Teröristbaşı Öcalan'ın İmralı heyeti aracılığıyla 27 Şubat'ta yaptığı çağrıdan sonra DEM Partili yetkililer siyasi partilerle süreci görüşeceklerini açıklamışlardı.
Eğer Öcalan'ın bu çağrısı karşılığında hiçbir şey talep edilmediyse, o zaman neden bu görüşmeler yapılıyor sorusu akla geliyor, doğal olarak.
İlk ziyaretin önümüzdeki pazartesi saat 13.00'te CHP'ye yapılacağı açıklandı. Bu görüşmede DEM Parti eş başkanlarının yanı sıra Öcalan'la görüşen İmralı heyetinin de olduğu ifade ediliyor.
Bakalım, Atatürk'ün kurduğu CHP, Atatürk'ün ilkelerine uygun bir duruş mu sergileyecek, yoksa ABD'nin talepleri doğrultusunda "küresel" mi davranacak?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, Meclis içerisindeki partiler, ne hikmetse konu ABD'nin talepleri olduğunda hepsi ittifak halindeler, konu milletin sorunları, ihtiyaçları olunca birbirleriyle kavga halindeler.
Bu tespitin doğruluğunu 6 Şubat depremlerinde görmedik mi? Böyle kritik bir günde iktidarı, muhalefeti bir araya gelerek yaşanan büyük felakete anlık çözüm üretemediler. Ki on binlerce canın kurtuluşu için saniyelerin ve dakikaların önemi vardı.
CHP lideri Özgür Özel'in daha ilk başkanlık koltuğuna oturduğu sıralarda yaptığı Şeyh Sait güzellemeleri, Dersim'e selam durmalar vs. gösterdi ki, CHP de böyle bir sürece hayır demeyecek gibi.
Maalesef, dindarı, milliyetçisi, ulusalcısı ya da böyle bir görüntü arz eden siyasiler, teröristbaşının muhatap alınıp, bitmiş olan PKK'yı siyasi zeminde yeniden diriltme konusunda hem fikir görünüyor.
Bakın PKK'nın sözde sorumluları bu noktada neler söylüyor. Dünkü yazımızda Salim Müslim'in, Mazlum Abdi'nin süreçle ilgili görüşlerini aktarmıştık. Salih Müslim demokratik süreç vurgusu yaparken, Mazlum Abdi, bu çağrı bize yönelik değil demişti. Şimdi de, PKK'nin sözde çatı örgütü KCK'nın sözde yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu açıklamalarına yer verelim.
PKK elebaşı Mustafa Karasu, PKK'nın silah bırakmasıyla ilgili, "Biz bir bütün olarak bu hareketi, mücadeleyi temsil edemeyiz" diyerek Abdullah Öcalan'ın kongre sürecini yönetmesi gerektiğini belirtti.
Örgüte yakın bir TV kanalına konuşan terörist Karasu, "PKK, Abdullah Öcalan'ın çağrısına uyacak mı?" tartışmalarına ilişkin, "(Öcalan'ın) Ortaya koyduğu dönüşümü, PKK'nin feshini, silahlı mücadelenin sonlandırmasını gerçekleştireceğiz. Bu konuda hiç kimsenin tereddüttü olmasın. Böyle yaparak, tabii ki devletin, iktidarın da hiçbir bahaneye sarılmadan, gerekçe yapmadan demokratikleşme doğrultusunda gerekenleri yapması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"PKK'nın bir önderlik hareketi olduğunu iddia eden Karasu, "PKK'nin politikasını, ideolojisini Öcalan belirlemiştir. Bu açıdan Öcalan bu hareketin ne yapacağını ne edeceğini belirler. Biz bir bütün olarak bu hareketi, mücadeleyi temsil edemeyiz. Ama Öcalan bir bütün olarak bu hareketi temsil etmeyi ifade ediyor. Biz bu bilinçteyiz. Hep bu yaklaşım içinde olduk. Öcalan'ın izleyicileri, takipçileri olduk" dedi.
Bence terörist Karasu'nun açıklamasında en dikkat çekici nokta şurası:
"Biz demokratik dönüşümden korkmuyoruz. Bu yönde herhangi bir kaygımız yok. Evet, PKK fesih olacak ama bu fesih, sadece fesih değildir; bir demokratik dönüşüm olacak. Kendimizi değiştirme, daha da güçlendirme olacaktır. Bu yönüyle de demokratik dönüşümü böyle anlamak gerekmektedir. Yeni bir biçimde siyasal mücadele içine giriyor."
Sayın Bahçeli'nin başlattığı bu süreçte bizlere ilan edilen şey, Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın tamamen biteceği, ama terör örgütü PKK cenahında algılanan şey ise PKK'nın demokratik dönüşümü ve daha da güçleneceği.
PKK, ideolojik bir terör örgütü; yani Türkiye ve Türk milleti üzerinde hedefleri var ve bunu başarabilmek için silahlı terör eylemleri gerçekleştiren bir örgüt.
Şimdi bu örgütün temsilcileri diyor ki: Biz ideolojik hedeflerimize yine ulaşacağız ama bunu silahla değil, daha güçlü bir şekilde demokratik süreçle yapacağız.
Peki, terör örgütü silahını bırakıp, hedeflerine ulaşmak için uluslararası arenadan da destek alarak hamleler yaptığında ülkemiz ve milletimiz üzerindeki tehditleri bitmiş mi oluyor? Elbette ki hayır.
PKK, ne Kürt halkını temsil ediyor, ne de Kürt halkının güvenliğini sağlıyor, bilakis Kürt halkını Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve Türk milletinden ayırarak hazır bir lokma haline getirmeyi amaçlıyor. Aynen Filistinlilerin yaşadığı kader gibi.
Prof. Dr. Haydar Baş yıllar önce uyarmıştı: "Ey Kürt kardeşim! Sakın oyuna gelme, eğer oyuna gelirsen senin kaderin de Filistinlinin kaderi gibi olur."
İngilizlerin başlattığı ve Amerikalıların devam ettirdiği küresel projeyle, önce Filistin, Irak, Suriye Osmanlı Devleti'nden kopartıldı, sonra da Irak, Suriye paramparça edildi, Filistin coğrafyası da İsrail işgali altında.
Milyonlarca Suriyeli bugün vatancüda bir vaziyette değişik ülkelerde sığınmacı olarak yaşarken, on binlerce Filistinli kendi topraklarında katledildi ve bugün milyonlarcasından da Gazze'yi ve Batı Şeria'yı boşaltmaları isteniyor.
İşte güneydoğumuzda Kürt kardeşlerimiz için planlanan senaryo da bu.
Kürt halkının güvencesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti içinde olmaktır, üniter yapımızı, birlik ve beraberliğimizi sonuna kadar korumaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025