'Sağlık sistemi çökmüş durumda'
Yenidoğan Çetesi Davası'nın görüldüğü adliye önünde açıklama yapan hekimler, "Kurdukları sağlık sistemi pansuman tedbirlerle ayağa kalkamayacak kadar çökmüştür" dedi. Hekimler Şubat ayının son haftasında İstanbul’dan Ankara’ya, bir Beyaz Yürüyüş gerçekleştireceklerini de duyurdu
13.01.2025 16:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi Davası kaldığı yerden devam ediyor. 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması dün başladı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), yargılamanın sürdüğü Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Dr. Pınar Saip, TTP Başkanı Alpay Azap, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu ve İTO Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç da katıldı. "Toplum vicdanında derin yaralar açan, hekimlere ve sağlık çalışanlarına güveni sarsan Cumhuriyet tarihinin bu en büyük, en vahim sağlık skandalı bazı vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret değildir" ifadelerine yer verilen basın açıklamasını okuyan Dr. Pınar Saip şunları söyledi: "Bazı özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarında, kurdukları çete aracılığı ile para için bebeklerin canına kast ettikleri iddia edilen sanıkların yargılanmasına Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün 14. celse ile devam ediliyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak olayın kamuoyuna yansıdığı ilk günden itibaren gelişmeleri izlemek, raporlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek için bilim insanları, oda yöneticilerimiz ve hukukçulardan oluşan bir komisyon oluşturduk. Komisyonun ilk raporunu bugün sizlerle paylaşıyoruz. Gelişmeleri düzenli aralıklarla hazırlayacağımız raporlarla kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. İstanbul ve Tekirdağ Tabip Odalarımızın olayda adı geçen 20 hekim hakkında TTB Disiplin Yönetmeliği uyarınca resen başlattığı soruşturma devam ediyor. Ayrıca bugün burada olduğu gibi TTB ve İstanbul Tabip Odası (İTO) olarak duruşmaları yakından takip ediyoruz. Piyasalaşmış sağlık sisteminin kurbanı olan ailelerin, bebeklerin, zor koşullara rağmen etik değerlerden vazgeçmeden mesleğini yapmaya çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının yanında olmaya devam edeceğiz."
'Suçlu olanlar en ağır cezaları almalı'
"Bu davada haklarında suç işlediklerine dair kuvvetli kanıtlar bulunan sanıklar yargılanıyor. Davada yargılanan ve bu olaya karışmış kim varsa en ağır cezaları alması elbette temennimiz. Ancak toplum vicdanında derin yaralar açan, hekimlere ve sağlık çalışanlarına güveni sarsan Cumhuriyet tarihinin bu en büyük, en vahim sağlık skandalı bazı vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret değildir. İktidar sözcülerinin iddia ettiği gibi, bu olay 'münferit' bir olay da değildir. Bu nedenle birkaç kişinin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve kapatılacak nitelikte de asla değildir. Bunu çok aşan ve sistemle ilgili ciddi bir sorunla, ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Burada mahkeme salonunda yargılanan aslında 'Sağlıkta Dönüşüm Programı'dır."
Sağlıkta Dönüşüm Programı Türkiye'ye dayatıldı
"Sağlıkta Dönüşüm Programı ülkemize Dünya Bankası tarafından dayatılan bir projedir" denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "1990'larda teorik hazırlıkları tamamlandıktan sonra 2003 yılından itibaren AKP hükümeti tarafından aşamalı olarak uygulanmaya başlamıştır. Yirmi yıldan uzun bir süredir uygulanmakta olan bu proje sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp piyasa koşullarına terk etmiştir. Toplumun ihtiyaçlarını değil piyasanın ihtiyaçlarını, sağlık hizmetinin kalitesini değil kârı öncelemiştir. Toplumun ne kadar sağlıklı olduğuyla değil doktora kaç kere başvurduğuyla, yapılan tetkik ve ameliyat sayısıyla, yazılan ilaç miktarı ile ilgilenmektedir. Hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getirirken hekimleri ve sağlık çalışanlarını da ücretli kölelere dönüştürmeyi amaçlamıştır. En temel insan hakkı olan sağlık, hastaların iyiliği, hastalıktan korunması, tedavi başarısı ile değil performans, döner sermaye, taşeron, hizmet alımı, katkı payı gibi ticari kavramlarla değerlendirilir hale gelmiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın kaçınılmaz sonucu; yenidoğan skandalıyla da gördüğümüz gibi sağlık sistemimizin çökmesi olmuştur. Sağlıkta Dönüşüm Programı devam ettikçe, sağlık bir hak olarak değil de kâr etmek için sunuldukça ne yazık ki bu son sağlık skandalı olmayacaktır."
Hekimler Beyaz Yürüyüş başlatacak
Baın açıklamasında, "14 Mart haftasına giden süreçte çalışma gruplarımız hazırlıklarını sürdürecek ve iki ay boyunca paneller, sempozyumlar, raporlar, basın toplantıları, basın açıklamaları, sağlık kurumu ziyaretleri, hekim buluşmaları ve benzeri etkinliklerle çalışmalarımızı hekimler ve sağlık çalışanları ile paylaşarak birlikte olgunlaştıracağız" diyen Dr. Pınar Saip, "Şubat ayının son haftasında İstanbul'dan Ankara'ya, yol güzergahındaki illere uğrayan, bir Beyaz Yürüyüş gerçekleştirerek hekimler ve sağlık emekçileri ile buluşacağız, onların önerilerini, katkılarını alacağız. Yürüyüş 1 Mart'ta Ankara'da Büyük Hekim Buluşması ile son bulurken bu buluşmada 14 Mart haftasında yapacağımız eylem ve etkinlikleri hep birlikte kararlaştıracağız. Hazırladığımız 'Türkiye İçin Başka Bir Sağlık Sistemi, Başka Bir Hekimlik Ortamı Raporu'nun ayrıntılarını 14 Mart haftasında açıklayıp ondan sonraki süreçte tüm sağlık-emek meslek örgütlerinin ve kamuoyunun desteği ile çalışmaya devam edeceğiz. 14 Mart 2025 Cuma günü ise tüm Türkiye'de, bütün sağlık kurumlarında, bütün hekimler ve sağlık çalışanlarıyla birlikte 'Başka Bir Sağlık Sistemi, Başka Bir Hekimlik Ortamı İstiyoruz.' talebimizi kamuoyu ile paylaşacağız. Mücadelemiz sağlıkta çetelerin olmadığı, halkımız, hekimler ve sağlık çalışanları için daha iyi bir sağlık sistemini kurana kadar kararlıkla devam edecektir. Halkımızı, hekimleri, tüm sağlık çalışanlarını bu sürece destek olmaya, katkı vermeye çağırıyor ve yineliyoruz: Başka bir sağlık sistemi, başka bir hekimlik ortamı mümkün" dedi.
'Suçlu olanlar en ağır cezaları almalı'
"Bu davada haklarında suç işlediklerine dair kuvvetli kanıtlar bulunan sanıklar yargılanıyor. Davada yargılanan ve bu olaya karışmış kim varsa en ağır cezaları alması elbette temennimiz. Ancak toplum vicdanında derin yaralar açan, hekimlere ve sağlık çalışanlarına güveni sarsan Cumhuriyet tarihinin bu en büyük, en vahim sağlık skandalı bazı vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret değildir. İktidar sözcülerinin iddia ettiği gibi, bu olay 'münferit' bir olay da değildir. Bu nedenle birkaç kişinin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve kapatılacak nitelikte de asla değildir. Bunu çok aşan ve sistemle ilgili ciddi bir sorunla, ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Burada mahkeme salonunda yargılanan aslında 'Sağlıkta Dönüşüm Programı'dır."
Sağlıkta Dönüşüm Programı Türkiye'ye dayatıldı
"Sağlıkta Dönüşüm Programı ülkemize Dünya Bankası tarafından dayatılan bir projedir" denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "1990'larda teorik hazırlıkları tamamlandıktan sonra 2003 yılından itibaren AKP hükümeti tarafından aşamalı olarak uygulanmaya başlamıştır. Yirmi yıldan uzun bir süredir uygulanmakta olan bu proje sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp piyasa koşullarına terk etmiştir. Toplumun ihtiyaçlarını değil piyasanın ihtiyaçlarını, sağlık hizmetinin kalitesini değil kârı öncelemiştir. Toplumun ne kadar sağlıklı olduğuyla değil doktora kaç kere başvurduğuyla, yapılan tetkik ve ameliyat sayısıyla, yazılan ilaç miktarı ile ilgilenmektedir. Hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getirirken hekimleri ve sağlık çalışanlarını da ücretli kölelere dönüştürmeyi amaçlamıştır. En temel insan hakkı olan sağlık, hastaların iyiliği, hastalıktan korunması, tedavi başarısı ile değil performans, döner sermaye, taşeron, hizmet alımı, katkı payı gibi ticari kavramlarla değerlendirilir hale gelmiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın kaçınılmaz sonucu; yenidoğan skandalıyla da gördüğümüz gibi sağlık sistemimizin çökmesi olmuştur. Sağlıkta Dönüşüm Programı devam ettikçe, sağlık bir hak olarak değil de kâr etmek için sunuldukça ne yazık ki bu son sağlık skandalı olmayacaktır."
Hekimler Beyaz Yürüyüş başlatacak
Baın açıklamasında, "14 Mart haftasına giden süreçte çalışma gruplarımız hazırlıklarını sürdürecek ve iki ay boyunca paneller, sempozyumlar, raporlar, basın toplantıları, basın açıklamaları, sağlık kurumu ziyaretleri, hekim buluşmaları ve benzeri etkinliklerle çalışmalarımızı hekimler ve sağlık çalışanları ile paylaşarak birlikte olgunlaştıracağız" diyen Dr. Pınar Saip, "Şubat ayının son haftasında İstanbul'dan Ankara'ya, yol güzergahındaki illere uğrayan, bir Beyaz Yürüyüş gerçekleştirerek hekimler ve sağlık emekçileri ile buluşacağız, onların önerilerini, katkılarını alacağız. Yürüyüş 1 Mart'ta Ankara'da Büyük Hekim Buluşması ile son bulurken bu buluşmada 14 Mart haftasında yapacağımız eylem ve etkinlikleri hep birlikte kararlaştıracağız. Hazırladığımız 'Türkiye İçin Başka Bir Sağlık Sistemi, Başka Bir Hekimlik Ortamı Raporu'nun ayrıntılarını 14 Mart haftasında açıklayıp ondan sonraki süreçte tüm sağlık-emek meslek örgütlerinin ve kamuoyunun desteği ile çalışmaya devam edeceğiz. 14 Mart 2025 Cuma günü ise tüm Türkiye'de, bütün sağlık kurumlarında, bütün hekimler ve sağlık çalışanlarıyla birlikte 'Başka Bir Sağlık Sistemi, Başka Bir Hekimlik Ortamı İstiyoruz.' talebimizi kamuoyu ile paylaşacağız. Mücadelemiz sağlıkta çetelerin olmadığı, halkımız, hekimler ve sağlık çalışanları için daha iyi bir sağlık sistemini kurana kadar kararlıkla devam edecektir. Halkımızı, hekimleri, tüm sağlık çalışanlarını bu sürece destek olmaya, katkı vermeye çağırıyor ve yineliyoruz: Başka bir sağlık sistemi, başka bir hekimlik ortamı mümkün" dedi.