yapılan saldırılar sonucu başladığı, sonra da büyüdüğü iddia ediliyor.
Fakat yerel kaynaklardan basına yansıyan haberlerde oldukça farklı bilgiler paylaşılıyor.
Odatv'ye açıklama yapan yerel bir kaynak olayların başlamasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Suriye'de olayların ilk başlaması şöyle oldu. Perşembe günü, yeni hükümete bağlı askerler, Jeblin'in Deli Köyü'ne aranan iki şahsı almaya gittiler. Oradaki halk bu insanları vermek istemedi. Çünkü Suriye'de genel af ilan edildi, herkes silahlarını bıraktı. Devletin askerleri zor kullanmaya başlayınca orada yaşayan halkla beraber bir çatışma yaşandı. Suriye'deki sahil bölgesindeki Nusayriler kendilerini korumak amacıyla köylerinin giriş kapılarını kapattılar. Kışkırtma oldu ve olaylar başladı."
"Alevilerin, Sünnilere karşı ayaklandığı iddiası yalan. Kesinlikle öyle bir şey yok. Halk işinde gücünde olmak istiyor. Karışıklık istemiyor."
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) de yaptığı açıklamada, çatışmalarda binden fazla kişinin öldüğünü ve 13 yıldır devam eden iç çatışmalarda son yılların en kanlı şiddet olaylarının yaşandığını belirtti.
Ölenlerin 700'den fazlasının yakın mesafeden ateş edilerek öldürülen sivillerin oluşturduğu kaydedildi.
Çatışmalarda Esad yanlısı unsurlardan 148, Suriye hükümeti güçlerindense 125 kişinin öldürüldüğü açıklandı.
İnsan Hakları Gözlem Evi direktörü Rami Abdulrahman daha önceki açıklamasında hayatını kaybeden sivillerinin büyük çoğunluğunu Nusayrilerin oluşturduğunu söylemişti.
Cuma gününden itibaren Nusayri azınlığın olduğu bölgelerin bazı silahlı grupların hedefi olduğu belirtiliyor.
Associated Press'e konuşan Nusayri köyleri sakinleri saldırılarda çoğunlukla erkeklerin hedef alındığını, sokakta ya da evlerinden öldürüldüklerini söyledi. Yaşananları "intikam saldırıları" olarak niteledi.
Nusayrilere ait pek çok evinse yağmalandığı ve yakıldığı belirtildi. Hayatlarından endişe eden binlerce kişinin de yakınlardaki dağlara kaçtığı belirtiliyor.
2011 yılında ABD'nin BOP'u kapsamında bölünmenin ve çatışmaların başladığı Suriye'de yeni yönetimin ülkeyi ele geçirmesi ve sonrasında yaşanan çatışmalarla artık finale yaklaşıldığı görülüyor.
6 parçalı bir Suriye'den bahsediliyor ve görünen o ki parçalar netleşiyor.
Ve bu parçalanmalar, başlatılan etnik ve mezhepsel çatışmalar elbette ki Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini de ciddi manada etkileyecek.
Prof. Dr. Haydar Baş yıllar önce uyarmıştı, "Türkiye'nin ulusal güvenliği Suriye'nin toprak bütünlüğünden geçer" diye.
Türkiye'nin siyasileri ve milletimiz bu uyarıyı duymadı ve bugün yangın sınırımızda, hemen yanı başımızda, ülkemize sıçrama potansiyeli taşıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın belirttiği gibi Suriye'de başlatılacak bir Alevi-Sünni çatışması ülkemizi de tehdit eder.
Bakalım süreç nasıl işleyecek, ama görünen köy de kılavuz istemez.
Çoğunluğu sivillerden oluşan binden fazla insan hayatını kaybetti.
Bazı kaynaklarda 4 binlerden bahsediliyor maalesef.
Hayatını kaybeden insanların Nusayrilerden yani Alevilerden olması mezhepsel bir çatışmanın fitilinin ateşlendiğini gösteriyor.
Yeni Suriye yönetimi, birliğin sağlanmasından bahsediyor ama birliğin oluşmaması için elinden gelen her şeyi yapıyor, yangına körükle gidiyor.
Suriye yönetiminden yapılan açıklamalarda, olayların 6 Mart günü Suriye güvenlik güçlerine yapılan saldırılar sonucu başladığı, sonra da büyüdüğü iddia ediliyor.
Fakat yerel kaynaklardan basına yansıyan haberlerde oldukça farklı bilgiler paylaşılıyor.
Odatv'ye açıklama yapan yerel bir kaynak olayların başlamasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Suriye'de olayların ilk başlaması şöyle oldu. Perşembe günü, yeni hükümete bağlı askerler, Jeblin'in Deli Köyü'ne aranan iki şahsı almaya gittiler. Oradaki halk bu insanları vermek istemedi. Çünkü Suriye'de genel af ilan edildi, herkes silahlarını bıraktı. Devletin askerleri zor kullanmaya başlayınca orada yaşayan halkla beraber bir çatışma yaşandı. Suriye'deki sahil bölgesindeki Nusayriler kendilerini korumak amacıyla köylerinin giriş kapılarını kapattılar. Kışkırtma oldu ve olaylar başladı."
"Alevilerin, Sünnilere karşı ayaklandığı iddiası yalan. Kesinlikle öyle bir şey yok. Halk işinde gücünde olmak istiyor. Karışıklık istemiyor."
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) de yaptığı açıklamada, çatışmalarda binden fazla kişinin öldüğünü ve 13 yıldır devam eden iç çatışmalarda son yılların en kanlı şiddet olaylarının yaşandığını belirtti.
Ölenlerin 700'den fazlasının yakın mesafeden ateş edilerek öldürülen sivillerin oluşturduğu kaydedildi.
Çatışmalarda Esad yanlısı unsurlardan 148, Suriye hükümeti güçlerindense 125 kişinin öldürüldüğü açıklandı.
İnsan Hakları Gözlem Evi direktörü Rami Abdulrahman daha önceki açıklamasında hayatını kaybeden sivillerinin büyük çoğunluğunu Nusayrilerin oluşturduğunu söylemişti.
Cuma gününden itibaren Nusayri azınlığın olduğu bölgelerin bazı silahlı grupların hedefi olduğu belirtiliyor.
Associated Press'e konuşan Nusayri köyleri sakinleri saldırılarda çoğunlukla erkeklerin hedef alındığını, sokakta ya da evlerinden öldürüldüklerini söyledi. Yaşananları "intikam saldırıları" olarak niteledi.
Nusayrilere ait pek çok evinse yağmalandığı ve yakıldığı belirtildi. Hayatlarından endişe eden binlerce kişinin de yakınlardaki dağlara kaçtığı belirtiliyor.
2011 yılında ABD'nin BOP'u kapsamında bölünmenin ve çatışmaların başladığı Suriye'de yeni yönetimin ülkeyi ele geçirmesi ve sonrasında yaşanan çatışmalarla artık finale yaklaşıldığı görülüyor.
6 parçalı bir Suriye'den bahsediliyor ve görünen o ki parçalar netleşiyor.
Ve bu parçalanmalar, başlatılan etnik ve mezhepsel çatışmalar elbette ki Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini de ciddi manada etkileyecek.
Prof. Dr. Haydar Baş yıllar önce uyarmıştı, "Türkiye'nin ulusal güvenliği Suriye'nin toprak bütünlüğünden geçer" diye.
Türkiye'nin siyasileri ve milletimiz bu uyarıyı duymadı ve bugün yangın sınırımızda, hemen yanı başımızda, ülkemize sıçrama potansiyeli taşıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın belirttiği gibi Suriye'de başlatılacak bir Alevi-Sünni çatışması ülkemizi de tehdit eder.
Bakalım süreç nasıl işleyecek, ama görünen köy de kılavuz istemez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye'de bundan sonra birlik sağlanabilir mi? / 11.03.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025