Güven duygusu insanoğlunun belkide en çok gereksinim duyduğu ihtiyaçlarının başında gelenidir. Günlük hayatımızda işlerimizi yaparken mutlaka bazı verilere veya gerçeklere güven duyarız. Sonra onları referans alarak doğru kararlar vermeye çalışırız. Ekonomide ise benzer şekilde paranın arkasındaki iradeye bir itimat vardır. Para, veren için borç senedi olduğu gibi alan açısından alacak senedidir. Hal böyle olunca senedin üzerinde imzası olana güven en önemli konu haline gelir. Yakın bir geçmişe kadar ABD doları dünyadaki en prestijli en güvenilir paraydı. Ülkeler kasasında bulundurdukları dolar miktarı nispetinde kendilerini sağlama aldıklarına inanırlardı.ABD'nin bugünkü yüzmilyarlarca dolarlık açıklarının sebebi olarak bu güven döneminin çılgın ithalat furyasını zikredebiliriz. ABD toplumunun bu zaman dilimindeki tüketim gücü karşılıksız ABD dolarının o zaman henüz pek bilinmeyen sahte gücüne dayanıyordu.Yıllardır devam eden düzenin çarpıklığının son yıllarda akademik çevrelerde, "dolardan kaçış" paniğine dönüşebileceğine ilişkin çalışmalar ABD başta olmak üzere birçok ülkede yapılmaya başlandı. Yüklü dolar rezervi bulunan ülkeler, nasıl olurda bu işten ucuz sıyrılabilirizin çarelerini arıyor. Ellerindeki dolar rezervinden kurtulmak isteyen her ülke veya kuruluş, doların son birkaç yıldaki değer ve itibar kaybına katkıda bulunuyor.Sonuçta değer kaybı artışı daha da hızlanıyor. Gören gözler olup biteni öncü şoklar olarak değerlendiriyor. Bunda da oldukça haklılar.ABD'nin bundan sonraki stratejilerinin ana çizgisi rezerv tutmaya gönüllü enayi ülkeler bulmak olacak. Bütün bunlar yapılırken elbette ekonomik tetikçi kuruluşlar yine baş rolde olacaklar.IMF'in 2008 baharında AKP Hükümeti ile yapacağı yeni anlaşmanın Merkez Bankası'nın döviz rezervine odaklanmasına böyle bir iklimde şaşıranlara şaşırmak lazım.Şöyle ifade edebiliriz: ABD Ekonomisi'nin sorunu o gün için her neyse, IMF Programları tamamen tesadüfi olarak çalıştıkları ülkelere bu sorunlarının ceremesini çekme yönünde programlar sunuyorlar. İkna konusunda başarılı olamazlarsa çöküş çok kısa bir sürede yaşanacak. Başarabilirlerse sadece biraz zaman kazanmış olacaklar.ABD, kabaca "dolar sistemi" diye tanımlayabileceğimiz bu sistemin akıbetini ne kadar çok sayıda ülkeyle ilişkilendirirse kendini o kadar güvende hissedeceğine inanıyor.Oysa yaptığın iş yanlışsa yanlıştır. Her yanlış işin olduğu gibi burada da ödenecek bir bedel mutlaka olur ve olacaktır.Özetle ABD'ye ve parasına dünya haklı olarak artık güvenmiyor. Bu ise sistemin kara deliği oluyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007