Aman, başlığa bakarak parayı gördüğümüz mü var ki likidite bolluğu olsun diye bana kızmayın. Sözünü ettiğim bolluk, uluslar arası piyasalarda serseri mayın gibi gezen sıcak para miktarının geçen yıllara nispeten artış trendine girmesi. Dünyada bir yılda yapılan ticaretin onlarca katının sanal piyasalarda gerçekleşmesine alışılmıştı. Bir süredir de, özellikle gelişmekte olan ülkelere doğru bir akış var. Sağladığı kazanç oranı sayesinde Türkiye ilk sıralarda. Zaten, açıkları sıcak parayla finanse ederiz diyen ekonomi yönetimimizin politikalarıyla bu durum birebir örtüşüyor. Dış ticaret fazlası veren gelişmiş ve gelişen ekonomiler, dünyadaki tüketimin yaklaşık üçte birini yapan ABD'ye olan ihracatlarının dolarla yapılmasının kasalarında oluşturduğu dolar havuzundan geçte olsa rahatsızlık duydular. Bunun sonucu olarak, o andan itibaren alışverişlerinin en az yarısını kendi paralarıyla yapma şartı getirerek, ABD'yi bu ülkelerle olan ticaretinde ihracat - ithalat dengesini korumaya zorladılar. Fakat yinede ortada trilyonlarca dolarlık henüz ne yapılacağı belli olmayan bir rezerv var. ABD, 500 milyar doları aşağı düşmeyen cari açık ortalamasıyla kendi ekonomisinin yükünü yakın bir geçmişe kadar dünyadaki diğer ülkelere parasını kullanarak paylaştırıyordu. Şimdi yükü paylaşan kesimde daralma var. Ellerindeki yüklü miktardaki dolar rezervini eritmek isteyen ülkeler kendileri için hangi seçeneğin daha iyi olabileceğine henüz karar veremediler. Bu yöndeki eğilimleri sezinleyen FED'in son yılda faizlerde kendini aşarak rekor sayılabilecek artışlara gitmesini, bir çeşit tedbir diye nitelendirebiliriz. Elden çıkarmaya çalıştıklarında doların kaybedeceği değerin hanelerine zarar yazılması ile yıllarca üretip ihraç ettikleri mamullerin ilelebet karşılığını alamayacak olmaları ihtimalinin üzerlerinde oluşturduğu baskı arasında sıkışan Japonya, Çin ve diğer dolarzedeler ne yapacakları konusunda bir karar vermiş görünmüyorlar. Şimdilik ellerinden gelen tek şey ufak ufak dolar çıkarmak.Son yıllarda dünyada dolaşan sıcak paranın artışını bu zeminde aramak gerekir. Sıcak paraya karşı tedbirini alan ekonomilerin ihtiyatlı tavrı ve ABD'nin açıklarını kapatmak için yeni, verimli para pazarları araması, mevcut pazarların yük hacmini artırmak istemesi, hepsi aynı konuyla ilişkili.Dolaşan sıcak para kütlesinin hacmi büyüdükçe doğal olarak dışa açık piyasalarına teşrif bekleyen ekonomilerdeki mevcut birikimleri çekme derecesi de kuvvetleniyor. Anlaşılmaz olan vakumlamaya geldikleri bizim gibi ülkelerden yükselen alkış sesleri. Yükselen işsizlik oranları, açıklar, enerji paylaşımı sorunlarını yorumlayarak bir yerlere varmaya çalışmak bir yana, sadece dünya piyasalarında artık anormal boyutlara ulaşan sıcak para çılgınlığına bakarak dünya ekonomisinde çözülmesi gereken büyük problemlerin var olduğunu hepimiz kestirebiliyoruz. Fırtına gittikçe yaklaşıyor ve çeşitli siyasi meyveler verebilir.Sakın yanılmayın. Sorun parasal gibi gözüksede esasında yapısaldır. Kusurun mevcut sistemden kaynaklandığı teşhis edilmeli, çözüm, sil baştan yapma cesareti verecek ideal bir modelde aranmalıdır. Milli Ekonomi Modeli'nde!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007