'Ey akılca baliğ olanlar duyunuz'
Ey insan, işit. Ey insanlar, işitiniz. Ey mükellef varlıklar dinleyiniz. Ey akılca baliğ olanlar duyunuz
11.03.2025 00:38:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey insan, işit. Ey insanlar, işitiniz. Ey mükellef varlıklar dinleyiniz. Ey akılca baliğ olanlar duyunuz.
Allah Teâlâ'nın kelâmı, sözlerin en doğrusudur. Verdiği haberler sağlamdır. Sözlerin en güzelini O'nun kelâm sıfatı getirir. O'ndan daha yüce kelâm sarf eden yoktur.
Nefsinizi değiştiriniz. Yaratan'ın sevmediği huyları aradan atınız. Yaparsanız, sizin de sevdiğiniz gelir.
Yollar geniş, fakat size ne? Ey kötürümler, ayağa kalkınız ve yürümeye teşebbüs ediniz. Çalışınız, gafil olmayınız. Madem ipin ucu elinizdedir, bırakmayınız. Ve size yarayacak şekilde kullanınız.
Nefsinize yükleniniz, aksi hâlde o size biner. O daima kötü şeyler emreder. Dünyada "Yap!" der. Öbür âlemde ise "Niçin yaptın?" diye sana çıkışır.
Yırtıcı hayvandan kaçar gibi sizi Hakk'tan gafil edenden kaçınız. Allah için çalışınız. O'nunla çalışan kâr eder.
Allah, seveni sever. Dileyeni diler. Hak, yaklaşmak isteyeni yaklaştırır. İrfan sahibi olmak isteyene marifet verir.
Beni dinleyiniz. Sözümü kabul ediniz. Benden daha güzel söz eden çıkmaz. Yeryüzünde benden daha sağlam ve güzel söz eden bulamazsınız.
Fakat bunları benden bilmeyiniz. Kuvvetim Hakk'ındır. O'nun kuvvet dili ile halkı çağırırım. Ve bunları halk için yaparım. Benim için değil.
Âhiret âlemini istiyorsam yine kullar için istiyorum. Her kime ki, bir konuşma yaparım, o konuşmam Hak Teâlâ içindir.
Dünya neme yarar; âhireti neylerim? Dünya ve âhiretin içinde olanlar neme gerek? O benim doğruluğumu bilir. Bütün gaybı bilen O'dur.
Bana yanaşınız. Ülkeler benim emrimdedir. Darphaneleri ben işletirim. Kalb (sahte) akçayı anlarım.
Ey münafık, hezeyanın ne vakte kadar sürer? Daha ne kadar; "Ben benim, sen kimsin?" diyeceksin. Kâinatın her şeyini gördüğün hâlde "Ben" dersin.
Hak'tan gayri şeylerle uğraşırsın. Ama dara düşünce: "O'nunla ülfet etmekteyim" diye konuşursun.
Nefsinin Hak işlere razı olduğunu söylersin; ama o her şeye muarızdır. O nefsinin sabra alıştığını iddia ediyorsun, hâlbuki hadiseler karşısında sıkılıyor ve küfre giriyorsun.
Sözle olmaz. Dert ve kederden etlerin hücresi ölüme mahkûm olmadıktan sonra seni erenler kabul etmez.
Dert ve keder makasları etini doğramadıktan sonra Hak'la ülfet âlemine geçmen kabil olmaz. Başına çöken âfetler, kalbini Hakk'a yöneltir. Dünya çıkar, ahiret bağlılığı yok olur. Dünya ve âhiret sevgisi babında kalbin yokluk ancak emir ve yasaklar önünde olmalı.
Sen, Hakk'a teslim ol. O, seni harekete geçirir. Sen, ondan gayri sanırsın kendini; ama değilsin. Bu hâli kendinde toplamadıktan sonra hiçbir makama sahip olman kabil değildir.
Aziz ve Celil olan Hak, kulun servetini talep etmez. Mânasını sorar. Kulun mânası ise, tevhid, ihlâs, dünya sevgisinin azalması, âhiret sevgisinden zerre olmaması hâlleridir.
Bütün eşyanın kalpten uzak durması elzemdir. Bu uzaklık tabiatiyle mânendir. Bu işlerin sonunda kul, Allah'a vasıl olur. Sevilir, ona yakınlık verilir. Her varlığın üstünde tutulur.
Ey tek olan, bizi senin için birliğe kavuştur. Bizi kulların şerrinden kurtar. Senin için hâlis kıl. Fazlın ve ihsanınla duamızı hâlis eyle.
Rahmetinle kalbimizi temizle. İşlerimizi kolay et. Ülfetimiz Seninle olsun. Korkumuz varsa Zâtından başkasına gitmek hususunda olsun. Maksadlarımızı bir eyle, o da Zâtın, Senin yakınlığın olsun. Dünyamız ve uhrâmız, hep yakınlığında devam etsin.
"Rabb'imiz, bize dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru." (el-Bakara 201) Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Allah Teâlâ'nın kelâmı, sözlerin en doğrusudur. Verdiği haberler sağlamdır. Sözlerin en güzelini O'nun kelâm sıfatı getirir. O'ndan daha yüce kelâm sarf eden yoktur.
Nefsinizi değiştiriniz. Yaratan'ın sevmediği huyları aradan atınız. Yaparsanız, sizin de sevdiğiniz gelir.
Yollar geniş, fakat size ne? Ey kötürümler, ayağa kalkınız ve yürümeye teşebbüs ediniz. Çalışınız, gafil olmayınız. Madem ipin ucu elinizdedir, bırakmayınız. Ve size yarayacak şekilde kullanınız.
Nefsinize yükleniniz, aksi hâlde o size biner. O daima kötü şeyler emreder. Dünyada "Yap!" der. Öbür âlemde ise "Niçin yaptın?" diye sana çıkışır.
Yırtıcı hayvandan kaçar gibi sizi Hakk'tan gafil edenden kaçınız. Allah için çalışınız. O'nunla çalışan kâr eder.
Allah, seveni sever. Dileyeni diler. Hak, yaklaşmak isteyeni yaklaştırır. İrfan sahibi olmak isteyene marifet verir.
Beni dinleyiniz. Sözümü kabul ediniz. Benden daha güzel söz eden çıkmaz. Yeryüzünde benden daha sağlam ve güzel söz eden bulamazsınız.
Fakat bunları benden bilmeyiniz. Kuvvetim Hakk'ındır. O'nun kuvvet dili ile halkı çağırırım. Ve bunları halk için yaparım. Benim için değil.
Âhiret âlemini istiyorsam yine kullar için istiyorum. Her kime ki, bir konuşma yaparım, o konuşmam Hak Teâlâ içindir.
Dünya neme yarar; âhireti neylerim? Dünya ve âhiretin içinde olanlar neme gerek? O benim doğruluğumu bilir. Bütün gaybı bilen O'dur.
Bana yanaşınız. Ülkeler benim emrimdedir. Darphaneleri ben işletirim. Kalb (sahte) akçayı anlarım.
Ey münafık, hezeyanın ne vakte kadar sürer? Daha ne kadar; "Ben benim, sen kimsin?" diyeceksin. Kâinatın her şeyini gördüğün hâlde "Ben" dersin.
Hak'tan gayri şeylerle uğraşırsın. Ama dara düşünce: "O'nunla ülfet etmekteyim" diye konuşursun.
Nefsinin Hak işlere razı olduğunu söylersin; ama o her şeye muarızdır. O nefsinin sabra alıştığını iddia ediyorsun, hâlbuki hadiseler karşısında sıkılıyor ve küfre giriyorsun.
Sözle olmaz. Dert ve kederden etlerin hücresi ölüme mahkûm olmadıktan sonra seni erenler kabul etmez.
Dert ve keder makasları etini doğramadıktan sonra Hak'la ülfet âlemine geçmen kabil olmaz. Başına çöken âfetler, kalbini Hakk'a yöneltir. Dünya çıkar, ahiret bağlılığı yok olur. Dünya ve âhiret sevgisi babında kalbin yokluk ancak emir ve yasaklar önünde olmalı.
Sen, Hakk'a teslim ol. O, seni harekete geçirir. Sen, ondan gayri sanırsın kendini; ama değilsin. Bu hâli kendinde toplamadıktan sonra hiçbir makama sahip olman kabil değildir.
Aziz ve Celil olan Hak, kulun servetini talep etmez. Mânasını sorar. Kulun mânası ise, tevhid, ihlâs, dünya sevgisinin azalması, âhiret sevgisinden zerre olmaması hâlleridir.
Bütün eşyanın kalpten uzak durması elzemdir. Bu uzaklık tabiatiyle mânendir. Bu işlerin sonunda kul, Allah'a vasıl olur. Sevilir, ona yakınlık verilir. Her varlığın üstünde tutulur.
Ey tek olan, bizi senin için birliğe kavuştur. Bizi kulların şerrinden kurtar. Senin için hâlis kıl. Fazlın ve ihsanınla duamızı hâlis eyle.
Rahmetinle kalbimizi temizle. İşlerimizi kolay et. Ülfetimiz Seninle olsun. Korkumuz varsa Zâtından başkasına gitmek hususunda olsun. Maksadlarımızı bir eyle, o da Zâtın, Senin yakınlığın olsun. Dünyamız ve uhrâmız, hep yakınlığında devam etsin.
"Rabb'imiz, bize dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru." (el-Bakara 201) Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.