Evet, Soma faciası 76 milyonun yüreğini yaktı. Fakat vakıa şu ki, ateş düştüğü yeri yakıyor, kavuruyor.Bağımsız Türkiye Partisi, facianın ilk gününden itibaren olay mahallinde? BTP heyeti olarak taziye ve teknik takip için tekrar Soma'daydık önceki gün.Samimiyet feryadıSoma faciasının yakıp kavurduğu yüreklerden ve ocaklardan yükselen feryat şu:"Önce samimiyet, önce samimiyet, sonra da adalet?"AKP hükümeti, bir yandan Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın koordinasyonunda adeta "kendi şirketi gibi" faciayı avucunun içine alıyor, dışarıya su sızdırmıyor; diğer taraftan ise, faciada yürekleri kavrulanlara tekme ve yumruk savuruyor.Hükümetin özel elemanları hariç, Soma halkının ve oraya giden herkesin "genel vaziyet"e dair ortak gözlemi şu: Sadece facianın yaşandığı maden ocağı değil, Soma'nın tamamı, hükümetin "çok özel bir denetim ve örtülü baskı" altında? Bir değil, bin dokunuyorsunuz; lakin tek bir âh dahi işitemiyorsunuz, sadece gözleri konuşabiliyor mazlumların!Ölülerine bile ağlayamadı Somalı?Faciayı yaşayanların ağzını bıçak açmıyor.Kaymakamlık önünde protesto yapmak için bile hükümetten onaylı olmanız gerekiyor. 70-80 kişi halinde oturma eylemi yapabilirsiniz; ama "ölüm ocakları"na dair hiçbir eksik ve noksanı konuşamazsınız? Basit bir mahalle baskısı değil bu?Çok özel SomaterapiToplum mühendisliği ve siyasi algı operasyonu, öyle bir noktaya vardı ki, facianın yakıp kavurduğu aile fertlerinin konuşacakları cümlelere kadar her şeyde "özel kontrol" var? On binlerce özel elaman çalışıyor Soma'da; Somaterapi operasyonu sürüyor.Ölüm makinası haline gelmiş maden ocaklarından başka ekmek teknesi olmayan bir Soma, hangi işletmenin veya hangi hükümetin noksanını anlatabilir? Yahut hükümet temsilcilerinin iki dudağı arasındaki kararla "faciada ölenlerin yakınlarına bağlanacak yardım ve maaştan başka bir yaşam umudu" kalmayan yoksul aileler, kime, ne diyebilirler ki?Soma'daki faciadan sonra süren "toplumsal ölüm" budur.Bakan Yıldız, siyasi sorumluluk bizdedir, diyerek keyif bağışlıyor; fakat bu sorumluluğun gereği olarak yapılması gereken en basit "istifa müessesini" işletecek bir adam bulamıyor hükümetinde? 11 tane evladını ocağa kurban vererek adeta Kerbela faciasının çağdaş versiyonunu yaşayan 15-20 hanelik Elmadere köyüne ne bakan, ne vekil, ne hükümet uğramıştı, biz gidene kadar? Vaziyet bu olunca, faciayla yüreği kavrulanların "önce samimiyet, önce samimiyet?" diye haykırışları, çok daha ağır bir anlam kazanıyor.Bırakın inadı artık; millet ölüyor?Soma faciasının yaralarını sarmada yahut yandaşlarının "her yıl beş Soma faciası yaşıyoruz" diye attığı manşetlerin ifade ettiği derin krizleri çözmede samimi olan varsa; ilk yapmaları gereken iş, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Yeni Mesaj'ın dünkü nüshasında çıkan makalesini, okumak ve acilen gereğini yapmaktır? Türkiye'nin başka yolu da yoktur; çünkü iktidar ve muhalefet partileri, "çözüm üretmek" yerine, çeşitli sebeplerle "sadece ağıt yakmaktadır"lar.Prof. Dr. Baş, makalesine "Tek yol Milli Ekonomi Modeli'dir" başlığı koymuş; bunun gerekçelerini ve uygulamasını anlatıyor. Görene, yol gösteriyor. Bu ne inat ki, Rusya'nın gördüğünü, Türkiyeli İslamcılar ölüm pahasına görmüyor, görmezlikten geliyor.Ankara ağıt yakma alayıİktidarı, muhalefeti ve Türkiye'yi "ölüm işletmelerine dönmüş maden ocakları başta olmak üzere bilcümle facia çukurları"ndan kurtaracak tek yoldur Milli ekonomi Modeli?Prof. Dr. Baş'ın anlattığını birebir, hatta aynı cümlelerle aktardı bizlere, ocakta şehit düşen Erdoğan Köse'nin Soma'daki bağrı yanık eşi ve Elmadere halkı. Haykırışları aynı: Tütün yapıyorduk, pamuk üretiyorduk, hayvancılığımız vardı, toprağımızı-tarlamızı işleyip geçinip gidiyorduk. Son 10-15 yılda tarımı bitirdiler, tütünü kökten kuruttular, pamuk işi kalmadı, hayvancılık öldü? Neyle geçinelim biz? 25 liraya gündelikçi olarak ovaya gidiyoruz; yetmiyor. Çocuklarımız büyüdü, okula gidiyor, ihtiyaçlar arttı, gelir bitti? Böylece ölüm kusan şu maden ocaklarına mahkum ettiler bizi! Her gün ölsek de, 300-500 yakınımızı ocağa gömsek de, o ocaklardan başka geçim kaynağı kalmadı; öle öle ekmeğimizi çıkartmaya mahkumuz biz.Vatandaşın borcu var, kredi borcu var, 50 bin TL'lik TOKİ evini 250 bin TL'ye aldı, faize-borca girdi; taksitini ödemesi gerekiyor. Neyle ödesin? Tarım bitince; ölüm çukuruna inmek mecburiyetindeyiz. Göz göre göre ölüm çukuruna iniyor eşlerimiz, kardeşlerimiz, babalarımız? Başka ekmek teknemiz yok!İşte Soma ve Türkiye'yi ölüm çukurlarına mahkum eden ekonomi anlayışı budur. Çaresi ise Milli Ekonomi Modeli'dir.Vahşi kapitalizm, adaletsiz ekonomi, merhametiz hortumculuk, ölçüsüz peşkeş ve politik tiyatro? Soma'nın şahsında Türkiye'yi öldüren illet bu!Bu illeti tersyüz edecek çare ve çözümün tek adresi var, BTP ve Prof. Dr. Haydar Baş'tır? Bu gerçeği görmez, işbaşına getirmeksek; sadece Soma değil, tüm Türkiye ölüme mahkumdur!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019