Din İşleri Yüksek Kurulu Olağanüstü Din Şurası, Rabbanî namlı Faruk Sirhindî ve Said Nursi'yi referans olarak kullandığı FETÖ'ye dair kararlarından 5. maddede şu hükmü veriyor:
"FETÖ/PDY sahte bir Mehdi hareketidir."
Diyanetin yaptığı, bozacıya şıracıları şahit yapmaktır.
Zira Rabbanî ve Nursî, mektubât ve risalelerinde, FETÖ'den daha katı ve daha sahte olarak kendilerini Mesih, Mehdi, Müceddid hatta şefaatçi olarak pazarlıyorlar.
Rabbanî, Hz. Peygambere has velayet-i Muhammediyye'nin bin sene sonra kendisiyle tamamlandığını iddia ediyor (Rabbanî, Mektubat, 94. Mektup, s. 562-563).
Şu tembihi ekliyor: "Hz. Peygamber için bazı kemalatın ümmetinden bir kişinin aracılığıyla gerçekleşmesi, Peygamber için bir noksanlık getirmez" (Rabbanî, agm., s. 564).
Rabbanî, kendisinin Hz. Peygamber'in çamurundan yaratıldığını da iddia ediyor. Şöyle diyor: "Hz. Peygamber'in bedeni yaratıldıktan ve yaratılışı tamamlandıktan sonra çamurundan bir parça kaldı ve bu çamur ümmetinden bir kişiye (bin sene sonra Rabbani'ye) verildi. O'nun (s.a.a) çamur parçasını, (bin sene sonra gelen) o kişinin çamuruna maya olarak kattılar, o kişiyi de Hz. Peygamber'e has olan devletinde (nübüvvet) O'na ortak kıldılar" (Rabbanî, Mektubat, 100. Mektup, s. 591 vd).
İmam Zeynelâbidîn ve Seyyid Ali Hemedâni'nin torunu Seyyid Ma'ruf Berzenci ve devrin Haremeyn uleması, Rabbanî'nin bu iddiası hakkında şu hükmü vermiştir:
"Bu iddia, 'Ben, bulunduğu durumda Muhammed'e ortak oldum' diyen Müseylemetu'l-Kezzab'ın (sahte peygamber) mezhebidir. Bu iddia batıl ve küfürdür" (Berzenci, Kadhu'z-Zend, vr. 16a; M. Emin Koç, Rabbani'nin Dalaletini Red, s. 292, 326-327).
Rabbanî, Hindu ve hurufî yöntemler kullanarak, kendisi için dinde hiçbir yeri olmayan ikinci bin yılın müceddidi makamını türetti. Nitekim bu bağlamda Rabbanî, şu muğalatayı yapıyor:
"O'nun (s.a.a) peygamberliği, Muhammedî hakikat itibariyle, hatta Ahmedî ve Muhammedî hakikatler itibariyle maddî meş'etine taalluk eder?
Maddi meş'etten irtihal edip ayrılınca, ruhaniyet yönü galebe çaldı. Beşeriyet yönü ve davetin nuraniyeti zayıfladı ve karanlık bastı.
Bunun üstünden bin sene geçince (Rabbanî dünyaya gelince) ruhaniyet yönü galib geldi. Beşeriyeti tamamen yok oldu ve emir âleminin boyasıyla boyandı.
Bu yüzden zorunlu olarak yaratılış alemi emir alemine döndü ve Muhammediyet Ahmediyet ile birleşti" (Rabbanî, Mektubat, 209. Mektup, s. 405-406).
Haremeyn uleması ve Seyyid Berzencî, Rabbanî'nin bu batıl çıkışının, İmam Ali'den başlayıp onun sülbünden gelecek olan İmam Mehdi'nin devrine dek sürecek olan velayet yolunu ortadan kaldırmak olduğuna hükmederek; "bu tam bir dalalet ve küfür içermektedir" derler (Berzenci, Kadhu'z-Zend, vr. 18b).
Rabbanî, batıl iddialarını orada bırakmayıp kendisi için sahte bir mürşitlik v şefaat belgesi de uydurdu. Nakşi öncülerinden el-Hani'nin naklettiğine göre Rabbanî şöyle demektedir:
"Resulullah, bana şu belgeyi bizzat yazarak teslim etti: Allah, kıyamet günü senin şefaatinle binlerce kişiyi mağfiret edip cennete koyacak. Böyle bir belgeyi, senden önce hiç kimseye yazmadım" (Abdulmecid Hâni, el-Hadaik, s. 644-645).
Benzer sahte Mehdilik, Mesihlik ve Müceddidlik iddiaları Said Nursî'nin risalelerinde sergilenmektedir.
Hatta Nursî, risalelerini Müceddid, kendisini Zülkarneyn, İsa'nın vekili olarak pazarlamaktadır (S. Nursî, Barla Lahikası, s. 133).
Bununla da yetinmeyip, rüya ve uydurmalarıyla da kendisini Al-i Beyt'ten saymaktadır (Emirdağ Lahikası, s. 1/262; Tılsımlar Mecmuası, s. 179). Detaylarını yarın görelim.
Diyanet de bu şıracıları, FETÖ bozacılarına şahit getirmektedir.
"FETÖ/PDY sahte bir Mehdi hareketidir."
Diyanetin yaptığı, bozacıya şıracıları şahit yapmaktır.
Zira Rabbanî ve Nursî, mektubât ve risalelerinde, FETÖ'den daha katı ve daha sahte olarak kendilerini Mesih, Mehdi, Müceddid hatta şefaatçi olarak pazarlıyorlar.
Rabbanî, Hz. Peygambere has velayet-i Muhammediyye'nin bin sene sonra kendisiyle tamamlandığını iddia ediyor (Rabbanî, Mektubat, 94. Mektup, s. 562-563).
Şu tembihi ekliyor: "Hz. Peygamber için bazı kemalatın ümmetinden bir kişinin aracılığıyla gerçekleşmesi, Peygamber için bir noksanlık getirmez" (Rabbanî, agm., s. 564).
Rabbanî, kendisinin Hz. Peygamber'in çamurundan yaratıldığını da iddia ediyor. Şöyle diyor: "Hz. Peygamber'in bedeni yaratıldıktan ve yaratılışı tamamlandıktan sonra çamurundan bir parça kaldı ve bu çamur ümmetinden bir kişiye (bin sene sonra Rabbani'ye) verildi. O'nun (s.a.a) çamur parçasını, (bin sene sonra gelen) o kişinin çamuruna maya olarak kattılar, o kişiyi de Hz. Peygamber'e has olan devletinde (nübüvvet) O'na ortak kıldılar" (Rabbanî, Mektubat, 100. Mektup, s. 591 vd).
İmam Zeynelâbidîn ve Seyyid Ali Hemedâni'nin torunu Seyyid Ma'ruf Berzenci ve devrin Haremeyn uleması, Rabbanî'nin bu iddiası hakkında şu hükmü vermiştir:
"Bu iddia, 'Ben, bulunduğu durumda Muhammed'e ortak oldum' diyen Müseylemetu'l-Kezzab'ın (sahte peygamber) mezhebidir. Bu iddia batıl ve küfürdür" (Berzenci, Kadhu'z-Zend, vr. 16a; M. Emin Koç, Rabbani'nin Dalaletini Red, s. 292, 326-327).
Rabbanî, Hindu ve hurufî yöntemler kullanarak, kendisi için dinde hiçbir yeri olmayan ikinci bin yılın müceddidi makamını türetti. Nitekim bu bağlamda Rabbanî, şu muğalatayı yapıyor:
"O'nun (s.a.a) peygamberliği, Muhammedî hakikat itibariyle, hatta Ahmedî ve Muhammedî hakikatler itibariyle maddî meş'etine taalluk eder?
Maddi meş'etten irtihal edip ayrılınca, ruhaniyet yönü galebe çaldı. Beşeriyet yönü ve davetin nuraniyeti zayıfladı ve karanlık bastı.
Bunun üstünden bin sene geçince (Rabbanî dünyaya gelince) ruhaniyet yönü galib geldi. Beşeriyeti tamamen yok oldu ve emir âleminin boyasıyla boyandı.
Bu yüzden zorunlu olarak yaratılış alemi emir alemine döndü ve Muhammediyet Ahmediyet ile birleşti" (Rabbanî, Mektubat, 209. Mektup, s. 405-406).
Haremeyn uleması ve Seyyid Berzencî, Rabbanî'nin bu batıl çıkışının, İmam Ali'den başlayıp onun sülbünden gelecek olan İmam Mehdi'nin devrine dek sürecek olan velayet yolunu ortadan kaldırmak olduğuna hükmederek; "bu tam bir dalalet ve küfür içermektedir" derler (Berzenci, Kadhu'z-Zend, vr. 18b).
Rabbanî, batıl iddialarını orada bırakmayıp kendisi için sahte bir mürşitlik v şefaat belgesi de uydurdu. Nakşi öncülerinden el-Hani'nin naklettiğine göre Rabbanî şöyle demektedir:
"Resulullah, bana şu belgeyi bizzat yazarak teslim etti: Allah, kıyamet günü senin şefaatinle binlerce kişiyi mağfiret edip cennete koyacak. Böyle bir belgeyi, senden önce hiç kimseye yazmadım" (Abdulmecid Hâni, el-Hadaik, s. 644-645).
Benzer sahte Mehdilik, Mesihlik ve Müceddidlik iddiaları Said Nursî'nin risalelerinde sergilenmektedir.
Hatta Nursî, risalelerini Müceddid, kendisini Zülkarneyn, İsa'nın vekili olarak pazarlamaktadır (S. Nursî, Barla Lahikası, s. 133).
Bununla da yetinmeyip, rüya ve uydurmalarıyla da kendisini Al-i Beyt'ten saymaktadır (Emirdağ Lahikası, s. 1/262; Tılsımlar Mecmuası, s. 179). Detaylarını yarın görelim.
Diyanet de bu şıracıları, FETÖ bozacılarına şahit getirmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019