Bir soru ile başlayalım; Türkiye'de tartışılmayan bir kurum var mı? Örneğin sağlık kurumları ve yönetim şekli tartışılıyor mu? Tartışılıyor. Ya eğitim ve eğitimi yönlendirenler? Çok tartışılanlar arasında. Hele Diyanet yok mu! Her hafta top onda birinci. Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, yardım kurumları, vakıflar vs. hep tartışılıyor.
Neden tartışılıyor? En kısa cevap; bu kurumların başında olanların, yönlendirenlerin söyledikleriyle yaptıkları, yaptıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyor. Makamlarının haklarını vermiyorlar. İşgal ettikleri koltuklar, kanunlarda belirtilen amaçların dışındaki olaylarla anılıyor, vahim iddialarla gündeme geliyor.
Ama bir kurum var ki, o kurumun hemen her gün tartışılması devletin düşürüldüğü girdabın derinliğini gösterir nitelikte.
Yargı kurumundan bahsediyor. Maalesef yargı dile düştü. Verdikleri kararlar ile dile düştü. Vermedikleri kararalar ile dile düştü. Veremedikleri kararalar ile dile düştü.
Sayın Cumhurbaşkanını dinliyorsunuz; Yargı tarafsız olmalı, hiçbir baskı altında kalmadan karar vermelidir, diyor.
Adalet Bakanını dinliyorsunuz, aynı şeyleri ezbere tekrar ediyor.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkanları, barolar ve hukukçular yargının bağımsız olması gerektiğinden dem vuruyorlar hatta cübbelerinde ilik olmamasının hiçbir güç ve dikta karşısında asla eğilmeyeceklerinin bir simgesi olduğunu ifade ediyorlar.
Dönüp sahaya bakıyorsun tam tersi bir görüntü ve icraatlar karşınızda duruyor.
Tutuklu gazeteciler bunun son örneği. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel bir gece ansızın gözaltına alındılar ve tutuklandılar.
Tabi tutuklama verenlerin illaki bir mazeret, sebepleri vardır. Zaten yargıyı tartışmaya açan başlıkların en önemlisi de bu mazeret ve sebepler. Yani suç unsuru veya unsurları, delil veya deliller, şahit veya şahitler.
Onlar veya bir başkaları suçludur, suçsuzdur gibi tartışmalar benim alanım değil. Ama saha hepimizin alanı.
O, papazı hatırlıyor musunuz? Bronson, Bronson. Hakkında suç isnadı vardı. Deliller de vardı, şahitler de. Mahkeme karar bile vermişti.
Sonra ne oldu? Serbest kaldı. Neden? Trump aradı.
Deniz Yücel hakkında da suç isnadı vardı. Deliller de vardı, şahitler de. Mahkeme de kararını vermişti.
Ne oldu? Serbest kaldı. Neden? Merkel aradı.
Daha geçen hafta Rusya'ya gözdağı verdiğimiz günlerde Sputnik Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe ve üç çalışanı gözaltına alındı. Lavrov aradı ve serbest kaldılar.
İki Barış, Hülya ve Murat için illa birilerinin araması mı lazım?
Yargıyı en çok kim meşgul ediyor?
İlginç bir soru değil mi? Peki, cevabı merak ettiniz mi?
Birinci başlık ekonomi ile ilgili. İkinci başlık bizden başka herkesi aldatan FETÖ. Üçüncü başlık ise Cumhurbaşkanlığı makamı.
Geçtiğimiz yıl sonu itibariyle icra dairelerinde toplam 21 milyon 39 bin dosya var. Ortalama üç kişiden biri icralık.
FETÖ başlığında ise Adalet Bakanlığı'nın 18 Ocak 2019 tarihli son istatistiğine göre 'FETÖ' üyeliği iddiasıyla hakkında adli işlem yapılanların sayısı 500 bin 650 kişi. Bunların 2 bin 60 çocuk.
Bu süreçte tam 142 bin 184 dosya açılmış. Halen soruşturma veya kovuşturması süren kişi sayısı 259 bin 99 kişi.
Cezaevlerinde 'FETÖ' üyeliği iddiasıyla 30 bin 679 kişi bulunuyor. 22 bin kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı ve halen bu kişiler aranıyor.
Soruşturma ve kovuşturma aşamasında 77 bin 355 kişi hakkında adli kontrol kararı uygulanıyor.
Ama FETÖ'nün siyasi ayağı hala bulunamadı!
Kolluk kuvvetleri, savcı ve hakimleri en çok yoran konulardan birisi de Cumhurbaşkanlığı makamı. Yeni sistemde ki partili Cumhurbaşkanlığı makamı.
Sayın Erdoğan açıklama, iddia ve ithamlarını Cumhurbaşkanı olarak mı yapıyor yoksa AKP genel başkanı olarak mı?
Bu sorunun net cevabı olmadığı için 100 binden fazla kişiye "cumhurbaşkanına hakaret" suçu nedeniyle soruşturma açılmış. Bu soruşturmalar sonrasında 30 binden fazla da dava açılmış.
Ne diyelim? Yaşasın adalet!
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025