Milli Ekonomi Modeli’nde (MEM), mübadele aracı olarak paranın öncelikle ekonomideki toplam mal ve hizmeti çevirebilecek miktarda olması gerektiği vurgulanmaktadır. Paranın özgürlüğü işte tam burada başlamakta, para piyasaya mal ve hizmetini sunan bireylerin cebine haraç kesintisi olmadan girmiş olmaktadır. Onlarca ülke sırf bu tespitin gereğini yapmadığı için global tefecilerin ağına düşmüştür. Ormanları, madenleri, her türlü ekonomik kıymeti elinden alınmıştır. İkincisi ise, mübadele için dolaşımda olan paranın maliyetsiz olması gerektiğidir. Reel ekonomik faaliyetler için para temini maliyetli olduğunda paranın özgürlüğüne müdahale var demektir. Maliyetli parayla çevrilen piyasalarda belli bir süre sonra faiz yükü fiyatlara baskı yapacak, artan fiyatlarla piyasada mübadele için bulunan paranın nominal miktarı aynı olsa da reel olarak azalmış olacaktır. Bu ister istemez arz talep dengesini bozacaktır. MEM’de, sağlıklı mübadelenin koşulunun arz talep dengesi olduğu vurgulanmakta, denge arz ve talebin emisyonla desteklenmesiyle sağlanmaktadır. Paranın hürriyeti yine korunmuştur.
Tasarruftaki hedef ne olursa olsun, liberal modellerde para tasarrufu yapan birimler paralarını belli maliyetler karşılığı kullandırmaktadırlar. Sermaye piyasalarındaki pek çok araçla gerçekte yapılan para alıp satmak olmaktadır. Yani para, bizzat alım satım konusu yapıldığı için kendisine ulaşmak isteyen herkese aynı mesafede bulunamamaktadır. Para özgür değildir. Spekülatif ekonomilerde para özgür olamaz.
2005 yılında literatür iki yeni işlevle tanıştı. Prof. Dr. Haydar Baş ilk defa paranın işlemci özelliğinden bahsetmiş para teorisine yepyeni bir boyut getirmiştir. Baş, kitabında paranın ekonomik niyetlerin (talep ve arz yönlü) ortaya çıkışına vesile olduğuna yani tahrik unsuru olduğuna vurgu yapmış, sonsuz kaynakların bu özellik sayesinde ekonomiye dolayısıyla insanların faydasına kazanılabileceğini belirtmiştir.
Diğer bir yeni işlev paranın emeğin ve üretimin karşılığı olmasıdır. Uluslararası finans kuruluşlarının pençesine düşürülen ülkelere dayatılan programlarda, ülkelerin kendi parasını tedavüle koymak için ısrarla karşılık olarak döviz rezervi oluşturmaları şart koşulmakta ve bu ülkeler borçlanmaya itilmektedir. Oysa paranın emeğin ve üretimin karşılığı olma özelliğinden hareket edildiğinde, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun her ülke kendi dinamiklerini harekete geçirme şansı yakalamaktadır. Çünkü başlangıçta değeri olmayan para bu sayede mal ve hizmet olarak karşılık bulacaktır.
Yukarıdaki iki paragrafa bakıldığında paranın tahrik işlevi ile emeğin ve üretimin karşılığı olması işlevinin birbirini tamamladığı dikkatinizi çekmiştir. Bu tamlama daha önce kullanılmadığı için ekonomileri durgunluktan çıkartacak kesin denklem bir türlü kurulamamıştı.
Liberal modellerde para özelleştirilerek kaderi, belli bir kesimin keyfine bırakılmıştır. Yıkıcı etkinin kaynağı budur. Ağzıyla kuyruğunu yakalamaya çalışan ve daireler çizen kedi örneği gibi bugüne kadar kendi mantıklarında çözüm üretmeye çalışmışlar fakat başarı gelmemiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş modelinde parayı bilinen işlevlerinde (mübadele, tasarruf) esaretten kurtarmış, yeni işlevleriyle görmezden gelinmiş yeteneklerini açığa çıkartarak kemale erdirmiştir. Parasını hür yapamayan ülkelerin bağımsızlığının lafta kalacağını, dünyaya anlatmayı başarmıştır.
Tasarruftaki hedef ne olursa olsun, liberal modellerde para tasarrufu yapan birimler paralarını belli maliyetler karşılığı kullandırmaktadırlar. Sermaye piyasalarındaki pek çok araçla gerçekte yapılan para alıp satmak olmaktadır. Yani para, bizzat alım satım konusu yapıldığı için kendisine ulaşmak isteyen herkese aynı mesafede bulunamamaktadır. Para özgür değildir. Spekülatif ekonomilerde para özgür olamaz.
2005 yılında literatür iki yeni işlevle tanıştı. Prof. Dr. Haydar Baş ilk defa paranın işlemci özelliğinden bahsetmiş para teorisine yepyeni bir boyut getirmiştir. Baş, kitabında paranın ekonomik niyetlerin (talep ve arz yönlü) ortaya çıkışına vesile olduğuna yani tahrik unsuru olduğuna vurgu yapmış, sonsuz kaynakların bu özellik sayesinde ekonomiye dolayısıyla insanların faydasına kazanılabileceğini belirtmiştir.
Diğer bir yeni işlev paranın emeğin ve üretimin karşılığı olmasıdır. Uluslararası finans kuruluşlarının pençesine düşürülen ülkelere dayatılan programlarda, ülkelerin kendi parasını tedavüle koymak için ısrarla karşılık olarak döviz rezervi oluşturmaları şart koşulmakta ve bu ülkeler borçlanmaya itilmektedir. Oysa paranın emeğin ve üretimin karşılığı olma özelliğinden hareket edildiğinde, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun her ülke kendi dinamiklerini harekete geçirme şansı yakalamaktadır. Çünkü başlangıçta değeri olmayan para bu sayede mal ve hizmet olarak karşılık bulacaktır.
Yukarıdaki iki paragrafa bakıldığında paranın tahrik işlevi ile emeğin ve üretimin karşılığı olması işlevinin birbirini tamamladığı dikkatinizi çekmiştir. Bu tamlama daha önce kullanılmadığı için ekonomileri durgunluktan çıkartacak kesin denklem bir türlü kurulamamıştı.
Liberal modellerde para özelleştirilerek kaderi, belli bir kesimin keyfine bırakılmıştır. Yıkıcı etkinin kaynağı budur. Ağzıyla kuyruğunu yakalamaya çalışan ve daireler çizen kedi örneği gibi bugüne kadar kendi mantıklarında çözüm üretmeye çalışmışlar fakat başarı gelmemiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş modelinde parayı bilinen işlevlerinde (mübadele, tasarruf) esaretten kurtarmış, yeni işlevleriyle görmezden gelinmiş yeteneklerini açığa çıkartarak kemale erdirmiştir. Parasını hür yapamayan ülkelerin bağımsızlığının lafta kalacağını, dünyaya anlatmayı başarmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007