Bir reform paketi açıklanmıştı, afili bir ismi de var: "Yargı Reformu Strateji Belgesi"…Damat Berat'ın ekonomi paketlerine benzer vaatler. Ekonomi için ne söyleyecekleri ne de yapacakları bir şey kalmamış bir iktidarın yargı için tasarladıklarını hayata geçireceklerinden de emin değiliz.
Bayram öncesi bizzat Cumhurbaşkanı tarafından müjdeleniyordu; "Bu belge ile ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi ve daha ileriye taşınması konusunda yeni yaklaşımlar ortaya koyuyoruz."
"İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi" sözleri neyin itirafıydı? Türkiye'de ifade özgürlüğünün güçsüz olduğunun, mecalsiz bir özgürlük olduğunun itirafı…
Cumhurbaşkanının itirafı olduğuna göre, cumhurbaşkanından başlayalım irdelemeye;
Bugüne kadar muhalefete yönelik bir susturma ve baskı aracı olarak kullanılan cumhurbaşkanına hakaret suçunun yeni yargı reformu sürecinde, üstelik güçlendirilmesi düşünülen ifade özgürlüğü önünde engel teşkil edip etmeyeceği sorusu akla gelmektedir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 299.maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: "Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda bir oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır."
Hakaret kavramından ne anlaşılması gerektiği bu maddede belirtilmemiş olduğundan, genel olarak kişilere karşı yapılan hakaret suçunu düzenleyen TCK'nın 125.maddesine bakalım: Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığına saldırılması hakarettir.
Cumhurbaşkanına hakaret ve sövmenin oluşması için, onun sosyal değeri konusunda kendisinin ve toplumun sahip olduğu düşünce ve duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Esas alınacak ölçü, toplumda hâkim olan ortalama düşünüş ve anlayış olmakla birlikte, basit bir saygısızlık hakaret olarak değerlendirilemez.
Yargı reformunun gündeme gelmesinde AB (Avrupa Birliği) rüzgârının etkisi ortadadır. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) konuya bakışını yoklamak istiyoruz;
Hakaret eylemi özünde bir düşünce açıklamasıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10.maddesinde "İfade Özgürlüğü" iki fıkra halinde düzenlenmiştir. İlk fıkrada bu özgürlüğün kural olduğu ve nasıl kullanılacağı ana hatlarıyla belirtilmiş olup; ikinci fıkrasında istisna olan sınırlamanın hangi koşullar altında gerçekleşebileceği düzenlenmiştir.
AİHM, hakaretle ilgili incelediği birçok başvuruda ifade özgürlüğünün demokratik toplumların temelini oluşturduğunu, toplumların ilerlemesi ve kendini geliştirmesinin temel şartlarından olduğunu, ifade özgürlüğü içeren açıklamaların sadece kişinin lehindeki zararsız ve yıpratıcı olmayan açıklamaları değil; ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da (YCGK) bu hususu şu şekilde ifade etmiştir: "Eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz. Eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır." (YCGK/ 03.07.2001 tarih ve 132-155 sayılı kararı)
AİHM, demokratik toplumdan bahsedilebilmesi için çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereği olarak, ifade özgürlüğünün geniş; sınırlamaların dar yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir. (Kayasu-Türkiye davası/ 13.11.2008 tarihli ve 6411900-7629201 sayılı karar)
İçinde bulunduğumuz durum şu:
Gazetecilere, sanatçılara, akademisyenlere, siyasetçilere, öğrencilere… açılan cumhurbaşkanına hakaret davalarının yanında; cumhurbaşkanının zarara uğradığı gerekçesiyle açtığı milyonlarca lira tazminat davaları.
Bir başka gerçek de cumhurbaşkanının artık tarafsız olmadığıdır. Bir partinin hem de iktidar partisinin genel başkanı olarak sertlik derecesi yüksek eleştirilere muhatap olması doğaldır. Eleştirileri hakaret sayarak davalar açılması ifade özgürlüğüne indirilen ağır darbedir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023