Suç var ceza yok!
Soralım o zaman, Birleşmiş Milletler (BM) niye var?
BM "haklar" ve "güç" temelli bakış açıları çerçevesinde yapılandırılmıştır. Devletlerin, belirli uluslararası ilkelere ve yasalara uymaları beklenir. Bu ilkeler, devletlerin egemen eşitliği, uyuşmazlıkların barışçı çözümü, devletlerin toprak bütünlüğüne karşı güç kullanılmaması ve devletlerin iç işlerine karışılmamasıdır.
Bu ilkeler BM Antlaşmasında (Şartında) yer almaktadır. Devletlerin uymaları beklenen bir başka uluslararası hukuk kuralı ise Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 38. maddesinde belirtilmiştir.
Devletler arasında bir uyuşmazlık ortaya çıktığında, tarafların bu uyuşmazlığı barışçı yollarla çözmesi beklenmektedir.
Hukuksal bir forum olan yani BM'nin yargı organı Uluslararası Adalet Divanı ile BM'nin siyasal forumu Güvenlik Konseyi, devletlere bu konuda yardımcı olacaktır.
Teoride BM Şartı, bir dizi uyuşmazlık çözüm usulünü içermekle birlikte; uygulamada, BM uyuşmazlıkların çözümünde etkin bir mekanizma haline dönüşememiştir.
Gerçekten de BM, birçok uluslararası uyuşmazlığa çözüm getirememiş ve bir kısmına da, bunlar ancak silahlı çatışma aşamasına geldikten sonra müdahale edebilmiştir.
"Ba de harab-ül Basra" ya da insanlar telef olduktan, ülkeler yerle bir olduktan sonra?
Ortadoğu'da tüm şiddetiyle sürmekte olan savaşa BM bir çözüm bulamamıştır;
Suriye toprakları, batan geminin malları misali yağmalanmakta. İsrail yerim dar geliyor diyerek azgınlaştıkça azgınlaşmakta, öyle ki BM Güvenlik Konseyi kararını dahi takmamakta. Efendisi ne yapıyorsa aynını uygulamaya devam ediyor; ABD saldırıyor savaş suçu işliyor, çömezi İsrail geri durmuyor. İşte bu barbarlığa, azgınlıklara dur demek için kurulmuş bir dünya örgütü BM ve organları aciz kalmış, sadece seyrediyor.
Gem hayvanlar için "dem" insanlar içindir de, gemi azıya almış hayvanlar ortalıkta kol geziyor.
Dünyanın acı gerçeklerindendir; Doğal zenginliklerin ve stratejik noktaların "güçlü" devletler arasında paylaşımından doğan çekişmelerin doruğa ulaşması, büyük savaşlara yol açar. Birinci Dünya Savaşı da, İkinci Dünya Savaşı da böyle başlamıştır.
Milyonlarca insanın ölmesine neden olan, sağ kalanları da hayatlarını zehir eden savaşlar, bir yandan halklar arasında nefreti körüklerken; öte yandan da barış özlemlerini güçlendirir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının ardından kurulan Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler bu özlemlerin eseri sayılabilirse de, "ben sana hayran, sen cama tırman"?bu özlem, vuslatı olmayan platonik bir aşktan öteye gidememiştir.
BM'nin sorunları çözememesinin asıl nedeni, örgütün yetersizliğinden çok, üyelerinin isteksizliği ya da birilerinin sinsi emelleridir.
Soralım o zaman, Birleşmiş Milletler (BM) niye var?
BM "haklar" ve "güç" temelli bakış açıları çerçevesinde yapılandırılmıştır. Devletlerin, belirli uluslararası ilkelere ve yasalara uymaları beklenir. Bu ilkeler, devletlerin egemen eşitliği, uyuşmazlıkların barışçı çözümü, devletlerin toprak bütünlüğüne karşı güç kullanılmaması ve devletlerin iç işlerine karışılmamasıdır.
Bu ilkeler BM Antlaşmasında (Şartında) yer almaktadır. Devletlerin uymaları beklenen bir başka uluslararası hukuk kuralı ise Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 38. maddesinde belirtilmiştir.
Devletler arasında bir uyuşmazlık ortaya çıktığında, tarafların bu uyuşmazlığı barışçı yollarla çözmesi beklenmektedir.
Hukuksal bir forum olan yani BM'nin yargı organı Uluslararası Adalet Divanı ile BM'nin siyasal forumu Güvenlik Konseyi, devletlere bu konuda yardımcı olacaktır.
Teoride BM Şartı, bir dizi uyuşmazlık çözüm usulünü içermekle birlikte; uygulamada, BM uyuşmazlıkların çözümünde etkin bir mekanizma haline dönüşememiştir.
Gerçekten de BM, birçok uluslararası uyuşmazlığa çözüm getirememiş ve bir kısmına da, bunlar ancak silahlı çatışma aşamasına geldikten sonra müdahale edebilmiştir.
"Ba de harab-ül Basra" ya da insanlar telef olduktan, ülkeler yerle bir olduktan sonra?
Ortadoğu'da tüm şiddetiyle sürmekte olan savaşa BM bir çözüm bulamamıştır;
Suriye toprakları, batan geminin malları misali yağmalanmakta. İsrail yerim dar geliyor diyerek azgınlaştıkça azgınlaşmakta, öyle ki BM Güvenlik Konseyi kararını dahi takmamakta. Efendisi ne yapıyorsa aynını uygulamaya devam ediyor; ABD saldırıyor savaş suçu işliyor, çömezi İsrail geri durmuyor. İşte bu barbarlığa, azgınlıklara dur demek için kurulmuş bir dünya örgütü BM ve organları aciz kalmış, sadece seyrediyor.
Gem hayvanlar için "dem" insanlar içindir de, gemi azıya almış hayvanlar ortalıkta kol geziyor.
Dünyanın acı gerçeklerindendir; Doğal zenginliklerin ve stratejik noktaların "güçlü" devletler arasında paylaşımından doğan çekişmelerin doruğa ulaşması, büyük savaşlara yol açar. Birinci Dünya Savaşı da, İkinci Dünya Savaşı da böyle başlamıştır.
Milyonlarca insanın ölmesine neden olan, sağ kalanları da hayatlarını zehir eden savaşlar, bir yandan halklar arasında nefreti körüklerken; öte yandan da barış özlemlerini güçlendirir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının ardından kurulan Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler bu özlemlerin eseri sayılabilirse de, "ben sana hayran, sen cama tırman"?bu özlem, vuslatı olmayan platonik bir aşktan öteye gidememiştir.
BM'nin sorunları çözememesinin asıl nedeni, örgütün yetersizliğinden çok, üyelerinin isteksizliği ya da birilerinin sinsi emelleridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023